Avrupa Parlamentosu, ‘Ukrayna'nın güneydoğusundaki gerginliği tırmandırmaya son vermemesi durumunda’ Rusya'ya yönelik etki önlemlerinin öngörüldüğü bir karar taslağı hazırladı. Belgenin bugün yapılacak genel toplantıda oylamaya sunulması bekleniyor.
Avrupa Parlamentosu (AP), ‘Ukrayna'nın güneydoğusundaki gerginliği tırmandırmaya son vermemesi durumunda’ Rusya'ya yönelik etki önlemlerinin öngörüldüğü bir karar taslağı hazırladı.
Taslakta önerilen önlemler şu şekilde sıralandı:
*Rusya’nın SWIFT banka ödemeleri sisteminden çıkarılması;
*Kuzey Akım-2 projesinin durdurulması;
*Yolsuzluk suçları ile ilgili yaptırım düzenlemesinin başlatılması ve ‘Rus oligarkların’ da bu kapsama alınması.
AP'nin bugün oylayacağı tasarının metninde, "Avrupa Parlamentosu, Rusya'nın saldırganlığından ve Ukrayna'da devam eden istikrarsızlaştırmadan, Avrupa Birliği (AB) üye ülkelerine yönelik düşmanca davranışlardan kaynaklanan AB ile Rusya arasındaki ilişkilerin mevcut durumundan üzüntü duyuyor" ifadelerine yer verildi.
Belgede, "Avrupa Parlamentosu, AB'yi insan hakları ihlallerine yönelik küresel yaptırım mekanizmasına ek olarak yolsuzlukla mücadele yaptırım mekanizmasını onaylamaya çağırıyor, AB üyesi ülkelerin bundan böyle menşei belirsiz Rus zenginlik ve yaptırımlara misafirperverlik yapmaması gerektiğinin altını çiziyor" ifadelerine yer verildi.
Kıbrıs, Bulgaristan, Malta gibi ülkelerin 'altın pasaport' uygulamasına son vermesi gerektiği kaydedilen tasarıda, 'Rusya'nın Ukrayna'ya askeri müdahalesi durumunda, iktidara yakınlığıyla bilinen 'Rus oligarkların' ve ailelerinin AB'deki varlıklarını dondurma, vizelerini iptal etme' çağrısı yer aldı.
AP'nin kararları AB ülkeleri için bağlayıcı değil, sadece tavsiye niteliğini taşıyor.
Borrell: AB'nin Rusya üzerindeki baskı araçları sınırlı
AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell ise AP Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada, AB kurumlarının Rusya üzerindeki baskı araçlarının sınırlı olduğu itirafında bulunarak, dış politikanın birliğe üye ülkelerin 'ayrıcalığı' olmaya devam ettiğini söyledi.
Borrell, "AB devletleri ortak tutumu korumalı. Rusya'ya yönelik politikayı AB başkentleri belirliyor. AB'de birleşik bir dış politika çizgisi oluşturmaya çalışıyoruz, ancak hoşumuza gitsin ya da gitmesin, dış politika üye devletlerin ayrıcalığı olmaya devam ediyor. Birlik olmazsa, ortak bir Avrupa politikası olmaz. AB liderleri Brüksel'de bir şey söyleyip, başkentlerine döndükten sonra farklı davranmamalı" dedi.
Borrell, AP milletvekillerinin Rusya'yı SWIFT sisteminden çıkarma ve Kuzey Akım-2 projesinin uygulanmasını durdurma taleplerine dikkat çekerek, "SWIFT uluslararası bir özel kuruluştur, bu anlamda AB'nin yetkisi yoktur. Kuzey Akım-2 tartışmalı bir konudur. Avrupa Komisyonu, bu projenin AB enerji kaynaklarının çeşitlendirilmesine hizmet etmediğini daha önce açıklamıştı. Ancak bu, özel şirketlerin sorumluluğunda, AB bu özel projenin kaderini belirleyecek araçlara sahip değil" ifadelerini kullandı.
Borrell, ayrıca Rusya ile ilişkilerde hazır olmaları gereken uzun bir çatışma dönemi olacağına vurgu yaparak "Rusya, Avrupa ve ABD ile çatışmanın iktidarın meşruiyetini güçlendirmenin en kolay yolu olduğundan emin" diye konuştu.
Borrell, Rus yetkililerin ekonomideki başarılarının ve beklentilerinin pek parlak olmadığını belirterek, "Evet, gerekli gördükleri durumlarda Suriye, Kafkasya ve Libya'da olduğu gibi kullanabilecekleri askeri güce sahipler. Ancak, ekonomi açısından Rusya, İspanya'nın biraz önünde, İtalya ile aynı durumda" dedi.
Rusya'nın Çin ile 'yakınlaşmasını' da değerlendiren Borrell, sözlerini şöyle sürdürdü: "Enerji konusu Rusya için çok önemlidir, rant ekonomisi Rusya için bir sorundur ve ‘yeşil anlaşma’ bu sorunu daha da derinleştirecektir. Rusya giderek Çin'e daha fazla yakınlaşıyor ve bu da onu bu ülkeye daha da bağımlı hale getirecektir. Ancak bu, Avrupa'nın Rusya'dan petrol ve doğalgaz almayı bırakması halinde onlar için tek çözüm olacaktır."