Almanya'nın ardından Avusturya'da açıklanan anayasayı koruma raporları, Avrupa'nın PKK'nın gerçek yüzünü görmeye başladığını ortaya koydu.
Raporlarda örgütün Avrupa'da barışçıl bir tavır takınırken, ana faaliyet alanının silahlı mücadele olduğundaki çelişkiye dikkat çekiliyor. Avrupa'da bazı siyasî partilerin PKK'ya destek verdiği vurgulanırken, Avrupa Parlamentosu'ndan bir Alman milletvekilinin, PKK'nın kuruluş yıldönümü programında konuşma yaptığı kaydediliyor. PKK'nın Avrupa'daki esas amacı ise, "örgütün yönetim organlarının finansmanını sağlamak, dağ kadrosuna eleman kazandırmak" şeklinde özetleniyor. Raporda, Abdullah Öcalan'ın ifadelerinin barışa yönelik propaganda amacı taşıdığı; ancak bunların ne yayınlandığı ne de uygulamaya sokulduğu belirtiliyor.
Almanya İçişleri Bakanı Hans-Peter Friedrich'in temmuz ayında ve Avusturya İçişleri Bakanı Johanna Mikl-Leitner'in ağustos ayında açıkladığı raporlarda, PKK'nın kendisine sıcak bakmayan Kürtleri örgüt konusunda sertlikle ikna etmeye çalıştığı, kendilerini Kürtlerin tek meşru temsilcisi gibi göstermeye çalıştığı uyarısında bulunuyor. Avrupa'da bazı siyasi partilerin verdiği destekten de bahsedilirken, Almanya'da bir Avrupa Parlamentosu milletvekilinin PKK'nın kuruluş yıldönümü programında bir konuşma yaptığına dikkat çekiliyor. Örgütün bir yandan Avrupa'da barışçıl bir tavır takındığı belirtilen raporda, öte yandan ana faaliyet alanının silahlı mücadele olduğundaki çelişkiye vurgu yapılıyor. Raporlarda özellikle dışa karşı verilmeye çalışılan iç demokrasinin sağlanması, şiddeti bırakma, ayrılıkçı fikirlerden vazgeçildiği mesajlarının gerçekçi bulunmadığı belirtiliyor.
Avrupa'da Belçika, Hollanda, İngiltere ve İtalya gibi ülkelerde güçlü yapılanmaya sahip örgütün son dönemde başı ülkelerde yapılan operasyonlarla dertte. Belçika'da lider kadrosunun tutuklanıp daha sonra şartlı salıverilmesi, Fransa'da ve en son olarak örgütle bağlantılı olan yayın organı Roj TV hakkında Danimarka'da devam eden yargı süreci, Avrupa'da işlerin örgüt adına iyi gitmediğinin göstergesi. Raporlarda ve iddianamede Almanya, Fransa ve Avusturya'da PKK yapılanması ayrıntılı olarak anlatılıyor. Almanya'da özellikle Die Linke partisinin (Sol Parti) örgüte yakın derneklerin faaliyetlerine destek verdiği ifade edilen raporda, bir AB milletvekili ve bir eyalet milletvekilinin PKK'nın 32. kuruluş yıldönümü programına katılarak birer konuşma yaptıkları bildiriliyor. Avusturya'da ise aşırı sağ parti FPÖ'nün temsilcilerinin sık sık Diyarbakır'a gittiği ve bölgedeki kutlama programlarına katıldığı medyaya sıkça yansıyor.
Rapora göre, PKK ve örgüt tarafından kullanılan KADEK, Kongra-Gel, KKK ve KCK isimli yapıların yasak olduğu Almanya'da örgüt, ülkedeki 800 bin Kürt asıllının inisiyatifini almak için uğraşıyor. Faaliyetleri yasak olmasına rağmen 11.500 kişi çeşitli dernekler altında örgütün sadık üyeleri. Örgüt, Almanya'yı 3'e bölmüş. İdare, SAHA ya da SERIT olarak adlandırılan kuzey, orta ve güney olarak üç bölge şeklinde devam ediyor. Bu SAHA'ların altında 28 bölge bulunuyor. Örgüt üyeleri, çatı derneği YEK-KOM altındaki 44 derneğe üyeler.
Para kaynağı bağışlar ve uyuşturucu
Örgütün en büyük para kaynağı olarak Avrupa'da yıllık yapılan bağış kampanyalarının gösterildiği raporda, ayrıca üyelik aidatları, yayınlar ve Kürdistan Festivali gibi programların gelirleri diğer kaynak kalemleri olarak açıklandı. PKK'nın geçen yıl da gelirlerini artırdığı, sadece Almanya'da bile bu rakamın milyonlarca Euro'yu bulduğu belirtiliyor. Avrupa Polis Ofisi'nin (Europol) '2011 AB Terör Durumu ve Trendleri' raporuna göre, PKK 'karapara aklama, uyuşturucu ve insan ticaretinden' önemli miktarda gelir elde ediyor. Fransa'da yürütülen PKK davasının savcısı Thierry Fragnoli'nin iddianamesine göre, örgütün Avrupa'da yönettiği bütçenin büyüklüğü 1 milyar Euro.