Babasından koparılan bir liseli kızın çığlığı

16 yaşında bir lise öğrencisi yaşadıklarını yazdı

Yeni Asya Gazetesi Genel yayın Yönetmeni Kazım Güleçyüz iki gün peş peşe yazdığı iki yazıda 'babasından koparılan liseli kızın çığlığı'nı yazdı


16 yaşında bir lise öğrencisiyim. Deli çağ dedikleri yaş grubundanım anlayacağınız, ama beni o deli çağdan koparan şeyler var. Endişeler ve korkularla boğuştuğum zamanlardayım şu sıralar. Ailem acısından konuşamazken ben sesimi duyurma arayışı içinde  bu mektubu size göndermek istedim. 

Canım babam; herkes gitse bile yanımda olacağına emin olduğum iki insandan biri. Sırtımı yasladığım duvar, gölgesinde dinlendiğim ağaç. Bugün yanımda değil.  20 Temmuz’da 18 yıldır elektronik mühendisi olarak çalıştığı kurumun yöneticileri tarafından çağrılarak, kendisinden çok memnun olunmasına rağmen kendi isteğiyle istifa ediyormuş gibi göstermelik bir dilekçeyle ayrılması isteniyor. 

Sonra öğreniyoruz ki aynı yöntemle istifa ettirilen tek insan babam değil.

Babam ömrünü, gönlünü verdiği kurumdan bir saat içinde “Terör örgütü üyesi ilan edilebilirsin, ortamı görüyorsun, kendini aklaman mümkün değil” söylemlerine maruz kalan insanın psikolojisi ne kadar sağlıklı olabilirse o kadar sağlıklı düşünür durumdaydı evimize geldiğinde. “Veda ettim” diyebildi. Neye vedaydı? 18 yıldır aile şirketinden öte gördüğü işyerine, verilen emeğe, iş arkadaşlarına, hayallerine… “Her veda yeni bir başlangıçtır, sıkma canını” diyebildik ailecek.

Kurum, istifa etmelerini istediği personelinin çoğunu, bylock kullandıkları gerekçesiyle şikâyet de etmiş. 16 yıllık ömrümde ilk kez polisler evimizi, arabamızı aramış, sonra babamı gözaltına almıştı. Her şehit haberinde gözleri dolan babam terör örgütü üyeliğiyle suçlanıyordu!

Baro avukatının dediğine göre babam suç iddiasını kabul etmeyip delilleri görmek istemiş, ancak dosyanın boş olduğu ve ellerinde bir veri bulunmadığı cevabını almış. Tutukluluğuna yapılan itiraz sonrası ‘’Gerekli delillerin henüz bulunamamış olmasından dolayı tutukluluğunun devamına’’ kararı verilmiş. Belli ki babam önce suçlu ilan edilip sonra ne zaman mahkemeye çıkacağı bile belli olmadan “Suçlu olduğunu bulmaya çalışacağız” mantığıyla içeride tutuluyor. 

Aylardır hasretiz. O kendimi güvende hissettiğim kollarının arasında olmaya, bana sarılmana o kadar muhtacım ki babacığım...

Koruyucu meleğim; bu süreçte ayakta kalmamı sağlayan insan, annem. Dünyaya geleceği günü heyecanla beklediğimiz kardeşime hamileydi. Bebeğini kaybetme riski taşıyordu ve hastanece rapor verilmişti. İhtiyaçlarını karşılamak, onu ve kardeşimi korumak için babamla birlikte elimizden geleni yapıyorduk. 25 Temmuz’da öğretmen olarak çalıştığı okuldan çağrılarak açığa alındığı söylenmiş. Niye böyle olduğunu sorduğumda kendisi de bilmediği için cevap veremedi. 15 Temmuz öncesi ve sonrasında hasta yatağında olan annem ne ile suçlanıyordu?

Annem soruşturma açılıp bu yanlıştan dönüleceğine dair inancını koruyarak beklerken 1 Eylül KHK’sı ile ihraç edildiğini öğrendi. Bir de adı “ihraç edilen terör örgütü üyeleri’’ başlığıyla internet sitelerinde yayınlandı...

Ben bu mektubu aylar önce bana umut olabilecek herkese gönderdim. Bugün 241. gün, kimse duymadı sesimizi, kimse umursamadı bizi. Kardeşim doğdu. İlk kez kucağına alan babası değil, bendim. 16 yaşındaki ablası. Babam, kardeşimi ilk kez doğumundan 4 gün sonra gittiğim kapalı görüşte üzerimde resmini bastırdığım tişörtte gördü. Kardeşim 2 aylık. Henüz kırkı çıkmadan Silivri yolunu tuttu babam, ilk orada kokladı evladını. İlk kez 24 günlükken kucağına alabildi. 

Hâlâ nasıl dik durabildiğimi bilmiyorum, artık yılmak üzereyim. Babam için sabredebilirim, iş seyahatinde diye kandırırım kendimi. Ailemin reisi gibi olabilirim, alışverişi yapar, faturaları yatırır, eczaneye gider, kardeşime bez ve mama alabilirim. Herşeyi yapabilirim belki bir süre daha, ama anneme can yoldaşı olamam. Kardeşime babam gibi sarılamam, onun gibi koklayamam. Onun kadar kollayamam. Ne olur, biri bu karanlık tünelin sonunu görme heyecanı verecek ufacık bir ışık göstersin bana. Dayanamıyorum...

Hayat kısa. Babamı çok özledim. Biliyorum, diğer çocuklar da anne babalarını çok özlüyorlar. Bu kısa hayatta benim, kardeşlerimin ve diğer aynı durumda olan çocukların delil olmadan anne ve babalarının tutuklanmasına, tutuklanmışsa bu durumun daha fazla devam etmesine karşı sessiz kalmayın. Bir çocuk anne ve babası yanında olmadan ne kadar nefes alabilir?

02 Nisan 2017 01:51
DİĞER HABERLER