Hükümet Sözcüsü, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, ''Polis meslek eğitimine alınacak yüksek öğretim mezunları yaş sınırının 28'den 29'a, askerliğini yapmış olanlarda da 29'dan 30'a yükseltilmesi ve 20 bin polis memuru kadrosunun ihdas edilmesi kanun tasarısı imzaya açıldı'' dedi.
Çiçek, Bakanlar Kurulu toplantısının ardından açıklamalarda bulundu ve gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Bugünkü Bakanlar Kurulu toplantısında bazı kanun tasarılarını imzaya açtıklarını belirten Çiçek, bunlardan bir tanesinin polis meslek eğitimine alınacak yüksek öğretim mezunları yaş sınırının 28'den 29'a, askerliğini yapmış olanlarda da 29'dan 30'a yükseltilmesi ve 20 bin polis memuru kadrosunun ihdas edilmesi olduğunu söyledi.
Çiçek, Türkiye'de güvenlik hizmetlerinin layıkıyla sürdürülebilmesi bakımından kişi başına düşen polis sayısında noksanlık olduğunu belirterek, ''Bu da ister istemez asayiş ve huzurun temini bakımından özellikle büyük şehirlerimizde bazı problemler çıkarmaktadır. Avrupa Birliği üyesi ülkelerde bir polise 250 kişi düşerken halen ülkemizde bu 300'ün üzerindedir. Dolayısıyla bu açığın kapatılabilmesi lazım. Öbür taraftan da mesleğe daha yüksek eğitim görmüş insanların kazandırılabilmesi bakımından dan bu düzenlemenin yapılmasın da fayda görülmüştür'' diye konuştu.
Bazı kamu kurum ve kuruluşlarının borç ve alacaklarının yeniden yapılandırılacağını ifade eden Çiçek, şunları kaydetti:
''Özellikle BOTAŞ gibi, Türkiye Elektrik İletim Anonim Şirketi, Türkiye Elektrik Ticaret ve Taahhüt Anonim Şirketi olmak üzere enerji alanında faaliyet gösteren bir kısım kuruluşların birbirlerinden karşılıklı borç ve alacak ilişkileri var. Bu da bu kuruluşların sermaye yapılarını olumsuz yönde etkilediği için bu hizmetlerin bundan böyle daha borç yükünden arınmış olarak hizmetlerini sürdürebilmeleri bakımından borçlarının yeniden yapılandırılması, takas, mahsup ve terkin suretiyle tasfiye edilmesine imkan veren bir kanun tasarısını bugün kabul ettik.''
-''ASKERİ MAHKEMELER TÜMÜYLE HAKİM ÜYELERDEN OLUŞACAKTIR''-
Çiçek, üzerinde durdukları bir başka kanun tasarısının da Anayasa Mahkemesinin verdiği iptal kararının gereği olarak Askeri Mahkemeler Kuruluş ve Yargılama Usulü Hakkındaki Kanun Tasarısı olduğunu ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Bilindiği gibi yürürlükte olan Askeri Mahkemeler Kuruluş ve Yargılama Usulü Hakkındaki Kanun 1963 tarihlidir ve o günden beri de askeri mahkemelerde iki hakim, bir muvazzaf subay başkanlığında üçlü bir heyet oluşuyor. Genelkurmay Başkanlığındaki Askeri Mahkeme'de ise üç askeri hakim, ikisi de general ve amiral olmak üzere beş kişiden oluşuyor. Anayasa Mahkemesi 7 Mayıs 2009 tarihli iptal kararında hakim sınıfından olmayan üyelerin bu mahkemelerden çıkarılması ile ilgili olarak bir iptal kararı vermişti. Bununla ilgili de bir süre vermiştir. Bu sürenin dolmasından evvel böyle bir yasanın çıkması gerekiyor. Dolayısıyla bundan sonra askeri mahkemeler tümüyle hakim üyelerden olaşacaktır. Onu düzenleyen bir kanun tasarısı var.''
Hükümet Sözcüsü, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, Ermenistan ile yapılan protokol konusunda ''Türkiye'nin, altına imza koyduğu ister anlaşma, ister belge olsun bunu arkasında olduğunu'' bildirdi.
Çiçek, Bakanlar Kurulu toplantısına yönelik açıklamalarının ardından, gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Rusya'da meydana gelen terörist eylemleri gerçekleştirenlerin, ''Türkiye'de eğitim gördüğüne yönelik'' iddiaların hatırlatılarak, bu konuda bir bilgiSİ olup olmadığının sorulması üzerine Çiçek, terör eylemini kınadı.
Bu tür eylemlerin onaylanamayacak, hiçbir şekilde müsamaha gösterilmeyecek eylemler olduğunu kaydeden Çiçek, ''Terörden en çok acı çekmiş bir ülke olarak, dünyanın neresi olursa olsun, hele Rusya gibi uzun bir tarihi geçmişimiz ve çok sıkı ilişkilerimiz olan bir ülkede bunun meydana gelmiş olması da ayrıca üzüntümüzü artırmıştır'' dedi.
Terör konusunda, uluslararası camia ile dayanışma ve işbirliği içinde olmayı arzu ettiklerine işaret eden Çiçek, şöyle konuştu:
''Bu tip yayınların doğruluk derecesi nedir? Basında çıkan bir haber. Ama biz, Türkiye'de kimin için olursa olsun, kimin adına olursa olsun, ne sebeple olursa olsun, hiçbir terör faaliyetine veya buna müncer olacak bir çalışmaya ve faaliyete asla müsaade etmeyiz. Bunlar gazetelerde çıkan haberlerdir. Eğer, bunun gerçeklik yanı varsa Türkiye, bunun üzerine gidiyor ve gidecektir. Bu tip değerlendirmeleri zaten yapıyor.
Ayrıca Sayın Başbakan, bugün Rusya Federasyonuyla yaptığı bir telefon görüşmesiyle Bakanlar Kurulu sırasında, üzüntülerini de ifade etmiştir. Bu konudaki düşüncemizi hassasiyetimizi birinci elden de ifade etme imkanı bulduk.''
-ERDOĞAN'IN ABD ZİYARETİ-
Bir soru üzerine Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın ABD ziyaretinin de henüz netleşmediğini bildiren Çiçek, ''Bu konudaki değerlendirmemiz devam ediyor'' dedi.
ABD Temsilciler Meclisinin ilgili komitesinde Türkiye'ye haksız bir suçlama yapıldığını dile getiren Çiçek, ''Türkiye bunu hak etmiyor. İki ülke daima yakın ilişkiler içinde olmuş, dostane ilişkiler içinde olmuş ve iki tarafın yararına olan ilişkilerin derinleşmesinden yana arzu ifade etmiş bir ülkedir. Ama tarihçilerin vereceği kararın, parlamentolarda verilmesinin getireceği sakıncaları ifade etmeye çalıştık. Onun için bu değerlendirmeler devam ediyor''diye konuştu.
-ERMENİSTAN İLE YAPILAN PROTOKOL-
Çiçek, bir gazetecinin, ''Ermenistan ve Türkiye arasındaki protokol sürecinde, Ermenistan'dan bazı açıklamalar geldi. Protokol sürecinin sekteye uğrayabileceği yönünde... Bundan sonra süreç, protokoller açısından nasıl olacak?'' sorusuna, şu yanıtı verdi:
''Bu konuyla ilgili bir açıklama gerekiyorsa Dışişleri Bakanlığımız zaten fayda görüyorsa bu açıklamaları yapıyor.
Türkiye, altına imza koyduğu ister anlaşma, ister belge bunun arkasındadır. Ancak, bu gelişmeler bizim irademiz dışında, Türk tarafından değil, başka taraftan sabote ediliyorsa bunu da dünya kamuoyunun görmüş olması lazım. Bu sürecin en evvel sıkıntıya girmesinin sebeplerinden bir tanesi, Ermenistan Anayasa Mahkemesinin vermiş olduğu karardır. Arkasından bununla ilgili tabii Türkiye de bir açıklama bekledi. Onun için biz o protokolün altında ne varsa o imzamıza sahibiz. Ancak bu tek taraflı gerçekleştirilecek bir husus değil. İki tarafın da kendi yükümlülüklerini yerine getirmiş olması şartıyla bir anlam ifade edecektir. Bugün bu konuyu konuşmadık ama bir değerlendirme gerekiyorsa kamuoyu açısından onu Dışişleri Bakanlığımız zaten geciktirmeden yapıyor.''
-ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ-
Çiçek, ''Anamuhalefet partisinin bugün bir iddiası oldu. AK Parti'nin Anayasa teklifi ile ilgili iki ayrı imza listesi olduğu ve birinde TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin'in imzası bulunduğu yönünde. Buna ilişkin değerlendirmenizi alabilir miyiz?'' diyen bir gazeteciye, ''Bunu hiç bilmiyorum. Bunu şimdi ilk defa, girerken toplantıya bir arkadaşınız söyledi. Bu TBMM'nin faaliyetidir. Bunu gruptaki arkadaşlar bilir. AK Parti olarak bizim yeteri kadar sayımız var. Öyle kıl payı teklif verecek bir çoğunluğa sahip değiliz. Bildiğim kadarıyla 216 civarında arkadaşımızın imzasıyla verildi. İcap oluyorsa bu tamamlanır da. Onun için onu bilmiyorum. Ama yeteri kadar sayımız var. O konuyu grup başkanvekili arkadaşlarımıza sorarsanız onlar daha doğru açıklama yapabilir'' yanıtını verdi.
''Kamu Güvenliği Müsteşarlığı hala boş. Bu konu bugünkü Bakanlar Kurulu toplantısında ele alındı mı?'' sorusuna ise Çiçek, ''Bunlar Bakanlar Kurulu gündeminde olacak konular değil. Çünkü kamu düzeni ve güvenliği ile ilgili müsteşarlık İçişleri Bakanı'na bağlı olarak kurulmuştur. Dolayısıyla Sayın Bakan bununla ilgili hazırlıkları yaptığı anda zaten atama da yapılacak demektir. Onun için Bakanlar Kurulundan karar ihdasına gerek olmayan bir konudur. Dolayısıyla da gündemimize gelmiş değil'' karşılığını verdi.
Bakan Çiçek, bir gazetecinin askeri mahkemelerle ilgili yasada öngörülen değişiklikle ilgili ''Hepsi askeri hakim olacak değil mi?'' sözleri üzerine, ''Bundan sonra ister kuvvet komutanlıkları bünyesinde, ister Genelkurmay Askeri Mahkemelerinde görev yapan hakimlerin tamamı, hakim statüsünde olacaktır. Yani subaylardan müteşekkil olmayacaktır, Anayasa Mahkemesinin verdiği karar çerçevesinde... Bu bir uyum yasasıdır, çıkarılacak olan...'' dedi.
RTÜK ile ilgili tasarıdaki sermaye yapısıyla ilgili soru üzerine, şu anda yabancı sermaye payının yüzde 25 olduğunu ve düzenlemenin bunun artırılmasıyla ilgili olduğunu belirten Çiçek, ''Bu, tasarı hazırlanırken sektörün temsilcileri, ilgili birimleriyle beraber yapılmış bir çalışma. Gerekiyorsa bunun ayrıntısını Sayın Arınç'tan sorabilirsiniz. Genel çerçevesini sizlere söylemeye çalıştım. Belli ki bu nispet artırılacaktır'' diye konuştu.
Hükümet Sözcüsü, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, Bakanlar Kurulunda RTÜK ile ilgili kanun tasarısının da imzaya açıldığını bildirdi.
Çiçek, Bakanlar Kurulu toplantısının ardından açıklamalarda bulundu ve gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Bakanlar Kurulunda ele aldıkları bir başka konunun da RTÜK ile ilgili kanun tasarısı olduğunu belirten Çiçek, mevcut kanunun 1994 yılında çıktığını anımsattı.
Cemil Çiçek, aradan geçen sürede hem sektördeki hem de dünyadaki gelişmeler dikkate alınarak zaman zaman değişiklikler yapılmasına rağmen bu sektörün sorunlarının tamamen ortadan kaldırılamadığını vurgulayarak, şöyle konuştu:
''Bir kısım alanlarda da yasal boşluk vardır. Keza 1994'ten sonra yapılan değişikliklerin bir kısmı iptal edilmiştir. Dolayısıyla Anayasa Mahkemesinin iptalinden kaynaklanan sahiplik ve sermaye yapısındaki boşluğun giderilmesi, karasal yayın için frekans tahsisinin yapılamamasının kaldırılabilmesi, mevcut kanunla sayısal yayıncılığa geçilememesi ve yeni teknolojilere uyum sağlanamaması, reyting ölçümlerinin denetimsizliği, yabancı sermaye oranı, kamu yayıncısının denetim dışında olması, müeyyide sistemlerinin etkili olamaması ve AB müktesebatına uyumsuzluk dikkate alınarak yeni bir düzenleme yapma ihtiyacı hasıl olmuştur. Bu düzenleme yapılırken ilgili kurum ve kuruluşların temsilcilerinin de görüş ve katkıları alınmak suretiyle bugün imzaya açtığımız kanun tasarısıdır. Dolayısıyla yukarıda saydığım sorunların ortadan kaldırılmasıyla ilgili yasal düzenlemeler getirilmektedir.''
-ESNAF VE SANATKARLAR-
Esnaf ve sanatkarlar değişim, dönüşüm, destek ve strateji belgesi ve eylem planının kabul edildiğini ifaden eden Çiçek, esnafın, toplumun en temel unsurlarından bir tanesi olduğunu belirtti.
Çiçek, esnaf ve sanatkarın, üretimleriyle ekonomik büyümeye ve sosyal sisteme katkı sağladıklarını vurgulayarak, şunları kaydetti:
''Esnaf ve Sanatkarlar Konfederasyonuna bağlı 1 milyon 912 bin esnaf kaydı mevcuttur. Dolayısıyla bunların yanında da çalıştırdığı insanları ve aileleriyle beraber bunları değerlendirdiğimizde toplumumuzun en az yüzde 25-30'unu teşkil ediyor. Onun için 2010 ve 2011 yılını kapsayan bir strateji ve eylem planını bugün benimsedik. Bu hazırlanırken 33 kurum ve kuruluş, konuyla ilgili meslek örgütlerinin de katılımıyla iki yıllık bir eylem planı hazırlanmıştır. Bu plan yedi eylem ve 30 tedbirden oluşmaktadır. Bu hedeflerin gerçekleştirilmesine dönük olarak kredi ve finansman şartlarının iyileştirilmesi, vergi, istihdam ve diğer yükümlülüklerin azaltılması... Eğitim ve danışmanlık hizmetlerinin geliştirilmesi, yenilikçilik ve girişimciliğin geliştirilmesi, alt yapı ve ortaklık faaliyetlerinin desteklenmesi, hukuki düzenlemelerin yapılması, esnaf ve sanatkarların AB programlarından faydalanmasının sağlanması olmak üzere yedi eylem ve 30 tedbir geliştirilmektedir.''
-AB SÜRECİ-
Çiçek, Bakanlar Kurulunda Avrupa Birliği üyeliğiyle ilgili sürecin de ele alındığına işaret ederek, Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış'ın Polonya'da olduğunu ancak kendilerine bilgi notu gönderdiğini söyledi.
AB Dönem Başkanlığı'nı İspanya'nın yaptığını anımsatan Çiçek, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Bu dönem 'gıda güvenliği, hayvan ve bitki sağlığı' başlığı açılmasını arzu ediyoruz. 2010 yılı içerisinde 'kamu alımları, rekabet' fasıllarının açılması da hedeflediğimiz başlıkların başında gelmektedir. Bunların bir kısım şartları var, başlıkların açılabilmesi için. Bunların da bir an evvel Meclisimiz tarafından gerçekleştirilmesi önem arz ediyor. Çünkü bu fasılların açılabilmesi için bazı yasal düzenlemelerin yapılması lazım. Bunlardan bir tanesi devlet yardımlarının izlenmesi ve denetlenmesi hakkındaki kanun tasarısıdır. Bu TBMM'dedir. Bu yasa çıktıktan sonra devlet yardımları envanteri ve devlet yardımları eylem planı taslakları komisyona gönderilecek, böylece bunun şartı yerine getirilmiş olacaktır. Keza kamu alımları ile ilgili olarak kamu alımları strateji belgesi taslağı hazırlanmıştı. Komisyonun görüşleri doğrultusunda bunun revize edilmesi gerekmektedir. Bunun üzerinde zaten çalışılıyor. Sosyal politikalar ve istihdam faslı 9'uncu fasıl, bu önem verdiğimiz bir konudur. Bununla ilgili olarak ILO tarafından ülkemize yöneltilen bazı tenkitler var. Ümit ediyoruz ki Mecliste, Pazartesi günü sevk edilmiş olan Anayasa teklifinde bu alanda çok önemli düzenlemeler yapıldı. Buradaki tenkitlerin çok önemli bir kısmı da bu Anayasa'nın yürürlüğe girmesiyle birlikte büyük ölçüde ortadan kaldırılmış olacaktır.''