Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın sermaye yeterlilik oranı en yüksek 3. banka olmasına rağmen Bank Asya için kullandığı ‘O banka zaten batmış.’ ifadelerine ekonomistler tepki gösterdi.
Bank Asya’yı hedef alan yalan haberlere ekonomistlerin tepkisi sürüyor. Bankalarla ilgili verilen riskli mesajların yabancı yatırımcıyı daha da ürküteceğini belirten eski Merkez Bankası başkan yardımcısı Prof. Dr. Fatih Özatay, “Yabancı yatırımcı özgür bir tartışma ortamı yoksa niye gelsin.” dedi.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın sermaye yeterlilik oranı en yüksek 3. banka olmasına rağmen Bank Asya için kullandığı ‘O banka zaten batmış.’ ifadelerine ekonomistler tepki gösterdi. 2001-2006 döneminde Merkez Bankası başkan yardımcılığı yapan TEPAV Finans Enstitüsü Direktörü Prof. Dr. Fatih Özatay, Türkiye’nin tasarruf oranının diğer gelişmekte olan ülkelere göre çok düşük olduğunu, yatırım yapıp sürekli dışarıdan borçlanmaya mecbur olduğunu söyledi. Kaliteli yatırıma ihtiyacı olan Türk ekonomisinin riskli bir döneme girdiğini belirten Özatay, bankalarla ilgili verilen riskli mesajların yabancı yatırımcıyı daha da ürküteceğini söyledi. “Ben yabancı yatırımcı olsam bu ortamda Türkiye’ye gelmeye korkarım.” diyen Özatay, bankaların çok önemli bir işlevi olduğunu ve diğer bankalara borç alıp verdiğinden, sorunun diğer bankalara da sıçrayabileceğini söyledi.
Bankalar hakkında siyasilerin kamuoyu önünde mesaj vermesinin doğru olmadığını belirten Özatay, yabancı sermayeyi kastederek “Demokrasi olması lazım. Demokrasi yoksa nasıl gelecek adam? Özgür bir tartışma ortamı yoksa niye gelsin?” dedi. Özatay, Merkez Bankası’nda görev yaptığı dönem boyunca kurulun bağımsızlığı konusunun şimdiki gibi tartışılmadığını, aldıkları kararları bakanların televizyonların alt yazısından öğrendiğini de dile getirdi.
Global ve ulusal piyasalardaki gelişmeleri ve güncel tartışmaları Zaman’a değerlendiren Fatih Özatay, Amerikan Merkez Bankası’nın adımlarının Türkiye’nin zor bir döneme girdiğinden bahsederek iki ekonomik göstergenin sıkıntıya neden olabileceğini aktardı. Özatay, Türkiye’yi önümüzdeki dönem için çok zor kılan temel özellikten birincisinin gelişmekte olan ülkelere kıyasla dahi düşük olan tasarruf oranı olarak açıkladı. Bank Asya aleyhinde linç kampanyasına dönüştürülen tavırları da değerlendiren Özatay, finans kuruluşlarıyla ilgili sıkıntıların kamuoyu önünde tartışılmaması gerektiğini belirtti. Özatay, “Öncelikle BDDK’nın işi olması lazım. BDDK’dan şimdiye kadar böyle bir şey çıkmadı. Bir garipliği bu. İkinci boyutu Türkiye’nin zaten yatırım oranı çok düşük, tasarrufu çok düşük. Yabancılardan kaliteli yatırıma ihtiyacımız var. Türkiye’ye gelmek riskli. Riskli bir mesaj veriyorsunuz. Sonuçta teknik kurumların yapması gereken işler var, yönetmelikler çerçevesinde.” dedi.
Merkez Bankası’na baskı yaparak hükümet kendi ayağına sıkıyor
Bürokratlık döneminde Merkez Bankası başkan yardımcılığı yapması sebebiyle yakından tanıdığı kurumla ilgili bağımsızlık ve baskılara ilişkin soruları da cevaplayan Prof. Dr. Fatih Özatay, eski Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz’ın faiz tartışmalarıyla ilgili açıklamalarına katıldığını söyledi. Faizlerle istedikleri gibi oynamalarının ülke için iyi olmayacağını belirten Özatay, kendi döneminde döviz müdahalesi gibi kararları televizyondan o an öğrenildiğini ve baskı olmadığını ifade etti. Özatay, “Kamuoyu önünde baskı vardı ama özellikle bize şöyle yapın falan diye baskı yoktu. Açık açık söylüyorlar ‘faizi düşürün’ diye. Bizim zamanımızda açık ‘faizi düşürün’ demediler. Şimdi Cumhurbaşkanı, başbakan iken dedi, birkaç ayrı bakan söyledi falan. Baskı var ama Merkez Bankası bu baskılara dayanarak mı karar alıyor, onu bilemeyiz.” dedi.
Merkez Bankası’na baskı yapılmasının oluşturacağı tehlikeleri ise şu sözlerle açıkladı: “Merkez Bankası’nın kararları ne kadar doğru olursa olsun, etkin olabilmesi için piyasaları ikna etmesi lazım teknik nedenlerle. Aslında bu tür açıklamalar, kendi bacağınıza kurşun sıkmak gibi bir şey hükümet olarak. Çünkü hükümetin kısa vadeli önemli ekonomi politikası: maliye politikası, para politikası var bir de BDDK’nın kararları var. Bunlar kısa vadeli ekonomi politikasının parçaları. Siz bunlardan çok önemli bir tanesine etkisini azaltıcı açıklamalar yapıyorsunuz.”
Zaman