Başbakan Yardımcısı Bozdağ:
"Diyanet Akademisini önümüzdeki günlerde Meclisten
yasasını çıkarmak suretiyle hayata geçireceğiz. Akademi
hayata geçikten sonra müftüler, vaizler, Kuran kursu
öğretmenleri, müezzinler, imam hatipler bu
TRABZON (A.A) - Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, "Diyanet
Akademisini önümüzdeki günlerde Meclisten yasasını çıkarmak suretiyle hayata
geçireceğiz. Akademi hayata geçikten sonra müftüler, vaizler, Kuran kursu
öğretmenleri, müezzinler, imam hatipler bu eğitimden geçtikten sonra görevlerine
başlayacak" dedi.
Bozdağ, Of Müftülüğü binasının açılışına takıldı. Kuran-ı Kerim okunmasıyla
başlayan töreninde konuşan Bozdağ, Türkiyede camilerle ilgili zaman zaman
değerlendirmeler yapıldığını belirtti.
Mecliste bütçe görüşmeleri yapılırken sorular sorulduğunu ifade eden Bozdağ,
şunları söyledi:
"Diyanet bütçesi bu kadar olur mu- Neden bu kadar bütçe tahsis ediliyor
diye eleştirenler var. Siz onları tanıyorsunuz. Camilere ne kadar para
harcıyorsunuz diye soranlar var. Keşke harcayabilsek. Ben cevap olarak diyorum
ki Türkiyenin dört bir yanında bulunun camilerin tamamı milletimizin gönül
hazinesinden, Allah rızası için verilmiş paralarla yapılan camilerdir. Bütçeden
yapılmış camiler değildir. Cami sayısından şikayet edenler de iyi öğrensin, bu
camileri dikenler, imar edenler milletimizin ta kendisidir. Bizim yaptığımız ise
onların yaptığına destek olmaktır. Keşke Türkiye bunları milletin omzundan
değilde bütçesinden yapabilse, o daha doğru bir şey olur ama maalesef bu konuda
farklı eleştiri yapılıyor."
Türkiyede nüfusun yüzde 75inin şehirlerde yaşadığını ancak camilerin yüzde
75inin belde ve köylerde bulunduğunu dile getiren Bozdağ, "Camiyi şehre taşımaya
imkan yok. Öyleyse buralarda mabetleri yapmak, oralarda ezan sesinin duyulmasını
sağlamak, insanların ihtiyacını karşılamak hepimizin görevidir" diye konuştu.
Bozdağ, Türkiyenin manevi ihtiyaçlarını karşılama noktasında da ciddi
adımlar attıklarını kaydederek, şöyle devam etti:
"Yasalarımızda yapılması gereken değişiklikler varsa bunları yapma
noktasında kararlı davrandık. 2001de yapılan değişiklikle Kuran kurslarına
gidişe ilişkin yaş sınırı konuldu. 12 yaşını doldurmayan yavrularımızın yaz Kuran
kursuna, 16 yaşını doldurmayan yavrularımızın da örgün Kuran kurslarına gidişini
yasaklayan düzenlemeler yapıldı. Spor, müzik, güreş kursuna gidiyorsunuz, yaş
sınırı yok ama yüzde 99u Müslüman olan bir ülkede dininin kitabı Kuranı
öğrenmek için kursa gidiyorsunuz, yaş sınırı var. Bu ayıbı yasalarımızdan
çıkardık, attık artık. Türkiyede Kuran öğrenmek isteyenlere engel yoktur, olması
da yanlıştır. Bundan sonra da inşallah kıyamete kadar olmayacaktır."
Kuran Kursları Yönetmeliğinde de değişiklikler yaptıklarını belirten
Bozdağ, şöyle konuştu:
"4+4+4 değişikliğinden sonra orta öğretim kurumlarının ikinci kademesinden
itibaren Kuran-ı Kerimi, Peygamber efendimizin hayatını öğrenmek isteyen
evlatlarımıza bu imkanı getiren adımlar attık. Türk Ceza Kanununun 263. maddesi
diye bilenen kanuna aykırı, eğitim kurumu başlığı adı altında suç düzenlemesi
yapan maddeyi de yürürlükten kaldıran kanun tasarısını, Türkiye Büyük Millet
Meclisine gönderdik. Görüşülme sırasını bekliyor. Bittikten sonra artık kanuna
aykırı eğitim kurumu olmayacaktır. Adı böyle ama uygulaması ne- Resmi Kuran
kursları dışında Kuran-ı Kerim öğretenleri suçlu gösteren, onları cezalandıran
bir madde. Öğretmenlerini ve orayla ilgili çalışma yapanları cezalandıran bir
madde. Olur mu böyle bir şey- Bizim ceza kanunumuzda hala var böyle bir madde."
Yeni Türk Ceza Kanunu yürürlüğe girdiği zaman bunu kaldırmak istediklerini
anlatan Bozdağ, "Kıyametler kopardılar. Sonra cezasını değiştirelim dedik,
Anayasa Mahkemesine getirdi bir malum parti. Şimdi tamamen kaldırıyoruz. Yine
götürecektir ama götürsün. Eğer kanuna aykırılık varsa onu düzeltme imkanı
verirsiniz. Yani birisi dershane açıyor, kanuna aykırılık varsa milli eğitim
eksiklerini tamamla, gel diyor. Tamamladığınız zaman da açıyorsunuz. Türk Ceza
Kanununu böylesi bir ayıptan da temizleyen bir başka adımı attık. İnşallah
Mecliste yasalaştıktan sonra da artık Türkiyede böylesi bir ayıp olmayacaktır"
dedi.
-Diyanet İşleri Başkanlığının anketi-
Bozdağ, Kuran öğretenlere suçlu muamelesi yapan hukuk dışı anlayışı, hukuk
yerine ikame eden bu sakat anlayışı tamamen tarihe havale ettiklerini ifade
ederek, "Türkiyede insanlarımızın İslamı doğru öğrenmesi, din hizmeti
sunanların insanlara İslamı doğru anlatması, İslamı doğru yaşamasına da yol
açacaktır. Bu noktada Diyanet İşleri Başkanlığı, personelinin daha nitelikli hale
getirilmesi konusunda çok ciddi çalışmalar yürütüyor. Başkanlığımız bilimsel
çalışmalar yaparak kendine yol belirliyor" diye konuştu.
Diyanet İşleri Başkanlığının, Türkiyenin dini hayatına dair anket
çalışması başlattığını kaydederek, "Bu çalışmadan hareketle yaptıkları hizmetleri
değerlendirmek ve ona göre yeni adımları, bilimsel veriler ışığında atmak için
anket çalışması yapıyor. Bunu çarpıtmak isteyenler oldu. Türkiyenin her yerinde
yapılan anketi sadece İzmirde yapılıyormuş gibi lanse etmeye kalktılar. 26
bölgede yapılan anketi İzmirde dini hayata dair anket yapılıyormuş gibi
çarpırtmak istediler. Her yerde yapılıyor dini hayata, dini konulara ilişkin
anket" dedi.
Diyanet İşleri Başkanlığının anket çalışması yapmasının, Anayasa ve
yasaların verdiği bir görev olduğunu vurgulayan Bozdağ, şöyle konuştu:
"Eğer Diyanet İşleri Başkanlığı balıkçılık, hayvancılık, tarım, belediye,
ulaşım, trafik konusunda anket yapsa o zaman herkes der ki nedir bu iş yahu.
Senin işin bu değil der. Diyanet İşleri Başkanlığı anket yapınca elbette kendi
alanıyla ilgili soruları soracak. Şimdi soruyorlar, niye yapıyor- Vazifesini
yapıyor. Niye rahatsızlık duyuyorsunuz- Bırakın işini yapsın. TESEV Türkiyede
din konusunda anket yaptı, KONDA Araştırma Şirketi, Boğaziçi Üniversitesi, hatta
Amerika merkezli bir araştırma merkezi, Türkiyede bu konuda araştırma anketi
yaptı. Bunlar yapıyor, TESEV yapıyor yanlış değil, Binnaz Toprak yapıyor, CHP
Milletvekili şimdi. Bunlar yapıyor yanlış değil. Anayasa ve yasayla din konusunda
aydınlatmakla görevli Diyanet İşleri Başkanlığı yapıyor, o yanlış.
Soru önergesi veriyor bazıları, niye yapıyorsunuz diye. Vazifeni niye
yapıyorsun diye adeta şikayet ediyorlar. Diyanet İşleri Başkanlığının vazifesi
bu ülkede yaşayan insanların dini konulardaki ihtiyaçlarını doğru kaynaklardan,
doğru biçimde, doğru yöntemlerle karşılanmasını sağlamaktır."
-Diyanet Akademisi kurma çalışmaları-
Bozdağ, Diyanette görev yapan personelin niteliklerinin daha iyi noktalara
taşınması konusunda Diyanet Akademisi kurma çalışmaları olduğunu belirterek,
"Diyanet Akademisini önümüzdeki günlerde Meclisten yasasını çıkarmak suretiyle
hayata geçireceğiz. Akademi hayata geçikten sonra müftüler, vaizler, Kuran kursu
öğretmenleri, müezzinler, imam hatipler bu eğitimden geçtikten sonra görevlerine
başlayacak. Yani yeni düzenlemeden sonra bir imam hatip lisesi mezunu doğrudan
camiye gelip göreve başlayamayacak. Ne olacak- En az bir yıl, hizmet öncesi
eğitim aldıktan sonra göreve başlayacak. Neyi, nasıl doğru yaptığını gayet iyi
bilen, kendine güvenen bir eğitimden sonra göreve başlama imkanı bulacaktır. Bu
da hizmetin kalitesini arttıracaktır" diye konuştu.
İlahiyat fakültesi mezunları için 6 aydan az, imam hatip lisesi mezunlarının
da bir yıldan az olmayacak şekilde eğitim alacaklarını ifade eden Bozdağ, şöyle
devam etti:
"Ondan sonra hizmet yapma imkanı bulacaklar. Bu fevkalade önemli bir
değişiklik olacak. Bu noktada hizmetin kalitesini vatandaşımızın taleplerine daha
uygun sunma noktasında önemli bir gücümüz, imkanımız olacak. Bu çalışma nihayete
erdiğinde belli bir süre, bir senelik eğitim olacağı için sıkıntı olacaktır ama
ondan sonraki süreçte her yıl, insanımızın ihtiyacını karşılayacak kadar personel
alımı yapılacak ve atamalar ona göre devam edecek. Vatandaşımız herhangi bir
sıkıntı yaşamayacak."
Açılışa Vali Recep Kızılcık, AK Parti Trabzon Milletvekili Safiye
Seymenoğlu, Of Belediye Başkanı Murat Saral ve müftülük yetkilileri katıldı.
Öte yandan, Of Belediye Başkanı Murat Saralın tören alanına astırdığı
Sayın Başbakan Yardımcımız kutsal topraklara hoş geldiniz yazılı afiş dikkati
çekti.
Muhabir: Tuğba Yardımcı Mısır / Asena Akçay
Yayıncı: Murat Kaban