Başkan Kocaoğlu mülteci meselesini AB gündemine taşıdı

Avrupa Birliği Bölgeler Komitesi (COR) Türkiye Çalışma Grubu toplantısı, İzmir'in evsahipliğinde yapıldı. Burada konuşan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, mülteci meselesine dikkat çekti. Türkiye'nin yalnız bırakılmamasını isteyerek, "Suriye'nin bu hale gelmesinde kimin ne kadar rolü varsa bu mülteci sorununa o kadar katkıda bulunması, bence en adil çözümdür." dedi.

İki oturum halindeki toplantının açılış bölümünde konuşan Başkan Kocaoğlu'nun sözleri üzerine Çalışma Grubu Başkanı Jean-Luc Vanraes, konunun Avrupa Birliği (AB) gündemine taşınması adına toplantıda ele alınmasını önerdi. Almanya ve Polonya adına katılan komite üyelerinin bu konudaki önerilerini sorması üzerine yeniden söz alan Kocaoğlu, şunları dile getirdi: "Mülteci krizinde Türkiye, olanaklarının da üstünde katkı koyarak, bugüne kadar 8.5-9 milyar euro para harcamış durumda ama ülkemiz 2,5-3 milyon nüfusu tek başına sindirebilecek, ekonomisinde absorbe edebilecek, istihdam yaratabilecek bir durumda değil. Sadece insani bakış açısından değerlendiriyor, sahip çıkmaya çalışıyor. Suriye'nin bu hale gelmesine yol açan politikada kimin ne kadar etkisi ve rolü varsa onun da bu mülteci sorununa o kadar katkıda bulunması, bence en adil çözümdür. Emeğe ve işgücüne ihtiyacı olan Avrupa ülkelerinin biraz daha katkıda bulunması gerekiyor. Türkiye, zaten kucağında bulduğu sorunla boğuşmaya çalışıyor. Maalesef Ege Denizi, mülteci kabristanına döndü. Buna kimsenin yüreğinin dayanması mümkün değil."

Konuşmacılardan Türkiye Belediyeler Birliği temsilcisi, emekli Vali Zekeriya Şarbak da Avrupa ülkelerinin, ancak mülteci akınının kapılarına dayanmasıyla meselenin farkına vardığını belirterek, külfetin paylaşılması gerektiğini söyledi. Şarbak, konunun böyle bir platformda ele alınıyor olmasının umut verici olduğunu sözlerine ekledi.

'TAM ÜYELİK ŞART'

Toplantının önemli bir gündemi de Türkiye'nin AB üyeliği oldu. Komite Üyesi Heinz Lehmann'ın, Türkiye'nin doğusu ile batısı arasındaki farklılıkları öne sürerek, tam üyelik yerine stratejik ortaklık statüsünün gündeme alınması önerisine karşı çıkan Başkan Kocaoğlu, "Türkiye büyük bir ülke. Bölgesel farklılıklar varsa da ülkemizin doğusundan batısına, kuzeyinden güneyine AB'ye girecek potansiyele sahip olduğuna inanıyorum. Stratejik ortaklık yerine, diğer ülkeler gibi tam üye olma görüşünü savunuyorum." dedi.

Kocaoğlu, Polonya temsilcisi Adam Banaszak'ın, yerinden yönetimle ilgili sorusu üzerine ise şunları söyledi: "Yerele yetki vermeden sadece görev verilmesi, gerekli mali kaynakların aktarılmaması, son imzanın mutlaka Ankara'ya bırakılması ve yerel yönetimin mensup olduğu partiye göre imkan sağlanması nedeniyle çok büyük sıkıntılar yaşanmaktadır. Ben İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı olarak, mesaimin büyük bölümünü merkezî yönetimin bize çıkardığı zorluklarla uğraşarak geçiriyorum. AB'ye tam üyelik istiyorum ama yerel yönetimlerin de mutlaka güçlendirilmesi gerekiyor. Son imzanın Ankara'ya bırakılması nedeniyle kaynağını bulduğumuz, yapılmasının gerekli olduğuna inandığımız projeleri hayata geçirirken zorluk çıkıyor."

Valilerin, belediye meclislerinin aldığı kararları denetlemesinin de ayrı bir sıkıntı olduğunu savunan Başkan Kocaoğlu, "Bir noktadan sonra İzmir'de planlamayla ilgili bütün meclis kararları, İzmir Valiliği tarafından yargıya götürülmeye başladı. En son 170 küsur dava oldu. Aynı dönemde sordum, valilikler tarafından Ankara Belediyesi'ne üç, İstanbul Belediyesi'ne ise sadece bir dava açılmış. Yani uygulamanın siyasileştirilmesidir problem olan. Büyükşehir Yasası'nın çıkarılması, görev alanının genişlemesi, sorumluluğun genişlemesi, bunların hepsi doğru ama bir büyükşehir belediyesi yatırım yapmak, örneğin tramvay yapmak isteğiyle projelerini Ankara'ya gönderdiğinde A belediyesi bir haftada, 15 günde planlamadan izin alabilirken İzmir Büyükşehir Belediyesi iki seneyi aşkın bekliyorsa burada bir problem var demektir. Madem tramvay yapma yetkisi büyükşehir belediyesine verilmiştir, kaynağını bulduktan sonra mağdur olmasını engelleyecek yasal düzenlemeler yapılması gerekir. Evet, merkezî idarenin daha fazla olanakları var ama okul müdürleri bile ihtiyaçları için İzmir Büyükşehir Belediyesi ve ilçe belediyelerinin kapısını çalmaktadır. Yasal görevimiz olmamasına rağmen okullara biz destek oluyoruz." CİHAN
07 Kasım 2015 09:11
DİĞER HABERLER