Başkanlık sistemi ve referandum gündemi yatırımcıyı korkutuyor

Başkanlık sistemi, yeni anayasa ve gelecek yıl düzenlenebilecek olası bir referandum beklentilerinin gündeme gelmesiyle birlikte en belirgin tepki Türk Lirası'nın değerinde ortaya çıktı.


Eylül ayında Moody's'in Türkiye'nin notunu kırmasyıla TL'de başlayan zayıflık, Başbakan Binali Yıldırım'ın geçen hafta yeni anayasa önerisinin yakında Meclis'e geleceğini ve başkanlık sistemini de içinde barındıracağını söylemesiyle hız kazandı.

Başkanlık sistemi konusunun gündeme gelmesiyle birlikte 15 Temmuz darbe girişimi ardından 3,09'u aşarak rekor kıran Dolar/TL kuru, 3,10'u da aşarak yeni tarihi zirvesini gördü.




Londra merkezli ekonomik araştırmalar kurumu Capital Economics'ten gelişen piyasalar ekonomisti William Jackson, yatırımcıları Türkiye konusunda en çok endişelendiren konuların başında ülkenin yeniden bir seçim döngüsüne dolayısıyla da belirsizliğe girmesi olduğunu belirtiyor.

BBC Türkçe'ye konuşan Jackson, "2015'teki genel seçimler döneminde hem TL'de hem de hisse piyasasında oynaklık çok artmıştı. Yine benzer bir referandum ya da erken seçim döngüsünde oynaklığın artması olası" öngörüsünde bulunuyor.

Ancak Jackson'a göre yatırımcılar açısından uzun vadede daha önemli olan konu, referandumla kabul edilecek bir başkanlık sisteminin otoriter yapıyı güçlendirip kurumların işleyişini zayıflatması:

"Yargı sisteminin işleyişindeki sorunların artması halinde ticari hayat olumsuz yönde etkilenebilir, yatırımlar azalabilir."


Bütçe ve para politikası uyarısı

Uluslararası danışmanlık şirketi Global Resource'tan Atilla Yeşilada ise yeni bir seçim döngüsünün kamunun bütçe dengesine ve Merkez Bankası'nın para politikasına olumsuz yansıyabileceği görüşünde.
"Zaten darbe girişimi sonrası başlayan popülist bütçe-parasal duruşun iyice gemi azıya alması ihtimali var. Yani, bütçe açığı artabilir, faizler TL'yi dışsal şoklara karşı koruyamayacak değerlere düşürülebilir."

Son olarak Maliye Bakanı Naci Ağbal'ın açıkladığı verilere göre Eylül ayında bütçe açığı 16,9 milyar TL olarak gerçekleşmişti.
Geleneksel olarak Aralık ayında büyük bütçe açığı veren Türkiye için son Eylül ayı verisi, Aralık ayı bütçe açıkları dışarıda tutulduğu zaman bir rekordu.


Merkez Bankası'nın para politikası ise gevşemeye devam ediyor. Perşembe günü Ekim ayı toplantısını gerçekleştirecek olan Para Politikası Kurulu, son 7 aydır faiz indirimi gerçekleştirerek borçlanma maliyetlerini düşürmeye çalışıyor.

Başta Uluslararası Para Fonu (IMF) olmak üzere pek çok uluslararası kuruluş, enflasyonun yüzder 7,30'la hedefin üzerinde seyrettiği Türkiye'de para politikasının daha da fazla gevşetilmemesi gerektiğini söylüyor.

Yeşilada, referandum konusunun yatırımcı gözündeki Türkiye algısını da zedeleyeceği görüşünde:

"[Cumhurbaşkanı Recep Tayyip] Erdoğan kazansa, Türkiye'nin daha otoriter bir yönetime sürükleneceği algısı yayılacak, kaybetse, parti kaosa sürüklenecek. Erken seçimde ise AKP 330'u bulsa, ardından referandum yapılacak, Türkiye çok uzun süre seçim ortamında kalacak. Ne ekonomi, ne de piyasalar bu kadar sürecek bir belirsizliği göğüsleyemez"

Meclis'e nasıl bir anayasa metni gelecek?

Ancak referendum sürecinin yatırımcılar için bir fırsat olabileceğini düşünenler de var.
Renaissence Capital küresel araştırmalar birimi başkanı Michael Harris, "Meclis'e gelecek yeni anayasa teklifi çok belirleyici olacak. Eğer muhalefetle uzlaşmayı hedefleyen ve çok büyük tepki çekmeyen bir metin gelirse, gelecek yılın ilk çeyreğinden itibaren Türkiye ekonomisinde bir ivmelenme olabilir" diyor.
Harris, yatırımcılara gönderdiği yorumda, "Yatırımcılar demokrasinin ne düzeyde işlediğine değil, istikrarın ne boyutta olduğuna odaklanır" diyor.
Harris'e göre piyasa açısından en ideal sonuç Adalet ve Kalkınma Partisi'ne (AKP) istediğini başkanlık sistemini veren ancak muhalefetin talep ettiği denetim mekanizmaqlarını da içeren bir anayasa metninin Meclis'te AKP, CHP ve MHP tarafından kabul edilmesi.
Michael Harris, AKP'nin uzalaşma aramayan bir anayasa metnini Meclis'e getirmesi durumunda ise senaryonun daha karanlık olacağı görüşünde:
"Eğer muhalefetin büyük tepkisini çekecek bir metin getirirlerse, amacın erken seçimle Meclis'teki sandalyelerin yüzde 60'ını kazanmak olduğu görülecek. Bu senaryoda belirsizlik 2017 sonuna kadar devam edebilir ve seçim süreci de çok daha sert tartışmalara gebe olur."
19 Ekim 2016 15:29
DİĞER HABERLER