Baykal Cumhurbaşkanlığına aday olacak mı?

CHP Antalya Milletvekili ve eski genel başkanı Deniz Baykal, Hürriyet yazarı Ertuğrul Özkök'e hitaben bir mektup kaleme aldı.
Baykal, "Bütün mücadelelerimde hep siz karşımda oldunuz. Geldiğimiz yer ortada. Bari bu defa limon sıkmaktan vazgeçin. Çünkü bu mücadele benim mücadelem değil, Türkiye’nin mücadelesi. Belki de Türkiye’nin son şansı" ifadelerini kullandı

CHP eski genel başkanı Deniz Baykal, kendisine tepki gösteren Hürriyet yazarı Ertuğrul Özkök'e hitaben bir mektup yazdı. Özkök, Baykal'ın mektubunu köşesine taşıdı.

Mektubunda Özkök'e, "Bari bu defa limon sıkmaktan vazgeçin" diyen Baykal, "Nasıl olsa kaybedeceğiz, bari 49’un tadını çıkaralım demeyi reddeden, bütün gücüyle bir çıkış öneren insanların hırsına ve telaşına biraz saygı lütfen" ifadelerini kullandı.

Baykal'ın mektubu şöyle:

GEÇEN perşembe gününden beri Paris’te Fransa cumhurbaşkanlığı seçimini izliyorum.

Geldiğim gün Deniz Baykal’a seslenen bir yazı yazmıştım

O da bana “Bu defa çelme atmayın Ertuğrul Bey” başlıklı bir mektup yazmış.

Hakkımdaki “zarif” nitelemelere de dokunmadan, kelimesi kelimesine yayınlıyorum:

***

“Siz, Hayır oylarının “huzur”, “sükûnet” ve “keyif” için yeterli olduğunu sanıyorsunuz. Yanılıyorsunuz Ertuğrul Bey. O “telaş”, o “hırs” olmazsa o 49 bir sabun köpüğü gibi kaybolur. Zaten o “telaş” ve “hırs” olmasaydı o 49 da olmazdı.

Hatta o tasarının meclisten çıktığı 20 Ocak gecesinin sabahında, parti içinde o zaman önerdiğimiz gibi, biraz daha “telaş” ve “hırs” gösterebilseydik ve Kurultayı çağırıp yeni bir parti yapılanması ile referanduma girebilseydik o 49 bugün 50’nin çok üzerinde olacaktı.

İktidarın, her şey avucunun içinde olduğu halde, referandum sonrasında bile sergilemeye devam ettiği “telaş” ve “hırs”a bakın da biraz ibret alın!

Türkiye bu noktaya adım adım ve göz göre göre geldi. Türkiye’yi bu noktaya taşıyan saldırganlıkların karşısında onlara en büyük desteği veren, işte bu temelsiz, zamansız ve yapay bir huzur ve sükûnet özlemi olmuştur.

Ertuğrul Bey, siz ancak o hırs ve telaş başarıya ulaşırsa, gerçek bir huzur ve sükûnet içinde keyifli olabilirsiniz.

Bilmelisiniz ki referandumdaki o hırslı çalışma, Cumhurbaşkanı adayı olmak için değil, öyle bir Cumhurbaşkanlığı tehlikesini ortadan kaldırmak için yapıldı.

Referandumdan önce 20 Ocak’ta partinin yeniden yapılandırılması önerisi, öyle bir Cumhurbaşkanlığı tehdidinden Türkiye’yi kurtarabilmek için yapıldı.

Şimdi de kitlesel bir ön seçimle belirlenen ve ana muhalefet partisinin etrafında tüm Türkiye’yi seferber etmeyi amaçlayan hırslı mücadele teklifimizin amacı, birilerinin Cumhurbaşkanlığı’nın sefasını sürmesi değil, öyle bir Cumhurbaşkanlığı tehdidini Türkiye’nin önünden kaldırmaktır.

Nasıl olsa kaybedeceğiz, bari 49’un tadını çıkaralım demeyi reddeden, bütün gücüyle bir çıkış öneren insanların hırsına ve telaşına biraz saygı lütfen.

07 Haziran sonrasında Cumhurbaşkanı’nın en kıdemli siyaset adamı olarak benimle görüşme talebini, Dışişleri konutunda görüşerek kabul etmemi bunca gelişmeden sonra sizin, ağır suçlar kapsamında değerlendirmekte olduğunuzu görmek beni çok şaşırttı.

Açık konuşalım. Bütün mücadelelerimde hep siz karşımda oldunuz. Geldiğimiz yer ortada. Bari bu defa limon sıkmaktan vazgeçin. Çünkü bu mücadele benim mücadelem değil, Türkiye’nin mücadelesi. Belki de Türkiye’nin son şansı.
09 Mayıs 2017 08:02
DİĞER HABERLER