Samanyoluhaber.com yazarlarından Abdullah Aymaz dinler arası diyaloğu ve House of One Vakfı ile Berlin-Mitte Belediye Başkanı işbirliğiyle düzenlenen iftarı köşesine taşıdı.
Berlin’in kalbinde, Ramazan ayının ruhunu yansıtan eşsiz bir iftar programına katılmak nasip oldu. House of One Vakfı ve Berlin-Mitte Belediye Başkanı işbirliğiyle düzenlenen bu özel akşamda, Müslümanlar, Hristiyanlar, Yahudiler ve inancı olmayan birçok kişi aynı sofranın etrafında bir araya geldi. İftar vakti yaklaştıkça, içimde derin bir huzur oluştu. Çünkü bu masa sadece bir yemek paylaşımını değil, farklı inançlardan insanların barış içinde yan yana durabileceğini gösteren güçlü bir sembolü temsil ediyordu.
“Oruç Tutmak Sadece Aç Kalmak Değildir”
İftar programında Müslüman toplumu temsilen Kübra Dalkılıç söz aldı ve Ramazan’ın manevi derinliğini vurguladı. Konuşmasında, oruç tutmanın sadece açlık ve susuzlukla ilgili olmadığını, asıl amacın barış içinde birlikte yaşamak olduğunu ifade etti. Sözleri salondaki herkesin iç dünyasında bir ışık yaktı.
“Oruç, yemekten içmekten öte bir anlam taşır. Asıl mesele, farklılıklarımızla birlikte yaşayabilmek, birbirimizi anlayabilmektir.
Yahudi, Hristiyan, Müslüman ya da inançsız… Hepimiz, her şeyden önce insanız.”
Bu sözler, o gece orada bulunan herkes için büyük bir anlam taşıyordu. Ramazan ayının birleştirici gücünü en derinden hissettik.
Ramazan’ın Almanya’da Doğal Bir Şekilde Karşılanması
Berlin Çalışma, Sosyal Hizmetler, Eşitlik, Entegrasyon, Çeşitlilik ve Ayrımcılıkla Mücadele Senatörü Cansel Kızıltepe, iftar programının, Almanya’da Ramazan’ın gittikçe daha doğal ve saygıyla kabul edilmesine büyük katkı sağladığını vurguladı.
“Bu tür etkinlikler, toplumda hoşgörüyü artıran çok kıymetli adımlardır. Ramazan’ın sadece Müslümanlar için değil, tüm toplum için bir dayanışma vesilesi haline gelmesi umut verici.”
Sözleri, özellikle Almanya’da İslam’ın ve Müslümanların görünürlüğü üzerine önemli bir farkındalık oluşturdu. Çünkü farklı inançlardan insanlar, bu özel ayın sadece oruçla değil, aynı zamanda paylaşım, merhamet ve diyalog ile ilgili olduğunu bizzat deneyimliyordu.
Ezan ve Çan Sesleri Birlikte Yankılandı
Gecenin en unutulmaz anlarından biri, ezan sesi ile kilise çanlarının aynı anda yankılanması oldu. O an herkes sustu, kalpler sessizce birbirine kenetlendi. Bu, hoşgörü ve barış içinde yaşamanın sadece bir hayal olmadığını gösteren güçlü bir andı.Gözlerimi kapatıp o sesi dinlediğimde içimden şu cümle geçti: “İnsanlık, ancak birbirinin inancına saygı gösterdiğinde gerçek huzuru bulabilir.”
Bu eşsiz atmosfer, Berlin’in dini çeşitliliğini ve kültürel zenginliğini en güzel şekilde gözler önüne serdi. Bir masada oturan farklı inançlardan insanlar olarak, aslında hepimizin aynı insani değerler etrafında birleştiğini hissettik.
Berlin-Mitte Belediye Başkanı: “Hangi Dine Karşı Olursa Olsun, Nefrete Karşı Birlikteyiz”
Berlin-Mitte Belediye Başkanı Stefanie Remlinger, yaptığı konuşmada nefret ve ayrımcılığa karşı birlik olmanın önemine dikkat çekti:
“Ramazan, dinler arası hoşgörü ve birlikte yaşama kültürü için büyük bir fırsattır. Hangi dine karşı olursa olsun, nefret ve şiddete karşı hep birlikte durmalıyız.”
Yakın zamanda, belediye binasının girişine neon ışıklı
“Ramadan Kareem” (Mübarek Ramazan) yazısının asılması da bu anlayışın bir yansımasıydı. Berlin’in kalbinde Ramazan’a duyulan bu saygı, birçok Müslüman için derin anlam taşıyordu.
House of One: Geleceğin Köprülerini İnşa Ediyor
İftar programı aynı zamanda House of One Vakfı’nın dinler arası eğitim projelerine de ev sahipliği yaptı.
Berlin Kültür İdaresi’nden Grit Großkurth,
“Antisemitizm ve İslamofobi’nin arttığı bir dönemde, dinler arası dayanışma büyük önem taşıyor” diyerek, toplumda hoşgörüyü artırmak için daha fazla diyaloğa ihtiyaç duyulduğunu vurguladı.
Vakfın eğitim çalışmaları hakkında bilgi veren yetkililer, 2024 yılında 3.000’den fazla insanın bu projelere katıldığını ve özellikle okullarda yürütülen eğitim çalışmalarının büyük ilgi gördüğünü belirtti. Bu yıl, okullardaki öğrenci katılımının iki katına çıkması, genç nesillerin dinler arası diyaloğa açık olduğunu gösteriyor.
İftar Sofrasında Kardeşlik ve Umut
Gecenin sonunda sofrada oturan herkeste aynı duygu vardı: birlik ve beraberlik.
Farklı inançlardan gelen insanlar olarak aynı lokmayı paylaştık, aynı duaları dinledik, aynı umudu büyüttük. Berlin’in tam ortasında, Ramazan’ın sadece Müslümanlar için değil, herkes için bir barış köprüsü olduğunu gördük.
O gece anladım ki, iftar sadece açlığı gidermek değil, kalpleri birbirine bağlamaktı. Berlin’de yankılanan ezan ve çan sesleri, aslında bize şu mesajı veriyordu:
“Dünyada barış mümkün. Yeter ki, birbirimizi anlamak için sofralar kurmaya devam edelim.”“Diyalog Konuşulmuyor, Yaşanıyor”
Geçen günlerde İtalya seyahatimde üst seviye bir zât ile diyalog meseleleri üzerine görüştüm. Bana dönüp şunu söyledi:
“Diyalog, diyalog, diyalog diyoruz ama artık bunu hayata geçirmemiz lazım.”İşte House of One ve Berlin’deki bu iftar tam da bunun bir örneğiydi. Artık sadece diyalog konuşulmuyor, diyalog yaşanıyor. Farklı inançlardan insanlar aynı sofrada buluşuyor, birbirlerini dinliyor ve ortak bir gelecek inşa ediyor.
Bu yüzden umutluyum. Çünkü birlikte yaşamayı gerçekten isteyen insanlar var ve bu insanlar sadece konuşmuyor, hayata geçiriyor.