Yeni Asya Gazetesi Yazarı Latif Salihoğlu toplumda meydana getirilen yalan sarmalını yorumladı...
M. LATİF SALİHOĞLU- YENİ ASYA
15 Temmuz Darbesine karşı direnen halkın “sembol kahraman”larından biri diye bilinir(di.) Tâ ki, 24 Haziran seçimleri için AKP’den milletvekili aday adaylığı başvurusunda bulununcaya kadar...
Adı Şerife Boz. 53 yaşında ve dört çocuk annesi. Aslen Gümüşhaneli. İstanbul’da ikamet ediyor. 15 Temmuz Darbesine karşı direnen halkın “sembol kahraman”larından biri diye bilinir(di.) Tâ ki, 24 Haziran seçimleri için AKP’den milletvekili aday adaylığı başvurusunda bulununcaya kadar...
Taksim Meydanı’nda, kocasına ait damperli kamyonun sürücü koltuğundaki o meşhûr resmi sebebi ile “15 Temmuz kahramanı” diye lanse edilen Şerife Hanım, aslında kendisi tâ ilk günden itibaren o görüntü için “16 Temmuz akşamı” ifadesini kullanıyordu.
Nitekim, son günlerde yapmış olduğu açıklamalarda ve “nefsî müdafaada” da, üstüne basa basa aynı noktaya vurgu yapma gereğini duydu. “Ben hiçbir zaman ‘15 Temmuz’ iddiasında bulunmadım” dedi.
Ne var ki, bu doğru ifade, doğrunun tamamını ifade etmiyor. En azından, başkasının 21 aydır uydura geldiği “Bir kamyon yalan”ı silmeye, yahut zincirleme hataları telâfi etmeye kâfi gelmiyor. “Niçin?” derseniz, bu noktadaki mülâhaza ve gerekçelerimizi aşağıdaki gibi sıralayabiliriz.
BİR: Şerife Hanımın Taksim Meydanı’nda çekilmiş 16 Temmuz tarihli o kamyonlu fotoğrafı için, gerek siyasî iktidarın tepe noktasındaki aktörleri ve gerekse iktidar yanlısı medyanın bütün unsurları, ekranları ve sâir mevkuteleri, söz konusu hadiseyi aynen şu tarzda ifade edip vargücüyle kamuoyuna yansıtmaya çalıştılar: 15 Temmuz’un simge ismi Şerife Boz, darbe haberini alır almaz, tıpkı Nene Hatun gibi davranarak, kendi sürdüğü kamyonla Taksim’in yolunu tuttu. Yanında bir hanım komşusu ve yolda topladığı gençlerle kahramanca Taksim Meydanı’na vararak, darbecilere karşı canını siper etti. Vesaire... Özellikle Başbakan Yıldırım, bu meyanda toplumu fazlasıyla etkileyen bir takım beyan ve davranışlarda bulundu.
İKİ: Gerek gaziler ve gerekse şehit yakınları, Şerife Hanımın önce görüntüsünün, ardından kendisinin, ailesinin ve hatta o meşhur kamyonun (Ki, İstanbul Belediyesi’nce 65 bin tl’ye satın alındı) sürekli şekilde ön plâna çıkarılmasından bir hayli rencide oldular ve nihayet milletvekili adaylık başvurusundan şiddetli rahatsızlık duymaya başladılar.
Zira, ortada hak edilmeyen bir şân-şöhret vardı ve tümüyle uydurma olan bu yalana istinaden, hem haksız kazançlar elde ediliyor, hem de ağır bedel ödeyen fertler ve aileler bu sûretle geri plâna itilmiş oluyordu.
Hâsıl olan rahatsızlık, birike birike nihayet iş patlama noktasına geldi ve taraflar birbirine karşı dâvâ açmaya mecbur kaldı.
ÜÇ: Aslında “16 Temmuz kahramanları”ndan olan Şerife Hanımın, bir nevi “algı operasyonları” ile “15 Temmuz kahramanları”nın adeta “simge ismi” haline getirilmesi yönündeki işgüzârlığın mahiyetinin anlaşılması, yani o düzmece senaryonun 21 ay sonra FOS çıkmış olması, bir felâket senaryosu olan “15 Temmuz Saldırısı”nın arka plânı hakkında da ciddî şüphelere ve soru işaretlerine yol açmış oldu. Deştikçe, kim bilir arkasından daha ne çıkacak, ne gelecek...
DÖRT: Şerife Hanım ve ailesinin, 16 Temmuz 2016’dan tâ Nisan 2018’deki milletvekili aday adaylığı başvurusuna kadar geçen süre içinde, o “simge görüntü” üzerinden nelerle karşılaştıklarını, maddî-mânevî ne tür kayıplar-kazançlar sağladığını, tam bir açıkyüreklilikle kamuoyu ile paylaşmaları gerekir. Aksi halde, itham, isnat ve şaibelerin ardı arkası kesilmez. İşin mahkeme safhası da cabası...