Bitlisli Tahir Anık, hemşehrileri gibi bağ, bahçeyle uğraşmak yerine taş plak koleksiyonu yapmış.
1947'den bu yana 3 bin 750 plak biriktirmiş koca çınar. Koleksiyonun çapı hem ulusal hem de uluslararası. Kürtçe plaklardan tutun da İngilizce, Almanca hatta Hintçe taş plak bile var.
Doğu Anadolu'nun herhangi bir ilinde plak koleksiyonu yapan bir dedeye rastlamak kaçımızın aklına gelir? Bitlis'in Ahlat ilçesinde yaşayan 75 yaşındaki Tahir Anık ile karşılaşıncaya kadar bizim de aklımıza gelmemişti. Tahir dede, bunca yıllık ömrüne 450 sanatçıdan oluşan 3 bin 750 adet taş plak sığdırmış. Ancak bu koleksiyonun diğerlerinden bir farkı var.
Taş plak koleksiyonları genellikle Türk müziği sanatçılarının plaklarından oluşur. Behiye Aksoy'lar, Müzeyyen Senar'lar, Safiye Ayla'lardan... Tahir dedeninkiler arasında Bülent Ersoy'un 1968'de Bülent Erkoç ismiyle çıkardığı 45'liğin yanı sıra Huri Sapan, Ajda Pekkan, Bedri Ayseli, Zeki Müren, Orhan Gencebay, Kürt sanatçılar Şakiro, Cahido, Şivan Perver'in plakları var.
Yol parası yok ama koleksiyonu servet değerinde
Dört çocuk ve 14 torun sahibi çiftçi Tahir dedenin, plak merakı küçük yaşlarda başlamış. Dokuz yaşındayken kaybettiği babasından ona gramofon miras kalınca birer ikişer taş plakları toplamaya başlamış. Yıl 1947... Yokluğun en derinden hissedildiği yıllar. Diğer Anadolu insanları gibi tarla, bağ, bahçeyle uğraşmak dururken onun plaklara merakı herkesi çok şaşırtmış. 1950'li yıllarda taş plaklara ilgisi iyice artmış Tahir dedenin. Şimdilerde 30 Kürt sanatçıya ait 300 plak bulunuyor koleksiyonunda. Alman, İngiliz ve Hintli sanatçılara ait 200 de yabancı plağı var.
Tahir Anık, "Güzel okunan türküler beni çok etkiler. Bazen gramofonda bazen plaklarda, taş plakları itinayla dinlerim. Çoğu kez de ağlarım." diyor. Hatta elindeki kültürel değerlere sahip çıkacak bir kurum talip olursa seve seve koleksiyonunu bağışlayabileceğini de söylüyor: "Plakları yıllardır büyük merak ve heyecanla biriktirdim. Bu plaklar için servet vaat eden şahıslar oldu ama muhtaç olduğum zamanlarda dahi satmadım. Bitlis'e işlerimi halletmek için gidecek yol param bile olmuyor bazen ama elimdeki plakları servet teklif etmelerine rağmen satamıyorum. Bu taş plaklar bir kültür mirası. Bu miras yöremizde kalsın, herkes dinlesin. Eğer bir hayır kurumu veya güveneceğim bir kurum olursa bağışlarım."
Tahir dedenin servetlik taş plak koleksiyonu var ama yaşamı tam tersi. Evi yok, kirada kalıyor. İlk zamanlar plakları için evinde özel bir bölüm yaptırmış. Ancak her ev değiştirdiğinde yeni bir dolap yaptırmakta zorlanınca sandıkta saklamaya karar vermiş plaklarını. Bir kısmınıysa efkârlandığında dinlemek için başucunda tutuyor. Her birini özenle koruyor ve arşiv yapıyor. Plaklara bir numara verip defter tutmuş. Deftere sanatçının bir fotoğrafını eklemiş, tüm şarkılarının listesini kaydetmiş. Velhasıl, dedemiz tarlalarından artakalan vakitlerinde plak koleksiyonu uğruna epey bir mesai harcıyor.
"Plakları kabul etmeden nikâh defterini imzalamadım"
"Plaklarımdan hiçbir zaman ayrılmadım. Canım sıkılınca hemen bir plak çalar, bütün sıkıntımı unutur, ferahlarım. Bir şehre gittiğimde ilk işim plak almaktır. Onları evlatlarım dahil hiç kimseye vermem. Bazı ünlü sanatçılar 50 yıl önceki türküleri biraz değiştirip yeni şarkı diye sunuyor, buna çok üzülüyorum. Hiçbir şey bugüne kadar plak sevdamı engelleyemedi. Eşimle ilk tanışmamızda plak sevdamdan bahsettim. Evlenirken de şart koştum, 'Beni plaklarımla kabul edeceksin' diye. Şartı kabul edince nikâh defterini imzaladım."