Kendisi de KHK kapsamında ihraç edilen Gergerlioğlu, “İki yıldır Türkiye’nin üzerinden buldozer gibi geçen bir OHAL felaketi ile karşı karşıyayız. OHAL, maalesef maddi manevi her açıdan insanları bir darboğaza sokmuş, köşeye sıkıştırmış ve adeta soykırıma uğratmış durumda. 150 bine yakım kamu emekçisi işinden ihraç edildi. Kapatılan özel okullardaki 20 bine yakın öğretmen işsiz. KHK kıyımı, en az 1,5 milyonu etkiledi” dedi.

KHK’larla ihraç edilenler ile ilgili bir rapor hazırladıklarını belirten Gergerlioğlu, “OHAL’in ilk yılında 2173 kişi ile bir rapor düzenledik. KHK’lıların yüzde 65’inin çalışamıyor durumda olduğunu,  yüzde 15’inin gündelik işlerde çalıştığını, yüzde 20’sinin ancak sigortalı bir işte çalıştığını gördük. Sıkıntılar, bunalımlar çok fazlaydı, eve yansıyan boşanma oranları çok fazlaydı. Bir insan ve ailesi için yıkım yaşandığını raporumuzla belgeledik ve tüm dünyaya duyurduk” dedi.

KHK ihraçları ile ilgili OHAL komisyonu kurulduğunu belirten Gergerlioğlu, şunları söyledi:

“Bu komisyon zaten darbe girişiminden 6 ay sonra kurulmuştu, bir 6 ay daha bekledi, sonradan başvuruları almaya başladı. Bir 6 ay daha geçti ilk sonuçları açıklamaya başladı. İlk yıl 15-18 bin sonuç verdi, ikinci yılında sayısı artırdı şu an 50 bin civarında sonuç vermiş durumda. 23 Ocak’ta OHAL komisyonunun ikinci yılı dolacak. İki yılda dosyaları bitirmeye söz vermişti ancak yüzde 40’ını bitirmiş durumda. 150 bin kişi bekliyor, şu an iade edilen kişi sayısı 3 bin 700. Komisyon mahkeme kararlarını takmadan kararlar vermeye başladı. Böyle bir acayip komisyon. Kendi kriterlerinden başka kriter tanımayan bir komisyon. Komisyonun aslında adalet arayan bir komisyon olmadığını, muhalefeti bekletme, oyalama komisyonu olduğunu görüyoruz.”

KHK’larla ihraç edilenlerin yaşadığı mağduriyetleri örneklerle açıklayan Gergerlioğlu, “ihraç edilen bir öğretmen arkadaşımız mecliste beni ziyarete geldi. Eşi de ihraç edilmiş. Söyledikleri çok dramatikti, çok üzücüydü. Maddi, manevi çok sıkıntılar yaşamış. Öyle zor duruma düşmüş ki, ‘Artık dayanamıyorum, böbreğimi satmak istiyorum. Çok zor durumdayım, bana yardımcı olun, çıkış yolu gösterin’ dedi. Bir öğretmen böbreğini satacak duruma gelmişti. Bunu mecliste Milli Eğitim Bakanı'na söyledik. Bakan bey bir çalışma yapacaklarını söyledi.

Yine karı-koca ihraç edilmiş bir profesör ziyaretime geldi, kimya profesörü, uzun süre konuştuk. Eşi de doçentmiş. ‘ikinizde ihraç edildiniz, ne yiyip ne içiyorsunuz’ diye sordum. ‘İlk iki yıl malımı mülkümü sattım onu yedik. Kimya fabrikalarına gittim, hocam siz tam aradığımız adamsınız, Amerikalarda eğitim görmüşsünüz ama KHK ile ihraç edilmişsiniz kusura bakmayız seni alamıyoruz dediler. Bu arada Amerika’da eğitim gördüğüm üniversite başıma gelenleri duymuş, gel çalışmalarını burada devam ettir diye haber yolladı ama pasaport meselesi olduğu için yurt dışına çıkamıyorum’ diyor. Sen böyle bir adamı kaybediyorsun. ‘Bir yerde çalışamıyorsunuz, ne yapıyorsunuz’ dediğimde, ‘şu an pazarlarda pazarcılık yapıyorum. Domates, salatalık, biber satıyorum. Bundan utanmıyorum, beni ihraç edenler utansın’ dedi. Profesörünü pazarcı yapan, doktorunu hamal yapan bir anlayışla karşı karşıyayız.”

Bingolkenthaber.com