Bunun hesabını kim verecek?

Bunun hesabını kim verecek?
Küresel krizin etkisini en az hisseden ülkelerin başında gelen Türkiye'yi AK Parti açılan kapatma davası daha kötü vurmuş.
AKP’nin genç Genel Başkan Yardımcısı Egemen Bağış, ekonomik krizin Türkiye’deki asıl sebebinin AKP aleyhinde açılan kapatma davası olduğunu söyledi: ABD’den kriz gelecek diye beklememize gerek yok. Maşallah kendi krizimizi kendi sistemimiz çıkartıyor. Partimize açılan kapatma davası ile sistemden kaçan para miktarı 14 milyar doları buldu. Kapatma davası sırasında piyasada alacaklar ve borçlar ödenmemeye başlandı. Sıkıntı olduğundan değil, ya kargaşa çıkarsa diye AKP’nin dış politikadan sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Egemen Bağış, küresel ekonomik krizin Türkiye’ye yansıması, ABD’nin yeni Başkanı Barack Obama ile başlayan süreçte Türkiye-ABD ilişkileri ve son günlerin yanıtı merak edilen soruları arasında yer alan “yeni başmüzakerecinin kim olacağı” konularında AKŞAM’a açıklamalar yaptı. Bağış, “Türkiye’de kendi ayağına sıkmaya meraklı bir iş dünyası var. Toplumsal panik yaratıp işleri zora sokmakta çok mahirler. Gemiye delik açıp sandalla kaçmaya çalışmanın kimseye yararı olmaz. Gemiye delik açarken balta ile yakalanmanın utancının düşünün” dedi. Egemen Bağış’ın AKŞAM’ın sorularına verdiği yanıtlar şöyle: - Türkiye ekonomik krize karşı gerekli adımları atmakta geç mi kaldı? Türkiye şu ana kadar krizden en az etkilenen ülkelerden biri olmuştur. Hükümet olarak bu konudaki çabalarımız sürüyor. Ama bizde kendi ayağına sıkmaya meraklı bir iş dünyası var. HER KRİZ ATILIMINI OLUŞTURUR - İş dünyasının eleştirileri haksız mı? Bizim “ABD’den kriz gelecek” diye bir beklentiye girmemize gerek yok. Maşallah kendi krizimizi kendi sistemimiz yaratıyor. Partimize açılan kapatma davası ile sistemden kaçan para miktarı 14 milyar doları buldu. Hangi ABD krizi! Kapatma davası sırasında piyasada alacaklar ve borçlar ödenmemeye başlandı. Sıkıntı olduğundan değil, “Ya kargaşa çıkarsa” korkusuyla borçlar ödenmedi. Maalesef böyle kötü huylarımız da var. Bu süreçte, verimsiz işletmesini, kötü yönetimini, kriz bahanesiyle hükümetin sırtına yıkmaya çalışanlar da çıkabilir. “Ben istihdam sağlıyorum, beni koruyun’” tezi her zaman geçerli değildir. Belki işletme modelin yanlış, yanlış kararlar almışsın, belki ücret politikan yanlış. Türkiye’de, “kâr şahsi, zarar devlete aittir” anlayışına artık yer olamamalı. Her kriz kendi atılımını ve dinamizmini de yaratır. DÜNYADA AKP’YE SEMPATİ VAR - Sermaye çevrelerinde AKP’ye duyulan sempati azaldı mı? Bu süreçte, “Hükümet krizle geldi, krizle gider” diyerek, ekonomiyi bahane edip siyaseti bulandırmaya çalışanlar var. Ama boşuna uğraşıyorlar. Bunlar boş hayallerdir. Böyle düşünenler kendileri kaybeder. Dünyanın AK Parti’ye olan sempati ve desteğinin azaldığı iddiası, boş propagandadır. Global dünyanın, saygıdeğer ve büyük sorumlulukları olan, güvenilen bir üyesiyiz. OBAMA’NIN SİYASİ MANEVRASI - Obama’nın, “Ermeni soykırımını tanıyacağı” yönünde beyanatları oldu. Sorun yaşanır mı? Barack Obama’nın, seçim kampanyası sürecinde yaptığı bu açıklamalar, siyasi hayatı boyunca çok destek gördüğü Amerika’da yaşayan Ermeni toplumunun gönlünü hoş etme çabasıdır, aslında bir siyasi manevradır. Çünkü zor bir seçim dönemi geçirdi. Seçimde bir milyona yakın Ermeni oy kullandı. Obama ekibinin, seçim öncesi yayınladıkları belgelerde ve yapılan açıklamalarda, Türkiye’nin stratejik müttefik olarak önemi çeşitli vesilelerle vurgulanmış, PKK ile mücadelede Türkiye’ye daha çok destek verilmesi gerektiği belirtilmiştir. Duvarda futbolcu Başbakan EGEMEN Bağış’ın AKP Genel Merkezi’ndeki odası diğer genel başkan yardımcılarının odalarından biraz farklı. Duvarda ilginç bir Erdoğan fotoğrafı var, 6.5 yıldır katıldığı uluslararası toplantıların yaka kartlarından da büyükçe bir “ağaç” yapmış Bağış... Sebebini şöyle anlatıyor: “Göreve atandığımda, birçok genel başkan yardımcısının odasında Başbakanımızın takım elbiseli çok resmi bir fotoğrafı vardı. Ben dedim ki ‘AK Parti’nin en genç başkan yardımcısıyım, farklı bir imaj vereyim.’ Viyana’daki Liderler Zirvesi’nde bir futbol maçı yapılmıştı. Böyle bir Almanca poster yapılmış, Viyana’nın her yerine asılmıştı. Bunun bir kopyasını odama asmayı kararlaştırdım. Posterde Erdoğan, futbolcu kıyafetleri içinde ‘AB takımının yeni santraforu’ diye lanse ediliyor. Bu mesajı, odamı sık sık ziyaret eden yabancı büyükelçilere hatırlatmış oluyorum.’ Bu formanın bende başka bir anlamı daha var. Zira rahmetli ağabeyim, o sırada Futbol Federasyonu Genel Sekreter Yardımcısı idi. Başbakanımızın seçim bölgesi olan Siirt’in plaka numarası olan 56 numaralı formayı bir gecede hazırlatmıştı. Yani bu fotoğrafın bende birçok sembolü var. Genç yaşta genel başkan yardımcısı olmam, genç yaşta böyle bir güvene layık olmam, Başbakan’ın üzerindeki formanın ağabeyimin hazırlattığı forma olması gibi...” 38 yaşındaki Bağış, “büyüttüğü” ağacın da elçilerden ilgi gördüğünü söylüyor: “Çok iyi bir fikir oldu. Her gelen büyükelçi bu ağaca bakıyor. ‘Benim ülkeme gittin mi, bizim ülkede verilen kart burada mı’ diye soruyor. Yani ağacın sohbet açıcı bir etkisi var.” Erdoğan en reformcu lider - Başbakan’ın son dönemde statükocu bir çizgiye kaydığı söyleniyor. Buna katılıyor musunuz? Yedi yıl evvel deseydim ki “Türk lirasından altı sıfır atılacak, AB ile müzakereler başlayacak, İKÖ’nün genel sekreterliğine bir Türk seçilecek, çocuklar Türkiye’nin dört bir yanında ücretsiz ders kitabı alacak, hastaneler tüm vatandaşlara açılacak, tüm doğan çocuklar sosyal güvencede olacak, Türkiye’nin vali ve kaymakamları bizzat kendi elleriyle sosyal yardımları dağıtır hale gelecek, Türkiye BM Güvenlik Konseyi üyesi olacak, Türkiye G-20 zirvesine katılacak”, bunlara kimse inanmazdı. Başbakanımız statükocu değil, Türk siyasi tarihinin en reformcu önderidir. Obama hiçbir liderle görüşmedi ama adamlarını Erdoğan’a yolladı - Başbakan Erdoğan, G-20 Zirvesi’nde Obama’dan neden randevu alamadı? 9 ülke lideri Washington’daydı. Obama hiçbir liderle görüşmedi. Sayın Başbakanımızla da bu yüzden görüşemedi. Ama eski Dışişleri Bakanı ve dış politika ekibinin en yetkili ismi olarak ilan edilen Madeleine Albright’ı, yanında Kongre üyesi Jim Leach ile birlikte Başbakanımızın kaldığı otele gönderdi. Obama, Başkan Bush’u gölgelememek adına şimdilik ikili temaslardan kaçınıyor. Ama, 20 Ocak’tan itibaren Türkiye ile çok yakın bir çalışma ortamına girme yönünde olduğunu bizlere iletti. Sayın Başbakanımızın ve Başkan Obama’nın programı çerçevesinde uluslararası zirveler, ikili konular olacaktır, mutlaka bir araya gelinecektir. MÜZAKERECİ MEDYANIN İŞİ - Yeni başmüzakereci mi atanacak? AB müzakereleri için ayrı bir sorumlunun atanması, belirli bir süredir farklı çevrelerde konuşuluyor. Bunların artıları, eksileri değerlendirilir. Ama sonuçta bir siyasi karardır. Bu siyasi kararı alması gereken siyasi ekibin başı da iktidar partisinin genel başkanı ve Başbakan’dır. Sayın Başbakanımız böyle bir kararı alıp almamayı, alacaksa ne zaman alacağını, Türkiye’nin çıkarları çerçevesinde hangi şekilde alacağını değerlendirir. Aldığı zaman da hep beraber görürüz, öğreniriz. Kabine revizyonu, başmüzakereci atanması gibi haberler, genellikle haber eksikliği yaşanan dönemlerde medya tarafından kaleme alınır’ - Ama öyle bir temayül var... AB ile müzakerelerin tek sorunu ayrı bir başmüzakereci atanması meselesi değildir. Çünkü o zaman o atanacak kişiye çok fazla yük vermiş oluruz. Bu toplumsal bir çabadır. Bu yükün bir parçası bizim üzerimizde ise diğer parçası AB üyesi ülkelerin üzerindedir. Başbakan’ın Brüksel ziyaretinde bizzat bu işi yerinde değerlendirmesi söz konusu olabilir. Onun neticesine bakarız. AKŞAM
12 Aralık 2008 14:13
DİĞER HABERLER