'Burada özgürlüğün tadını çıkarırken orada otokrata oy veriyorlar'

Türkiye’de 24 Haziran Pazar günü yapılan Cumhurbaşkanlığı ve 27. Dönem Milletvekilliği Seçimi’nin sonuçlarına dair Alman gazetelerinde farklı değerlendirmeler yer alıyor.
Haftalık gazetelerden Die Zeit 28 Haziran tarihli son nüshasında Recep Tayyip Erdoğan’ın Almanya’da Türk pasaportu taşıyan seçmenlerden aldığı yüzde 64 oy oranını masaya yatırdı. Michael Thumann’ın “Türklerin paradoksu” başlıklı haber-analizine gazetenin 1. sayfasında geniş yer verildi. 

Analizde, Erdoğan’a oy veren gurbetçiler için şu ifadeler kullanıldı: “Burada özgürlüğün tadını çıkarıyorlar ve orada otokratı seçiyorlar. Oy verme davranışlarının sonuçlarını hissetmiyorlar.”

“ERDOĞAN TBMM’DE ÇOĞUNLUĞU KAYBETMESİ BİR UYARI”

Analizde Erdoğan’ın yüzde 52,5 ile cumhurbaşkanlığı seçimini kazanmasına karşılık liderliğini yaptığı Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AKP) Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) salt çoğunluğu (301 milletvekili) kaybettiğine dikkat çekildi: “AKP’nin salt çoğunluğunun eş zamanlı milletvekili seçimlerinde kaybedilmesi bir uyarı işaretidir.”

Erdoğan’ın, “Ben halkım! Diğerleri elit!” şeklindeki popülizmine inananların AKP iktidarında kazandıkları servetlerini ve statülerini kaybetme korkusu ile Erdoğan’ın etrafında kenetlendiklerini vurgulayan gazete, “Eski elitler iktidara döndüğü zaman her şeylerini kaybedebilirler. Böyle bir kaygı, Erdoğan’ı güçlendirdi.” ifadelerini kullandı. 

“TÜRKİYE’DEN YÜZDE 12 DAHA FAZLA OY ALDI”

 Erdoğan’ın sloganlarının Almanya’da Türk pasaportu taşıyan seçmenler nezdinde yüksek kabul gördüğünü belirten Die Zeit, “Seçmenlerin yarısı oy kullandı ve bunların yüzde 64’ü Erdoğan’a oy verdi ki bu oran Türkiye’den yaklaşık yüzde 12 daha fazla.” değerlendirmesinde bulundu. 

Analize göre Alman yetkililer Türkiye’den gelen göçmenlerin uyumunda (entegrasyon) başarısız olduğu için Erdoğan, Almanya’da Türkiye’den bile yüksek oy alabildi. Farklı çıkar gruplarının bu görüşü çok da doğru değil. Zira Erdoğan’a verilen desteğin esas sebebi başka. 

Gazetenin çelişki olarak gördüğü bu sonuç hakkındaki tespiti şöyle: “Erdoğan’ı destekleyenlerin birçoğu hâlâ fiziki olarak Almanya’da yaşasa da akılları tamamen sosyal medyadaki köpüklerle meşgul.”  

“BURADA ÖZGÜRLÜĞÜN TADINI ÇIKARIYORLAR, ORADA OTOKRATI SEÇİYORLAR”

Analizde Erdoğan’ın zaferinin gurbetçilere statü şuuru ve onur kazandırdığı dile getirildi. Seçmenlerin pragmatist olduğunu iddia eden Die Zeit, “Türklerin paradoksu” ile neyi kastettiğini şu sözlerle ortaya koydu: “Burada özgürlüğün tadını çıkarıyorlar ve orada (Türkiye’de) otokratı seçiyorlar. Oy verme davranışlarının sonuçlarını hissetmiyorlar.” 

Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce’nin muhalefete Erdoğan karşısında ilk defa psikolojik üstünlük kazandırdığını aktaran gazete şunları dile getirdi: “Muhalefet daha öncekilerin aksine popüler ve güçlü adaylarla sahaya taşındı. Muharrem İnce kendi seçmenini harekete geçirdi, ama aynı zamanda nüfusun diğer yarısına bir köprü kurmaya çalıştı.” 

DIE ZEIT: CHP, DİNDAR KESİMLE DAHA FAZLA İRTİBAT KURMALI

Analizde CHP’nin İyi Parti ve Saadet Partisi ile kurduğu Millet İttifakı’nın gelecekteki başarılar için yol gösterici olabileceğinin altı çizildi: “CHP sadece dindar kesimle uzlaştığında Erdoğan’ın kutuplaştırıcı siyaseti mağlup edilebilir.”

Birçok tutuklama ve baskıya rağmen Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) seçim barajını aştığını vurgulayan Die Zeit, Erdoğan’ın AKP’sinin artık bir koalisyon ortağı bulması gerektiğini bildirdi. 

Analizde, “Bütün bu sebeplerden ötürü Avrupalılar Türkiye’yi Erdoğan’dan ibaret görmemeli, her zaman ülkenin diğer yarısını düşünmelidir. Türk paradoksu bir formüle indirgenebilir: Bir otokrat bir çok demokratlı ülkeyi yönetir.” ifadelerine yer verildi. 

“ZATEN MAHKEMELER DE ORDU DA ELİNDE”

Gazete Erdoğan’ın başkanlığı çok istediğini ve bu hedefine ulaştığını vurguladı. “Bu yüzden bu seçim onun için çok önemliydi.” tespitini yaptıktan sonra seçim zaferi ile birlikte yasama ve yürütme üzerinde hâkimiyet kurduğunu belirtti. 

Die Zeit’ın şu cümlesi de dikkat çekti: “Zaten mahkemeler de (Erdoğan’ın) elinde ordu da.”

Analizin sonunda şu cümleler yer aldı: “Erdoğan gücünün zirvesindeydi. Devleti yeniden inşâ etmeye, (Cumhuriyet’in) kurucu babası Atatürk’ün milliyetçiliğini sürdürmeye devam edecek. Ancak laikliği yavaş yavaş geri çekecek. Bütün zaferlere rağmen Erdoğan huzur bulamaz. Muhaliflere zulmetmektedir, çünkü kendini sürekli zulüm görme endişesinden kurtaramamaktadır. Taraftarlarına söz verdiği ‘yeni Türkiye’ ile ulusal-muhafazakâr devleti tahkim edecek. Ancak seçim sonucu yeniden yapılanmanın muhtemel itirazlarla karşılaşabileceğini gösteriyor.”

İPA HABER
28 Haziran 2018 22:37
DİĞER HABERLER