Büşral Erdal: Ne hüküm verirseniz verin yaşamımı saygın bir vatandaş olarak sürdüreceğim

Gazeteci yazar ve muhabirler hakkında açılan davada karar duruşması devam ediyor. Gazeteciler son savunmalarını yapıyor.
Gazeteci Büşral Erdal “Ne hüküm verirseniz verin yaşamımı saygın bir vatandaş olarak sürdüreceğim” derken Erkan Acar ise “Kitabım suç delili olarak gösterildi. Ergenekon hakkında haber ve kitap yazmak suçsa, AKP milletvekili Şamil Tayyar da Ergenekon hakkında 4-5 kitap yazmadı mı?” diye sordu.

İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam eden davanın dünkü oturumunda tutuklu gazeteci Emre Soncan’ın dosyasının ayrılmasıyla yargılanan kişi sayısı 28’e düşmüştü.

Karar duruşmaları bugün ve yarın devam edecek.

P24’ün aktardığına göre mahkemede bugün yapılan savunmalar şu şekilde. Canlı anlatım:

Mustafa Erkan Acar’ın avukatı Barış Topuk söz aldı: Terörle mücadele açısından hukuki teamüllerin yok sayılması kabul edilemez.

“ŞAMİL TAYYAR DA ERGENEKON HAKKINDA KİTAP YAZDI AMA KİTABIM SUÇ DELİLİ GÖSTERİLDİ”


Mustafa Erkan Acar: Mesleki etik hataları yapmış olabilirim ama yasaların izin vermediği hiçbir şey yapmadım. Ergenekon hakkında haber ve kitap yazmak suçsa, AKP milletvekili Şamil Tayyar da Ergenekon hakkında 4-5 kitap yazmadı mı? Kitabım suç delili olarak gösterildi. Ergenekon davasında 100 duruşma izledim. Kitap yazmak istememden daha doğal ne olabilir? Mesleğin doğası örgüt üyeliğine yatkın değil. Okumayı, araştırmayı, yoğun çalışmayı sevmiyorsanız haber merkezinde tutunamazsınız. Devletle böylesine sıkı fıkı ilişkiler manzumesi bir terör örgütü için ters değil midir? O dönemde gazeteye bakanlar gelir, heyetler gelirdi. Reklamları billboard’da yayımlanırdı. Personeline sarı kart verilirdi. 1994’te mezun oldum ve Zaman’da çalışmaya başladım. O dönem muhafazakar sağ çizgisinde yayın yapan çok sayıda gazete yoktu. Tutuklandıktan 10 ay sonra bu yapının terör örgütü olduğuna dair Yargıtay kararı çıkmış.

“SOMUT DELİL YOK”

Av. Sevgi Kalan Güvercin: AİHM siyasi iktidarlara yönelik eleştirilerin ifade özgürlüğü kabul ediyor. Murat Aksoy’un muhalif olması nedeniyle cezalandırılması talep ediliyor. Mütalaada somut delil yok. Hangi yazı, hangi görüş, hangi fikir, hangi eylem suç teşkil ediyor?

“HEP GAZETECİLİK YAPTIM”

Murat Aksoy: Bundan sonra da yazmaya devam ettiğimde daha özgür, daha demokratik ve daha adaletli bir Türkiye istemeye devam edeceğim. Benim için değil, çocuklarım için. Bedenimiz ve zihnimiz özgür, ama mesleki tutukluluğumuz devam ediyor. Bu davada yargılanmak mesleğimi sürdürmem açısından Demokles’in kılıcı gibi. Yazı yazarken polemiğe girmedim, kimseden talimat almadım. Sadece düşüncelerimi ifade ettim. Nerede olursam olayım gazetecilik yaptım. Yeni Şafak’ta da, T24’de de aynı yazıları yazdım. Bir Alevi olarak muhafazakarların hak ve özgürlüklerini savundum. Bunu yapmanın kendi hak ve özgürlüğümü savunmak olduğunu düşündüm. Yazılarımda üç şeyi öne çıkardım: Daha özgür, daha demokratik ve daha adaletli bir Türkiye. Bunu da muhafazakar basında yaptım. 19.5 aydır yargılamada hiçbir şey değişmedi. İddianameye giren yazılarda hiçbir somut suç gösterilmedi.

Aranın ardından izleyiciler salona alındı. Duruşmaya tutuksuz yargılanan Murat Aksoy’un savunmasıyla devam ediliyor.

Duruşmaya saat 14:30’a kadar ara verildi. Öğleden sonra son savunmalara devam edilecek.

Tutuksuz yargılanan Muhterem Tanık söz aldı: Benim dünyam eşim ve çocuklarım. Beraatimi talep ediyorum.

“MÜVEKKİLİMİN KANALTÜRK VE BUGÜN YAKININDA TELEFON YAKININDA SİNYAL VERMESİ SUÇ SAYILMIŞ”

Hüseyin Aydın’ın avukatı Ahmet Sarı: Bugün ve Kanaltürk yakınında telefonunun sinyal vermesi suçlama sebebi olmuş. Mecidiyeköy’den hergün yüz binler geçiyor. Bu üyelik için yeterli değil. ByLock ile ilgili sadece mail üzerinden girildiği şekliyle bir iddia var. Cihazda ByLock olmadığı görülmüştür. Suçlamalar Yargıtay’ın eskiden beri kabul ettiği kriterler ve 24 Nisan 2017’de verdiği kararla uyuşmuyor. Örgüt için bir milat konması gerekiyor, yoksa Süleyman Demirel dönemine kadar gidebilir.

Hüseyin Aydın: Gerçekten bu kurumlarda çalıştığım için çok pişmanım. Suç işlemedim, buna dair bir delil yoktur. Takdir sizin. Eşinizin hatıraları çivi gibi batıyor. Eşim ve kızımla görüşten beni çekip götüren gardiyana içimden direnmek geliyor. Duygu sömürüsü hiç yapmadım. Ama kaç kez “Allah canımı alsın” diye dua ettim. Her nefes alışınızda acı çekiyorsunuz. Cımbızlayarak topladığınız 5-10 tweetle herkesi iki sene yatırabilirsiniz. Bunu kabul etmemeliyiz. Hesabım gizli değildi. En son takipçi sayısı 7 bin civarıydı. RT sayısı 5’i geçmiyor. Böyle nasıl algı yapabilirim? İddianameye 11 tweetim konmuş. Savcılığın algı operasyonu yaptığımı somut olarak delillendirmesi gerekmez miydi? Habercilik dışında bir şey yapmadım. Devlet işten ayrılana kadar maaşımdan vergi aldı. Cihan Haber Ajansı’nda 2007’de çalışmaya başladım. Kapısında “örgüt üyesi olmayan giremez” gibi bir tabela yoktu. 20 ay boyunca bu soruların cevabını bekledim. Bir cevap alamadım. İddianamede Said Sefa olduğu iddia edilen Fuat Avni örgüt yöneticisi olarak gösteriliyor. Ama ondan aldığım bir talimat yok. İddia makamına sormak isterim: Benim hiyerarşik yapıdaki yerim, konumum, bana verilen görev nedir? Örgüt üyeliği suçlamasına katılmıyorum. Bu suçu nasıl, nerede, hangi saiklerle işlediğim anlatılmamış.
07 Mart 2018 16:27
DİĞER HABERLER