'Camileri kendi ellerimizle yıktık'

'Camileri kendi ellerimizle yıktık'
Samanyoluhaber.com tarafından her hafta Pazartesi günleri yayınlanan röportajlarımızın bu haftaki konuğu Bosna Hersek'in en önemli tur organizasyon firmalarından FİDAN TUR Yönetim Kurulu Başkanı Ali Dokumacı oldu. Kendisi ile Saraybosna'da FİDAN TUR'un genel merkezinde bir araya geldik.
Herşey Aliye İzzetbegoviç ve Enes Karic'ten gelen bir mektupla başlar Ali Bey'in Bosna Hersek günleri adına. Tam da o günlerde Muhterem Fethullah Gülen Hocaefendi de Dünya'nın farklı yerlerinde bulunan kardeşlerine sahip çıkmak, dertlerine, cenazelerine, düğünlerine ortak olmak için o coğrafyalara gidilmesi gerektiğini öğütlemektedir kendisini dinleyenlere. Ali Dokumacı da bu sözlere kulak veren ilk insanlardandır. Sırp kuvvetlerince acımasızca bombalanan gözü yaşlı, ecdad yadigarı Bosna'nın bağrına günde ortalama 2500 bombanın düştüğü günlerdir. Saraybosna'ya uçak inişlerinin yasak olduğu, bütün tepelerin Sırp kuvvetlerince kuşatıldığı günlerde zorunlu olarak Zagreb'e iner Ali bey. Ortalama 7-8 saat süren Zagreb-Saraybosna arasını çıkartılan zorluklar nedeniyle 37-38 saate alır. Radovan Karadziç, Ratko Mladiç ve Goran Hacic'in emirleriyle bombalanan Bosna Hersek'in, Saraybosna'nın hayata ve Dünya'ya açılan tek kapısı olan TÜNEL'in önemli bir yeri vardır Ali Bey'in hayatında. Tek amaçları gözyaşları içinde kalmış, bağrından dumanlar yükselen Bosna'ya el uzatmak ve savaş sonrası Bosna'nın inşasında eğitim alanında var olmaktır. Kendisi de zaten Bosna'ya öğretmen olarak gelmiştir. Aradan geçen yıllarda Mevla-i Müteal "Avrupa'nın Kudüsü" Bosna'da yeniden çiçekler açtırırken Ali Bey ise bu kez iş dünyasında, Bosna'nın Dünya'ya tanıtımı adına bir atılım yapar ve FİDAN TUR kurulur. İşte Rahmetli Aliye İzzetbegoviç'ten gelen mektuptan, Muhterem Fethullah Gülen Hocaefendi'nin "Siz oralara şimdi gidin düğünlerine ortak olun, cenazelerini beraber kaldırın. Yarın başka devletler geldiğinde siz orada aileden biri olun" nasihatlerine kadar bir solukta okuyacağınız ve belki de bazı yerlerinde gözyaşlarınıza hakim olamayacağınız röportajımız... Önümüzdeki günlerde topyekun İslam alemi olarak içine gireceğimiz Ramazan ayının da çok farklı hislerle yaşandığı, ecdad hatırası bir çok güzelliği içinde barındıran nadir yerlerden biri Bosna Hersek. Röportaj: Sarper Erkılınç Ali Dokumacı kimdir? Sizi tanıyabilir miyiz? 1966 doğumlu ve Ankaralıyım. Ankara üniversitesi Ziraat Fakültesi mezunuyum. Evliyim ve 1995'te buraya (BOSNA HERSEK) okul açmaya gelen ilk Türklerdenim. Eşim Bosna Hersekli. 16 yıla yakındır Bosna'da yaşıyoruz. "SİZ ORALARA ŞİMDİ GİDİN DÜĞÜNLERİNE ORTAK OLUN, CENAZELERİNİ BERABER KALDIRIN. YARIN BAŞKA DEVLETLER GELDİĞİNDE SİZ ORADA AİLEDEN BİRİ OLUN" Nasıl başladı Bosna Hersek serüveni Ali bey? Sanırım tam da savaşın en şiddetli günlerinde geldiniz değil mi? Muhterem Fethullah Gülen Hocaefendi o tarihlerde bir çok insana kardeş ülkelere gidilmesi gerektiğini öğütlüyordu. Biz de bu öğütlere kulak verdik ve Bosna Hersek'e geldik. O tarihlerde günde 2500 bombanın düştüğü bir Bosna vardı. Muhterem Hocaefendi gidilmesi lazım dediği için geldik buralara. 1995 yılında uçaklar buraya inmiyordu ve bu yüzden Zagreb'e inerek buraya gelmek durumunda kaldık. Normal şartlarda 7-8 saat sürecek bir yolculuğu karşımıza çıkartılan zorluklardan dolayı 37-38 saatte tamamlayabildik. Zorluklarla dolu bir yolculuk sonrasında Saraybosna'ya geldik. Saraybosna, Sırplar tarafından ablukaya alınmış ve bir çok insan Saraybosna'ya girişin sağlandığı, Dünya'dan gelen yardımların ülkeye giriş yaptığı meşhur TÜNEL'in diğer tarafına kaçmaya çalışıyordu. Bizden önce bir grup arkadaş tüneli kullanarak şehre giriş yapmıştı ama bizim gireceğimiz sırada 1995 Dayton Anlaşması yapıldı. İzin belgemizi alarak şehre girdik. Muhterem Fethullah Gülen Hocaefendi sizlere oralara gidilmesi gerektiğini öğütlüyordu ama neden ? Buralarla kalp bağımız var. Burada bizim geçmişimiz var ve biz tarihin her döneminde hep mazlumun, zora düşmüşün yanında olan bir millet olmuşuzdur. Hocaefendi bizlere buralara gelinmesini öğütlerken söyle demişti "Siz oralara şimdi gidin düğünlerine ortak olun, cenazelerini beraber kaldırın. Yarın başka devletler geldiğinde siz orada aileden biri olun" Şimdi diyorum ki Hocaefendi çok doğru söylemiş, iyi ki o zaman gelmişiz. Biz şu anda Bosna'da aileden biriyiz. Her kademedeki insan ile rahatça görüşebiliyor ve yardımlaşabiliyoruz. Allah razı olsun Hocaefendi bir çok şeyi önceden sezmiş ve görmüş. Şu an Bosna'ya sadece bir dükkan açmaya dahi gelseniz 7 ay beklersiniz. "SAVAŞ SIRASINDA OKUL AÇMAK MI, SİZ MECZUP MUSUNUZ? Savaşın en şiddetli geçtiği günlerde buralara yalnızca eğitim-öğretim yani okul açmak için geldiniz değil mi? Evet. O sıralarda rahmetli Aliye İzzetbegoviç ve Enes Kariç bizlere mektup göndermişti. Mektup Zaman Gazetesi'ne gelmişti ama şu anda mektubun aslı bendedir. Mektupta şöyle yazıyordu; "İnsanlarımız, çocuklarımız şehit oldu. Kalanlara ders yaptırmak, onları okutmak istiyoruz ama öğretmenlerimizde şehit oldular." Bu mektup sonrası buralara geldik. İlk geldiğimizde "mücahit misiniz?" dediler. Hayır biz okul açmaya geldik dediğimizde ise bu seferde "savaş sırasında okul açmak mı, siz meczup musunuz?" dediler. (Gülüşmeler) Buralara öğretmen olarak geldik ve sorumlu Bakan ile görüşmek istedik. Bakan bey ilk başlarda "şehir düşecek siz okul diyorsunuz" dese ve şok olsa da sonraları duruma alıştı. (Gülüşmeler) 4-5 ay boyunca neredeyse her gün görüştük Bakan bey ile. Sonra eski bir Sırp kışlasını okul olarak verdiler ve 6-7 ay süren hasret sonrası okulumuzu açtık. Cebimizde yaklaşık o tarihlerde 140 dolar falan vardı. Zorluklar yaşandı ama hamdolsun zamanla hepsi çözüldü. Türkiye'den işadamları geldiler, yardımlarda bulundular. Unutulmayacak şeyler bunlar. Bizi buralara Aliye İzzetbegoviç'in mektubu ve muhterem Fethullah Gülen Hocaefendi'nin nasihatleri getirdi. Rahmetli Aliye İzzetbegoviç ile yüzyüze görüşmek de nasip oldu. Tebessüm etti kendileri. Mekanı cennet olsun. Şu an durum nedir ? Şu an Bosna'nın her kademesinde bizim okullarımızdan mezun olan çocuklarımız var. Bugüne kadar okullarımızdan mezun ettiğimiz 1500 öğrenci var. Yine eğitimine burada devam eden 550 Türk öğrenci var. "MÜSLÜMANLARA SÖYLESENİZ DE YİNE GELİP BURALARA CAMİ YAPSALAR DA YİNE EZEN DUYSAK. EZAN DUYMAYI ÖZLEDİK" Sırplar-Boşnaklar ve Hırvatlar savaş öncesi bildiğim kadar ile sorunsuz yaşıyordu ama bir anda her şey değişiverdi savaşın başladığı tarihlerde değil mi? Oyuna geldiler ve sonuçları ağır oldu. Savaştan önce Avrupa'nın en büyük 3. Ekonomisi durumundaydılar. Kudüs'ün dışında Avrupa'nın Kudüs'ü olarak geçer burası. Hırvat bir vatandaş cami yapımı için arsa verir, Sırplar mezarlık için camiye arsa verirler kısacası ecdadımız burada çok güzel bir maya tutturmuş. Okullarımızda Sırp-Hırvat-Boşnak karışık bir şekilde dostça okuyor ve yaşıyorlar. Sırp – Hırvat köylerini ziyaret ediyoruz ve oradaki neneler diyor ki; "Burada eskiden camiler vardı ve biz onları kendi ellerimizle yıktık, yaktık. Artık ezan da duymuyoruz. Müslümanlara söyleseniz de yine gelip buralara cami yapsalar da yine ezan duysak. Ezan duymayı özledik, buraların bereketi gitti, çok üzülüyoruz." Düşünün 500 yıl bir arada yaşamış bu insanlar ve artık bazı şeyler genlerine işlemiş. Artık geçmişte yaşanan kara günler olmaz burada. Peki bunca yoğunluk ve sıkıntılardan sonra FİDAN TUR fikri nasıl gelişti? Zaman içerisinde Bosna'nın evlatlarından biri oluyorsunuz zaten. Buradaki yaşama alışıyorsunuz. Her yerde olduğu gibi burada da yaşamanın zorlukları elbette var ama genel olarak Türkiye'ye göre çok sakin bir yer. Bu sakinlik içinde düşünürken turizm alanında bir ışık gördük ve bu işe girdik. Fidan Tur 2003 yılında kuruldu. 2003 yılında 50-60 kişilik bir grup geldi Adapazarı'ndan. O günleri hiç unutamam, depremi yaşamış bir çok sıkıntı görmüş milletimizin insanları buralara Bosnalı kardeşlerine destek olmak için gelmişlerdi. Bu işi planlı programlı bir şekilde yaparsak bu sayı 600, 6000 olur diye düşündük. Zaten 8 yıldır da burada edindiğimiz bilgi-tecrübe vardı. Böyle bir düşünce ile bu işe girdik. Saraybosna Altın Turizm ödülü sahibiyiz. YILDA 9-10 BİN MİSAFİR Bugüne kadar Fidan Tur aracılığı ile kaç kişi geldi Bosna Hersek'e? Yılda kaç kişi ağırlıyorsunuz? 45.000 insanı misafir ettik burada bugüne kadar. Her yıl standart olarak 9-10 bin kişi geliyor artık. Rafting yapmaya gelenler var, kış turizmine gelenler var. Avrupa Türklerinden de her yıl 1500 kişi gelir. İlk yıllarda katılım mutlaka daha azdır ama sonraları bu rakam buralara geldi değil mi? Başlarda Türkiye'den haftada 3 gün falan geliyordu zaten uçak. Uçaklarda 60-70 yolcumuz oluyordu ve insanlar Bosna'da ne var diye merak etmeye başladılar. Sonraları Türk Hava Yolları, Air Bosna'yı satın aldı. Bütün bunlar bir ışık yakılmasıyla oldu ve bugünlere gelindi. Buradaki arkadaşlarımızın hepsi kokartlı rehber oldular. Her şey bir ekip ruhu ve takım çalışmasıyla oldu. Ne gibi zorluklar yaşadınız ilk yıllarda? Otellerle en büyük sıkıntıları yaşadık. Burada otel sahiplerine ya da müdürlerine ulaşmak çok zordur. Beşinci yetkiliye ancak ulaşabilirsiniz. (Gülüşmeler) Mostar'a gideceksiniz, Saraybosna'da bulunacaksınız ama organizasyon sırasında en büyük sıkıntıyı otellerle yaşıyorsunuz. Diğer zorluklar bunların yanında çokta önemli değildi zaten. ŞİMDİ HER ŞEY DEĞİŞTİ Ya şimdi? Şimdi her şey değişti. Her şey taleple ve müşteri sayınızla ilgili. Şu anda otelleri bizim istediğimiz şekilde dizayn etmeye başladılar. Şu an telefonlaşsak 30 dk sonra otel sahibi ile buluşabiliriz. (Gülüşmeler) Bosna'ya gelen bir turiste neler sunuyoruz ? Nereleri gezdiriyorsunuz? Turizm hangi literatürü izliyorsa bizde onu yapmaya çalışıyoruz. Saraybosna, Mostar, Travnik, Banyaluka, Gorajde, Srebrenitsa ve Bihaç gidiyoruz. Bu şehirlerin bütün tarihi ve doğal güzelliklerini katılan turistlere gösteriyor ve detaylıca anlatıyoruz. Mesela Sarı Saltuk Han Külliyesi, Mostar Köprüsü,Poçiteli Türk Köyü, Tünel, Mimar Sinan'ın yaptığı Sokullu Mehmet Köprüsü, Drina'da tekne turu ve Rafting ilk aklan gelenler. Baş çarşı da meşhur Bosna kahvesi içmenin tadı da farklıdır. Bir de tabi bütün katılımcılarımıza Fatih Sultan Mehmet Korosu'nun konserini canlı olarak dinletiyoruz. Bosna'nın tarihi ve doğal güzellikleri saymakla bitmez. Bu yüzden gelenler bir daha gelmek için can atıyorlar. (Gülüşmeler) Ecdad hatırası bir çok eseri ve güzelliği içinde barındıran ve bir yönüyle Anadolu insanının bir süredir uzak kaldığı kardeş vatan burası. İnsanlarımızın buraları mutlaka görmesi lazım. FATİH SULTAN MEHMET KOROSU Fatih Sultan Mehmet Korosu çok meşhur… Evet. Turizm ilk başladığında içini en kaliteli şekilde nasıl doldurabiliriz bunu düşünmeye başladık. Haftada 700 kişi falan gelmeye başlamıştı ve sayı sürekli artıyordu. Bir müzik okuluna gittik ve bize de söyleyebilir misiniz dedik. Arada birkaç tane T.S.M de söylemelerini istedik. Sonra Fatih Sultan Mehmet Korosu söylemeye başladı ve maya tuttu. Batı tarzı müzik ile bizim dünyamızın müziğini birleştirelim istedik. 29 Mayıs'ta İstanbul'a geldik. Aya İrini'de Sayın Cumhurbaşkanımızın katıldığı bir programda çalışmalarımızı seslendirdik. Çokta güzel ve hoş bir program oldu. Sarı Saltuk Han Külliyesini tekrar mı onarıyorsunuz? Sarı Saltuk Han Fatih Sultan Mehmet zamanın da buralara yerleşmiş, Horasan Alperenlerinden önemli bir zat. Onun kurduğu bu külliye de tarihi açıdan çok önemli bir yer. 33 yıllığına onarım ve işletmesini aldık buranın. Kültür bakanlığı ile de görüştük ve aynı zamanda burası bir kültür merkezi de olacak. BOSNA'DA RAMAZAN BİR BAŞKADIR Önümüz Ramazan sizin Ramazan'a özel programlarınız var mı? Tabi ki. 10-20 arası belediye ile anlaşarak meydan tutuyoruz ve Sultanahmet geceleri gibi gecelerimiz oluyor Ramazan'da. Çadırlarımızı kuruyoruz, lokumlarımızı dağıtıyoruz. Gelenler unutamayacakları Ramazanları yaşıyor burada. SULTAN ABDÜLAZİZ'DEN 500 DUKA Hemen karşımızda ecdad hatırası bir kilise duruyor ve buna baktıkça Osmanlı hoşgörüsünü düşünüyor insan … Saborna Kilisesi, yapım izni bizzat Sultan Abdül Aziz tarafından verilmiştir. Yine ayrıca kendisi yapım masrafları için 500 duka bağışlamıştır. Fidan Tur ailesinde de Sırp-Hırvat-Boşnak mozaiğini görebiliyor muyuz? Elbette. Fidan Tur ailesi olarak biz burada 80 kişi ile hizmet veriyoruz. Sırp – Hırvat – Boşnak birlikte çalışıyoruz. Mesela çalışanlarımızdan Seher Hanım'ın eşi Boşnak'tır. Benim eşim de bir Boşnak hanımefendi. Elimizden geldiğince burada herkese kucak açmaya çalışıyoruz ve bunun meyvelerini de alıyoruz. Şoförlerimizden bir tanesi Sırp. Evine gittiğimizde bizi oturtacak yer bulamaz ve en güzel şekilde misafir etmek için çırpınır. 15 yıl önce gelseniz bu görüntüleri bulamazdınız. Binanız da tarihi bir bina sanırım… Binamız savaşta yakılan binalardan. Savaş sonrası bir gaziye hediye olarak veriliyor ama o burayı istemiyor ve belediyeye veriyor. Biz de belediyeden aldık. Tarihi ve eski bir bina. ANNE TÜRKİYE Türkiye bizim annemizdir diyorlar. Siz ne diyorsunuz bu konuda ? Evet buralarda çok meşhurdur bu söz ve siz istediğiniz kadar para da verseniz yine de bu insanlara bu sözü söyletemezsiniz. Sadece Boşnaklar değil tüm Bosnalılar diyor ki; "Türkiye ne kadar güçlü olursa biz burada o kadar rahatız" siz bunun içine Hırvatları da koyun, Sırpları da koyun hepsi söylüyor bunu. Mesela Tıp Fakültesi 4. Sınıfta Sırp bir kızımız var. Adı Jovana ve notları hep çok yüksek bir kızımız. Bize dedi ki; "Ben buradaki ağabeylerime, ablalarıma, öğretmenlerime her gün çok dua ediyorum" Bunu hangi parayla söyleyebilirsiniz ki ? Samimiyet ve doğru davranış her şeyin önünde ve yaşantınızla herkese örnek olmalısınız. Muhterem Fethullah Gülen Hocaefendi'nin söylediği gibi ("İdeal insan kendine rağmen bir mum gibi yanar ve başkalarını aydınlatır") ideal insan olmaya gayret etmek lazım. Sizi çok etkileyen bir anınızdan bahsedebilir misiniz ? Ailece sürekli görüştüğümüz, gelen misafirlerimizi kendisine götürdüğümüz Sırp bir Besna ablamız var burada. Yine bir gün misafir getiriyoruz diye kendisini aradığımızda hüngür hüngür ağlamaya başladı telefonda. Şaşırdık ve korktuk. Besna abla neyin var ne oldu diye sorduğumuzda o hiç unutamadığımız cümleleri söyledi. Ben artık Besna değilim, Esmayım... Kısa bir süre sonra kızı Sonja da ben artık Selma'yım dedi. Not: Değerli okurlarımız sizlere Sırp ÇEDOMİR ve Boşnak ADNAN'ın savaş sırasında yaşadıkları dostluğu ve göz yaşartan ölümlerini de anlatmak isterdim ama bunu bilinçli olarak anlatmıyorum. Bir gün yolunuz düşerse ÇEDOMİR ve ADNAN'ın hikayesini Ali Bey'den mutlaka dinleyin.
25 Temmuz 2011 10:44
DİĞER HABERLER