Çekirdekten çınara Afrika'da bir Türk Okulu hikayesi...

Çekirdekten çınara Afrika'da bir Türk Okulu hikayesi...
Samanyoluhaber.com yazarlarından Arif Özutku dikkatleri çeken bir Türk Koleji hikayesini daha kaleme aldı.

İşte Özutku'nun "Togo Türk Koleji’nin açılış hikâyesi" isimli yazısı;


Allah Her Daim Muhlislerin Yanındadır


Afrika kıtasının batı bölümünde yer alan Togo Cumhuriyeti’nde açılan Türk Okulu’nun hikâyesini okulun ilk müdürü Cafer Tepeli Bey’den dinledim. Cafer Bey’in anlattıkları muhlisane görev yapan muhacir öğretmenlerin yapmış oldukları hizmetlerin en büyük destekçisinin Allah olduğunun delili hükmündeydi. Cafer Bey okulun açılışında ve sonrasında yaşanan akıllara durgunluk veren hadiseleri şöyle nakletti.  

Okulumuz 2006 yılı Eylül ayında açıldı. Okul açmak için ilk kez Osman Arslan isimli bir öğretmen arkadaş Nijerya’dan başkent Lome’ye aynı yılın mart ayında gelmiş. O sene Nijerya’daki bir üniversiteden yeni mezun olmuş olan Osman Bey başkentte bir otele yerleşip araştırma yapmaya başlamış. 

Osman Bey’in önce okul olabilecek bir bina tutması arkasından okulun açılabilmesi için resmi işleri tamamlaması gerekiyormuş. Ama Togo’da Osman Bey’e yardımcı olabilecek tek bir tanıdık yokmuş. Üstelik Fransızcada bilmiyormuş. 
Ama bütün bunlar Osman Bey’i hiç yıldırmamış.Oteldeki ikinci gününde otel sahibinden kendisine tercümanlık edecek bir şahıs bulması için ricada bulunmuş. Otel sahibi bu talep üzerine kendisini Aleks isimli üniversite son sınıf öğrencisi delikanlıyla tanıştırmış.

Osman Bey Aleks’le birlikte Lome’yi gezip okul yapabilecekleri bir bina aramaya başlamış. Üniversiteden yeni mezun gencecik bir delikanlının okul yapmak için talepte bulunması mülk sahiplerine tuhaf geliyormuş. Bu yüzden görüştüğü insanlardan ret cevabı alıyormuş.Ona ret cevabı verenlerden bir tanesi de eski cumhurbaşkanının avukatı Mösyö Mate’ymiş.

Ben Bu Delikanlıya Kefilim

Kaldığı otelin sahibi Osman Bey’le yakından ilgileniyor, gelişmeleri kendisinden günlük sorarak takip ediyormuş. Mösyö Mate’nin binasını çok beğendiklerini ama kendilerine kiralamadığını duyunca o benim arkadaşım ben sizin adınıza konuşur, o binayı size kiralarım demiş. Gerçekten de gidip Mösyö Mate’ye bu çocuk iki aydır benim otelimde kalıyor. Onu yakinen tanıyorum. İyi bir insan, kendisine kefilim, binanı bu insana çekinmeden kiralayabilirsin, pişman olmayacaksın demiş.  

Mayıs ayı geldiğinde okul binası tutulmuştu. Ben haziran ayında Lome’ye ailemle birlikte geldim. Geldiğimde Osman Bey bakanlığa başvurup okul açılışı için gerekli evrakları teslim etmişti bile. Yetkililerden cevap bekliyorduk. Türkiye’ye okul için gerekli olan donanımın siparişini verdik. Bu arada okulumuzun tanıtımını yapmak ve öğrenci bulmak istiyorduk. Reklamlar verdik, velileri çocukları ile birlikte okula çağırdık.

İlk sene okulda sadece Osman Bey ve ben birlikte çalışacaktık. Aleks’i de okulun kadrosuna aldık. Ben evli ve çocuk sahibiydim, Osman Bey ise bekârdı. Osman Bey’e: Hocam sen hemen Türkiye’ye git ve biran önce evlenip gel. Zira bizim hanımın bu ülkede konuşabileceği bir hemcinsinin olması lazım, dedim. 

Madem Bu Mesele Bu Kadar Önemli

Dedim ama bir aylık kısa sürede evlenebileceğine de çok ihtimal vermiyordum. Osman Bey beni şaşırttı. Bir ay sonra evlenmiş olarak Togo’ya geldi. Nasıl olduğunu kendisine sorunca: Hocam memlekete gidince meseleyi aile büyüklerine anlattım. Amcam bana madem bu kadar önemli bir mesele, senin için mahzuru yoksa ben kızımla konuşacağım, eğer kabul ederse kızımı sana vereceğim, onu al Togo’ya götür, sizlerle beraber oralarda insanlığa hizmet etsin dedi. Amcamın kızı İlahiyat Fakültesi birinci sınıf öğrencisiydi. Benimle evlenmeyi kabul ettiği için tahsili yarıda kaldı ama çok şükür işte beraber geldik dedi. Hem amcasının hem de eşinin yaptığı fedakârlık gerçekten de kelimelerle ifade edilmeyecek kadar büyüktü.

Türkiye’den malzemelerimiz ve bakanlıktan açılış iznimiz geldi. Ama bir problemimiz vardı. Okulumuzu görmeye pek çok insan geldiği halde sadece Nijer’li bir ailenin iki çocuğu ve bir de benim kızım olmak üzere toplam üç öğrencimiz vardı. İlk sene okul üç öğrenciyle eğitim hayatına başladı.Yıl sonunda okulumuzu daha iyi tanıtmak ve yeni eğitim yılına daha çok öğrenci kaydetmek istiyordum.Burkina Faso’da ki Türk Okulu’nun müdüründen ricacı oldum.Senin öğrencilerinle Togo’da bir bilim fuarı yapabilir miyiz? Bu vesile ile okulumuzun tanınacağını düşünüyorum dedim.

Burkina Faso ve Togo’nun arası toplam 936 kilometre idi. Ama beni kırmadılar.Yirmiye yakın öğrenciyle, öğretmenleri malzemeleriyle gelip bilim fuarını okulumuzda gerçekleştirdiler. Beş gün boyunca Togo’daki okullardan öğrencileri otobüslerle okulumuza taşıyıp fuarı gezdirdik. İkinci sene aradığımız ilgiyi bulmuştuk. Okulumuza yeni kayıtlar gelmeye başlamıştı. Sonraki yıllarda okulumuzun kaydı 200’lü rakamları aştı. İki yüz öğrenciden sonra ikinci bir okul binası kiralamak zorunda kaldık. Şimdi iki ayrı binada üç yüzden fazla öğrenciyle okullarımız eğitim veriyor.

Bir gün Dışişleri Bakan Yardımcısı’nın beni görmek istediğini söylediler. Kendisini görmeye gittiğimde Cumhurbaşkanımızın hanımı Türkiye’ye gitmek istiyor bu gezide kendisine eşlik edebilir misiniz diye benden sordular. Elbette seve seve diye cevap verdim. Sonrasında ve daha sonrasında hanımefendiyle birkaç defa Türkiye’ye gittik. Aslen bir iş kadını olan hanımefendinin Türkiye’deki alışverişlerine ve iş bağlantılarına yardımcı oldum.

Hanımefendiyi Türkiye’den döndükten sonra okulumuza davet ettik. Defalarca okulumuza gelip faaliyetlerimizi yerinde takip etti. Dört yeğenini okula kaydettirdi. Hanımefendinin okula akrabalarını kaydettirmesi devlet ricalinden ve halkın önde gelen kesiminden pek çok insanın okula ilgi duymasına sebep oldu.  Okul binalarımıza artık sığmakta zorlandığımızı gören Hanımefendi bizzat Başbakan’ı arayarak bize arsa tahsisi yapılmasını istedi. 

Lome hem küçük bir yerdi, hem de devletin elinde çok fazla arazi yoktu. Ama bir süre sonra Başbakanlıktan okul için arsa tahsisimizin yapıldığı müjdeli haberini aldık. Tahsisi yapılan arsanın üzerinde bugün yeni okul kompleksimizin inşaatı yükseliyor. En kısa zamanda devreye girecek olan bu kompleks, bir tek kişiyle başlayan Togo’daki eğitim hizmetlerinin aslında Cenab-ı Hakk’ın bir ikramı olduğu hakikatini ispat ediyor.

Togo’da görev yaptığım müddetçe Rabb’imin inayetini hep üzerimde hissettim. Bu inayetin bariz bir örneğini anlatarak sözlerime son vermek istiyorum. Eşim aslen Kazak. Rus okullarında eğitim almış bu yüzden Rusça’yı çok iyi bilir. İkinci çocuğumuza hamileydi. Bir kadın doğum uzmanıyla görüşmemiz gerekiyordu. Ama ülkede iyi bir uzman bulmak çok zordu. Civar ülkelerde dâhil olmak üzere bir araştırma yaptık. Sonunda Togo’daki Fransız hastanesinde iyi bir uzman olduğunu öğrendik.

Sizin Milletiniz Nedir?

Doktor, beyaz bir hanımefendiydi. Kendisine İngilizce biliyor musunuz diye sordum. Hayır, Fransızca biliyorum cevabını aldım. Tercümanlık yapacak arkadaşı içeri çağırdım. Üçümüz beraber karşısına oturduk. Eşim bana problemini Türkçe anlatıyor, ben tercümanlık yapacak arkadaşa problemi İngilizce tercüme ediyordum. O da doktor hanıma Fransızca olarak naklediyordu. Bu durum hem çok sağlıksız hem de eşimi sıkan bir durumdu. Doktor hanım birkaç soru sorduktan sonra sizin milletiniz nedir diye sordu. Ben Türk’üm eşim ise Kazak deyince eşiniz Rusça biliyor mu dedi. Evet, elbette diye karşılık verdik. O zaman siz dışarı çıkabilirsiniz biz siz olmadan da konuşabiliriz zira ben bir Rus vatandaşıyım, dedi.

Eşimin sevincini görmeliydiniz. Yerinden kalktı ve doktor hanıma sarıldı. Bu coğrafyada onun sıkıntısını en çok giderecek kişiyi Allah ayağına kadar göndermişti. Doktor hanım zamanla aile dostlarımızdan bir tanesi oldu. Sonrasında okulumuzdaki diğer öğretmen eşlerine de hekimlik yaptı. Togo’dan ayrılmamıza belki en çok üzülen kişi doktor hanımdı. Eşimi uğurlamaya geldiğinde beni bırakıp nereye gidiyorsunuz diyerek ağladı.

05 Ağustos 2015 16:13
DİĞER HABERLER