Dergiye gelerek çalışma arkadaşlarıyla hasret gideren Cevheri Güven ve Murat Çapan, cezaevinde yaşadıklarını anlattı.
Cezaevinden tahliye edilen Nokta Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Cevheri Güven ve derginin Yazı İşleri Müdürü Murat Çapan, dergiye gelerek çalışanlarla hasret giderdi. Kendilerine yapılanların bir sindirme operasyonu olduğunu ancak her şeye rağmen yayın politikalarından ödün vermeyeceklerini belirten Cevheri Güven, “Daha önce de bize yönelik terör başlıklı soruşturmalar operasyonlar yapıldı. İşte Murat bey gözaltına alındı. Ondan sonra da değişmedi bizim yayın çizgimiz. Bu saatten sonra da bizim yayın çizgimiz değişmez. Ama dediğiniz gibi bu bir sindirme operasyonu ve ister istemez kendisini oto sansüre itmeye çalışıyorlar.” dedi.
Cevheri Güven ve Murat Çapan, öğle saatlerinde dergiye gelerek çalışma arkadaşlarıyla hasret giderdi. Bir süre çalışanlarla sohbet eden Güven ve Çapan, cezaevinde yaşadıklarını anlattı.
'SİLİVRİ CEZAEVİ SİSTEMATİK İŞKENCE İÇİN İNŞA EDİLMİŞ'
Cezaevinde kaldıkları dönemde diğer tutuklu gazetecilerle iyi dostluklar kurduklarını söyleyen Cevheri Güven, “58 gün sonra güzel oldu serbest kalmamız ama güzel dostluklar kurmuştuk gazeteci arkadaşlarımızla hem de orada kalan tutuklularla. O yüzden vedalaşırken bir burukluk oldu. Oradaki gazetecilerin hangisiyle konuşursanız konuşun dosyalarında aleyhlerinde olan tek şey yaptıkları haberler. Haberinden dolayı tutuklanmışsa gazetecilikten tutuklanmıştır. Tüm bunlara rağmen yılbaşı öncesi ailemizle birlikte olmak çok mutluluk verici. O cezaevi inşa edilirken belli bir amaç için inşa edilmiş. Sistematik bir şekilde oraya giren kişinin psikolojisini bozmak için inşa edilmiş bir cezaevi. Haklarınızı öğrenmeniz çok mümkün olmayan bir yer.” dedi.
'ORADAKİ GAZETECİLERİ ŞARTLAR DEĞİL ASIL UNUTULMA DUYGUSU ETKİLİYOR, UMUT NÖBETİ BUNUN İÇİN ÇOK ÖNEMLİ'
Gazetecilerin aylarca tek kişilik hücrelerde adeta tecrit edildiğini belirten Güven, “Cezaevindeki şartlar kolay değil. Fakat oradaki gerek gazetecileri gerek diğerlerini esas etkileyebilecek şey unutulma duygusu. Bu umut nöbeti çok önemliydi oradaki gazeteciler için. Bu nöbetin başlaması oradaki gazeteciler için moral oldu. Bunun devam etmesi de çok önemli. Bu umut nöbeti devam ettikçe gazetecilikten tutuklananlar gündeme gelmeye devam ediyorlar. Onun dışında oradaki en ağır şey tecrit. Ailenizden ayrı kalmak vesaire pek çok şey var ama netice itibariyle orada uluslararası yasalardan kaynaklanan diğer mahkumlarla görüşme vesaire bir sürü prosedürü var. Bunların hiçbiri yerine getirilmeden bir sürü tecrit uygulanıyor. Biz 58 gün birer kişilik hücrelerde kaldık. Bizden daha uzun süre kalan arkadaşlar var. Mesela Baransu 5 aya kadar böyle kalmış. Şimdi Can Dündar, Erdem Gül, Gültekin Avcı bu şartlarda kalıyor. Normalde bununla ilgili girişimler yapılmasına rağmen cezaevinin duvarına çarpıyor. Bu tecritin bir an önce çözülmesi gerekiyor oradaki arkadaşlar için.” diye konuştu.
TUTUKLU GAZETECİLER YETERLİ KİTAP VERİLMEMESİNDEN ŞİKAYETÇİ
Gazetecilerin hücrelerinde sadece belli sayıda kitap bulundurabildiklerini ifade eden Güven, “Oradaki gazeteci arkadaşların şikayet ettiği bir diğer konu da kitap meselesi. Hücrenizde ancak belli bir sayıda kitap bulundurabiliyorsunuz. Mesela Can Dündar için de bu problem oldu. Belli çalışmalar yapıyor ve belli kaynaklar bulundurması lazım. Gültekin Avcı için çok ciddi bir problem. Aşırı okuyor günde bir kitap falan bitiriyor. Onun dışında sağlıkla ilgili bazı sıkıntılar var ama hepsini bir şekilde aşıyorsunuz dediğim gibi. Ama tecrit aşılamaz bir şey.” şeklinde konuştu.
'GAZETECİLER HABER YAPARKEN ACABA TUTUKLANIR MIYIM DİYE DÜŞÜNÜYOR, BUNA KARŞI DİK DURMAK ÖNEMLİ'
Baskı yönetimlerinde gazetecilerin haber yaparken tutuklanma kaygısı yaşadığını vurgulayan Cevheri Güven, “Daha önce de bize yönelik terör başlıklı soruşturmalar operasyonlar yapıldı. İşte Murat bey gözaltına alındı. Ondan sonra da değişmedi bizim yayın çizgimiz. Bu saatten sonra da bizim yayın çizgimiz değişmez. Ama dediğiniz gibi bu bir sindirme operasyonu ve ister istemez kendisini oto sansüre itmeye çalışıyorlar. Bir gazeteci herhangi bir metni yazdığında bunun hukuksal karşılığı mı olur? Acaba şu cümlem buna çekilebilir mi? Diye düşündürmeye başladığında ve tüm baskı yönetimlerinde gazeteciler buna sürüklenmeye çalışılmıştır. Gazetecinin yazdığı haberi fikir hürriyetinden ziyade bu hukuk süzgecinden geçirmeye zorlanmış gazeteciler. Bunu yaşayınca bu hiç aklımıza gelmeyecek diyemiyorsunuz. Bu haber için tutuklanır mıyım? Diye düşünüyorsunuz. Fakat bununla mücadele etmek önemli, buna karşı dik durmak önemli. Biz bu baskılara, bu sindirme operasyonlarına karşı biz yine gerekli muhalefeti yapmaya devam edicez. Ama biz hukuka aykırı hiçbir şey dün de yapmadık bugün de yapmadık yarın da yapmayacağız. Mesele de hukukla çok ilgili değil maalesef yaşadıklarımız.” ifadelerini kullandı.
'KIZIM BENİM BAŞKA BİR İŞTE ÇALIŞTIĞIMI BİLİYOR'
Kızının geçmişte yaşadığı hastalıklarından dolayı cezaevinde zor günler geçirdiğini söyleyen Cevheri Güven, sözlerini şöyle sürdürdü: “Tabi Nihal çok etkilenmesin diye benim yeni bir işe girdiğimi söylemişler. Tutukluluğumuz da çok uzun sürmediği için onu planlıyorduk ya dönem ortasında ya yıl sonunda söylemeyi planlıyorduk. Beni şimdi o işimden ayrıldı diye biliyor. Dolayısıyla Nihal çok anlamadı ama geçmişte yaşadığı sağlık problemleri nedeniyle cezaevinde daha çok düşünmeye başlıyorsunuz. Onlar ayrı bir ızdırap oluyor. Bu tutukluluk denen şey aileleri cezalandırmakla ilgili bir şey. Oradaki herkesin aklı ailelerinde. Oradaki herkes tutuksuz yargılanabilecek şartlarda insanlar. Fakat tutukluluk bir cezalandırma yöntemi olarak kullanılıyor.”
'DIŞARI ÇIKMAMIZA İÇİMİZDEN GELE GELE SEVİNEMİYORUZ'
Cezaevine suçluluk psikolojisiyle girmediklerini belirten Murat Çapan ise şöyle konuştu: “ Dışarıda olmak güzel bir şey. Bazen insan elindeki imkanların, fırsatların değerini tam bilemiyor. O anlamda orada bunları düşünmeye, test etmeye imkan bulduk. Ama biz suçluluk psikolojisiyle oraya girmedik. Dolayısıyla ben şu suçu işledim ondan dolayı da keşke yapmasaydım gibi bir düşünce içerisine girmedik. Orada aşırı şekilde üzülmedik. Ama çok kısa zamanda olsa orada dostluklar oluyor. Orada küçük bir aile ortamı oldu. Bizim gibi birçok insan var orada tabi üzücü olan tarafı o. Ondan dolayı içimizden gele gele sevinemiyoruz. Oradakiler bizim kalmamızı mı isterler gitmemizi mi isterler? Tabi onlar da dışarıda olmamıza seviniyorlar. İnşallah onlar da en kısa sürede dışarı çıkarlar.”
CİHAN