Cezaevindeki bir öğretmenin en büyük korkusu!

''Geçtiğimiz günlerde annesi, cezaevine gitti... Bin bir zorlukla okuttuğu, öğretmenliği ile gurur duyduğu oğluna sarılamadı... Arada parmaklıklar, kalın duvarlar vardı! Nasıl teselli edeceğini ve ne diyeceğini bilemiyordu! Eşinden ve hala tedavisi süren torunundan haberler verdi...''
Ali Emir Pakkan / Samanyoluhaber.com
Cezaevindeki bir öğretmenin en büyük korkusu!

Anadolu’nun bir ilinde öğretmendi.
15 Temmuz’dan sonra
elllerine kelepçe vurup götürdüler!
Ne ile suçlandığını bilmiyordu...
Binlerce mazlum gibi...
Aylarca hapiste kaldı...

Bir gün mahkemeye çıkarıldı...
Ne hırsızlık ne cinayet ne zina!
Hizmetin özel okulunda öğretmenlik yapması suç sayıldı! Tutukluluğuna devam dendi!

Evli ve bir çocuk babasıydı...
Yavrusu hastaydı...
Tedavisi anneye kaldı.
Aile perişandı.

Aylar sonra İkinci duruşmada karar çıkıverdi: Mahkumiyet!
Son sözleri soruldu.
“Ben 2012’den itibaren milli eğitime geçtim. Özel okulda iken çok sayıda bakan ve milletvekilinin çocuğunu da okuttum! Eğer bu okullarda çalıştığım için suçlu isem okulların faaliyetine izin veren ve çocuklarını gönderen saydığım isimler de suçludur! Hani onlar nerede?” dedi!

Hani Yassıada’da, bir kanun tasarısını imzaladığı için suçlanan DP’li vekil, şöyle demişti: “Bu maddeyi imzalamak suçsa tasarıda benimle birlikte imzası bulunan şu, şu vekiller de suçlu!! Onlar neden burada değil?”

O gün Mahkeme Başkanı zalim (Salim) Başol, şu cevabı vermişti: “Sizi buraya tıkan kuvvet böyle istiyor! Ne yapalım?”

Bugün öğretmenin sorusuna cevap yoktu. Hakim sessiz kaldı...

Öğretmen, tekrar hücresine götürüldü...

Hasta çocuğu ve eşi büyük hicran yaşadı!

Geçtiğimiz günlerde annesi, cezaevine gitti... Bin bir zorlukla okuttuğu, öğretmenliği ile gurur duyduğu oğluna sarılamadı... Arada parmaklıklar, kalın duvarlar vardı! Nasıl teselli edeceğini ve ne diyeceğini bilemiyordu! Eşinden ve hala tedavisi süren torunundan haberler verdi...

Öğretmen, metanetliydi, annesini dinledi! Hücresinde nasıl zaman geçirdiğini anlattı. Küçükken hafızlığa başlamış, bitirmemişti. Yeniden Kur'an'ı ezberliyordu. ‘Beni merak etmeyin, Allah büyüktür” dedi!

Annesinin yüreği bir kuş kalbi gibi çarpıyordu. Öğretmen, konuşmayı anasına bir sırrını açarak bitirmek istedi. Endişesi yüzüne ve sesine yansımıştı.
“Ana neden korkuyorum biliyor musun?’ dedi!
Durdu.
Annesi heyecanlandı.
Yavrusu ne diyecekti?
-Neden oğlum? diye fısıldadı!...
“En büyük korkum, dedi öğretmen; ‘Kur’an’ı ezberleyemeden buradan çıkmak!”

Ananın gözünden yaşlar süzüldü...
Demir parmaklıklar açıldı kapandı...

20 Kasım 2017 11:52
DİĞER HABERLER