ÇGD Başkanı Abakay: Türkiye basın özgürlüğünde Afrika ülkelerinin gerisinde

Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) Başkanı Ahmet Abakay, dünyadaki basın özgürlüğü sıralamasında Türkiye'nin Afrika ülkelerinin bile gerisinde olduğunu söyledi. Abakay, "Daha da vahimi yanaşma gazeteciliğin de prim yapmış olmasıdır. Sırtını iktidara dayayanların küçük ve büyük çıkarları için mesleğini, meslektaşlarını savunmayan gazeteci sayısı arttı. Bu uygulamalar oto sansür iklimini de getiriyor." dedi.

BM tarafından 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü gününde Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nde
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Başkanı ve Gazeteciler Özgürlük Platformu (GÖP) Sözcüsü Turgay Olcayto, G9 Gazetecilik Platformu Sözcüsü Doğan Kılıç, Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Başkanı Uğur Güç, Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) Başkanı Ahmet Abakay, Disk Basın İş Sendikası Başkanı Faruk Eren ve gazetecilik meslek örgütleri temsilcileri bir toplantı düzenledi. Programda günümüzde basın özgürlüğü önündeki engeller ve çözüm önerileri konuşuldu.

Vatandaşların bilgi alma haklarının akreditasyonlarla kısıtlandığını belirten TGC Başkanı Turgay Olcayto, "Türkiye'de 3 Mayıs Basın Özgürlüğü günü, gelecekte gazetecilerin daha mutlu bir şekilde, görevlerini daha iyi yapabildikleri ortamda karşılarız diye düşünüyoruz. Ne yazık ki basın özgürlüğü ülkemizde her yıl daha kötüye gidiyor. Son günlerde yayınlanan uluslararası açıklamalar (FREEDOM, CPJ); Türkiye'de basın özgürlüğünün ne denli geri gittiğini gösteriyor. Basın özgürlüğü denilince kavram üzerinde devletle, bazı gazetecilerle anlaşamıyoruz. Gazetelerin, televizyonların fazla olması basın özgürlüğü demek değildir. Basın özgürlüğü kamuoyunun gerçekleri öğrenebilme şansını yakalamasıdır. Bu kanalların tıkalı olmamasıdır. Şu anda Türkiye'de halkın bilgi edinebildiğini söylemek çok zor. Hem mahkeme yasaklarıyla, hem akreditasyonla, hem oto sansürle bu halkın hakkı kısıtlanıyor." diye konuştu.

'1 MAYIS'TA TOPLUMUN ÜZERİNDE KORKU İKLİMİ YÜKLENDİ'

"Bu yıl 1 Mayıs'ı artık 'ölümsüz atlattık' diye seviniyoruz." diyen Olcayto, şunları söyledi: "1 Mayıs İstanbul'da yaşanası kent olmaktan çıktı. İstanbul'da 1 Mayıs'ta yoğun bir sıkıyönetim uygulandı. İşçi bayramı diyoruz 1 Mayıs'a ama gazeteciler olsun işçiler olsun, halk olsun kimse keyif alamadı. Tam tersine toplumun üzerine bir korku iklimi yüklendi. Böyle bir ortamda nasıl bir demokrasiden söz ediliyor, şaşmak gerekir. Türkiye artık bunları aşmalı. Türkiye'de tek tip insan, gazeteci, tek tip bürokrat yetiştirme fikrinden iktidar vazgeçmeli."

ÇOK AĞIR BİR YASA VAR ÖNÜMÜZDE

Konuşmasında iç güvenlik paketine de değinen Olcayto, "Bir güvenlik paketi geçti. Bu paket geçerken muhalefet itiraz etti ama bu kadarla kaldı. Bugün çok ağır bir yasa var önümüzde. Bu yasa ile Türkiye'de pek çok insan 'makul şüphe' nedeniyle yoldan çevrilebilir." açıklamasını yaptı.

DOĞAN TILIÇ: BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ HİÇBİR ZAMAN KUTLAYAMADIK

G9 Platformu Sözcüsü ve Avrupa Gazeteciler Birliği Onursal Genel Başkan Yardımcısı Doğan Tılıç da şunları dile getirdi: "Ben 29 yıldır muhabirlik yapıyorum. Hiçbir zaman bu ülkede gazeteciler, basın özgürlüğü gününü kutlayamadılar. Geriye döndüğümüz zaman; bir dönem doğrudan devletten kaynaklanan baskılar öne çıkıyordu. 80'den sonra yeni medya yapısından kaynaklanan baskılar oldu. Bugün başka durumlarla karşı karşıyayız. Bir taraftan medya patronları gazeteciler üzerimde baskı kurarken bir yandan da kitlesel işsizlik kendini gösterdi. Her türlü baskıyla karşılaştığımız bir dönemden geçiyoruz. Ancak hala gazetecilerin yeteri kadar örgütlü olduğunu söylemek mümkün değil. Sorunlar belli, üreten merkezler belli. Bunun çözümü için mutlaka gazetecilerin güçlü ve etkin bir örgütlenmeye sahip olması gerekiyor. Bu baskılara yola çıkmanın yolu örgütlenmek, uluslar arası da örgütlenmek gerekiyor. Eğer hep birlikte güçlü bir şekilde ayağa kalkmazsak benzer şikayetleri dile getirmek zorunda kalacağız."

UĞUR GÜÇ: İKTİDARDAN YANA BİLE OLSANIZ DAVA YİYEBİLİYORSUNUZ

Gazetecilerin sürekli baskı altında olduğunu anlatan TGS Başkanı Uğur Güç ise "3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü'ne 20 gazetecinin cezaevinde olduğu, binlerce dava açılmış gazetecinin olmasıyla giriyoruz. Basın savcıları kanunu usulsüzce kullanıyor. Her haberin tekzibini istiyorlar. Gazeteciler sürekli baskı altında. Her gün gazetelerde tekzip yazısını bulabilirsiniz. Türkiye Gazeteciler Sendikası olarak 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü'nde Tutuklu Gazete'yi çıkarıyoruz. Tutuklu Gazete'de, gazetecilerin, hükümlü, tutuklu gazetecilerin yazıları da bulunuyor. Gazetecilik öyle bir meslek ki iktidardan yana olsanız bile dava yiyebiliyorsunuz. Gazetecilik mesleğinde maalesef ki örgütlü değiliz. Basın özgürlüğü gününde, meslektaşlarımızı sendikalara örgütlenmeye davet ediyorum." şeklinde konuştu.

'BASIN ÖZGÜRLÜĞÜNDE TÜRKİYE AFRİKA ÜLKELERİ GERİSİNDE'

"Dünyadaki basın özgürlüğü sıralamalarında Türkiye, Afrika ülkelerinden bile geri sayılıyor." diyen ÇGD Başkanı Ahmet Abakay: "Daha da vahimi en önemlisi yanaşma gazeteciliğin de prim yapmış olmasıdır. Sırtını iktidara dayayanların küçük ve büyük çıkarları için mesleğini, meslektaşlarını savunmayan gazeteci sayısı arttı. Bu uygulamalar oto sansür iklimini de getiriyor. Gazete ve televizyonların büyük bir bölümü devletleştirildi. Yöneticilerini iktidar tayin eder. Böyle bir sürecin içindeyiz. Ama her dönemde teslim olan ve direnen gazeteciler var. Biz direnmeye devam edeceğiz."

'SARI BASIN KARTI GAZETECİLİK RUHSATI DEĞİLDİR'

DİSK Basın-İş Sendikası Başkanı Faruk Eren'de konuşmasında şunları dile getirdi: "Artık her şeye iktidar karar veriyor. Kimin gazeteci olup olmayacağına iktidar karar veriyor. Cami avlusunda da gördüğümüz gibi, 1 Mayıs'ta da sokaklarda bile kimin gazetecilik yapıp yapmayacağına iktidar karar veriyor. Ben yine örgütlenmeye davet ediyorum. Sarı basın kartı, gazetecilik ruhsatı değildir. İşini yapmasını kolaylaştırmasıdır. Gazeteci basın kartını alana kadar gazetecilik yapmıyor mu?"

CİHAN
03 Mayıs 2015 13:40
DİĞER HABERLER