'Helalleşme' sözlerine açıklık getiren Kılıçdaroğlu, "28 Şubat'tan Roboski'ye, Sivas ve Maraş mağdurlarından 6-7 Eylül mağdurlarına ve Ahmet Kaya'ya kadar geniş bir liste okudu.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin Meclis’te düzenlenen grup toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. ‘Helalleşme’ sözlerine açıklık getiren Kılıçdaroğlu, “28 Şubatçıların açtığı yaraları kapatı helalleşeceğiz, Roboski’yle helalleşeceğiz. Sivas, Maraş mağdurlarıyla, Diyarbakır hapishanesi mahkumlarıyla helalleşeceğiz. Varlık vergileri altında inim inim inleyen azınlıklar, 6-7 Eylül mağdurlarıyla helalleşeceğiz. Ali İsmail Korkmaz’ın ailesiyle, Soma’yla helalleşceğiz. darbeciler tarafından bir sağdan bir soldan gençlerimiz asıldı; onlarla helalleşeceğiz. Ahmet Kaya ile helalleşeceğiz.” dedi.
Kılıçdaroğlu şöyle konuştu:
“Hafta sonu bir videoyla iktidara geliyoruz ama bunun bana yetmediğini anlatmaya çalıştım. Benim için sarayların, konvoyların zerre önemi olmaz. Eğer ülkemizin makus talihini kırabiliyorsam ben iktidar olayım, olayım ki çocuklarımıza bembeyaz bir Türkiye bırakalım. Yaralarımızı sarmamız gerekiyor, yaralar hâlâ açık. Helalleşmeyle hukuku karıştıranlar oldu. Helalleşmek yüzleşmek, barışabilmek, devam edebilmek demektir. Bunu yarası olan topluluklarına yapacağız. Kim ne suç işlediyse hukuk onun hesabını soracak. Ben bu ülke çocuklarının ardımdam bu ülkeyi barıştırdığımı söylemelerini istiyorum. Hani gstrateji çocuklarımın geleceğinden önemli. Açık yaralar var, biliyorum zor olacak ama kesinlikle yapacağız. 28 Şubatçıların açtığı yaraları kapatı helalleşeceğiz, Roboski’yle helalleşeceğiz. Sivas, Maraş mağdurlarıyla, Diyarbakır hapishanesi mahkumlarıyla helalleşeceğiz. Varlık vergileri altında inim inim inleyen azınlıklar, 6-7 Eylül mağdurlarıyla helalleşeceğiz. Ali İsmail Korkmaz’ın ailesiyle, Soma’yla helalleşceğiz. darbeciler tarafından bir sağdan bir soldan gençlerimiz asıldı; onlarla helalleşeceğiz. Ahmet Kaya ile helalleşeceğiz.”
‘ÜLKENİN HALİ HARAP’
Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
Türkiye’nin sorunları çok. Hepimiz bunları biliyoruz. Sorunları yerinde tespit etmek, vatandaşlarla konuşmak ve çözümler üretmek hepimizin ortak görevidir. Kayseri’ye yarın seçim varmış gibi giden 38 milletvekilimiz, vatandaşların dertlerini dinledi ve ‘Üzülmeyin, meraklanmayın her birimiz bu sıkıntıları yaşıyoruz. Sizin yaşadığınız sıkıntıları açmak için mücadele edeceğiz’ dedik. Emekli bir vatandaşımız şunu söylüyor; ‘Ülkenin hali harap.’
‘AZ KALDI, GELİYOR GELMEKTE OLAN’
Az kaldı; geliyor gelmekte olan. Buna inanın. İlk yapacağımız iş devleti toparlamaktır… Merkez Bankası’nın eli kolu bağlanmış vaziyette. Saray’ın talimatını yerine getiriyor. MB, paranın değerini koruyacak, fiyat istikrarını sağlayacak. MB’nin yetkisi bir kararnameyle elinden alındı; Fiyat İstikrarı Komitesi kuruldu. Meclis’in Merkez Bankası’na verdiği görevi; Saray’da oturan zat başka bir komiteye verdi. Bu komite hiç çalıştı mı?
‘128 MİLYAR KAYINPEDER VE DAMAT ARASINDA YOK EDİLDİ’
128 milyar dolar; kayınpeder-damat arasında yok edildi. Soruyorum; nereye gitti 128 milyar dolar? Cevabını almış değiliz… Uyuşturucu baronu, Türkiye’ye parasını getiriyor bir gün tutup yurt dışına götürüyor. Ne kadar kara para varsa aklıyorlar. Sonra da çıkıp ‘Biz ekonominin kitabını yazdık’ diyor. O kitaptan bir sayfa okuyayım; Zafer Havalimanı, bu yılın ilk 8 ayında dolar bazında 878 bin 478 garanti vermişler. 5 bin 725 kişi kullanmış. Devletin hazinesinden beşli çeteye giden para 4 milyon 650 bin euro. Erdoğan’ın kitabında bu yazıyor.
‘NE KADAR YOLSUZLUK VARSA ALKIŞLAYAN BAHÇELİ’
İçişleri Bakanı, ayda 10 bin dolar rüşvet aldığını söylediğin kişi kim? Kim bu, ses yok? Çöküş başladı. Kültürel çöküş de başladı. Bunların hepsini çözeceğiz. Ahlakımızla çözeceğiz. Rüşvet alanların burnundan getireceğiz. Bu ülkede uyuşturucu satan bütün baronları bu ülkeden sileceğiz. Gencecik fidan gibi evlatlarımıza uyuşturucu alıştırılıyor. Erdoğan ve şürekasının sesi bile çıkmıyor. Kendi genel merkezlerindeki tabloyu görüyorlar mı? O lüks araçların içinde ‘pudra şekeri’ni çekerken hiç düşünmediler mi ‘biz ne hale getirdik’ diye?