Çorlu'da yakınlarını kaybedenler: Asıl sorumlular kaçırıldı

Çorlu’da 25 kişinin yitirildiği tren faciasının üzerinden 1 yıl geçti. Kazada yakınlarını kaybeden aileler acılarını paylaşmak için birbirine kenetlendi.
Yakınlarını kaybeden aileler Tayyip Erdoğan’ın yaptığı, “Gerçek sorumlular yargılanacak” açıklamasının yerine getirilmesini istiyor.

Cumhuriyet'ten Zehra Özdilek'in haberine göre, geçen hafta yapılan duruşmada tutuksuz bir sanığın ağlayan ailelere “gülümsemesi” acılarını bir kat daha artırdı. Eşini kaybeden Saliha Erbil, bir yıllık süreci bin yıl olarak tanımlayarak Devlet Demir Yolları’nda 22 yıl boyunca güvenlik olarak çalışan eşini çok özlediğini söylüyor. Anne ve babasını kaybeden İsmail Kartal, babasının gömleklerini giyiyor; annesinin “Oğlum gel soluklan” sözlerine hasret. Kazada yaralı kurtulan ve boynunda üç platinle yaşayan Emre Kocaağa artık trene binemiyor, uykusundan kâbuslarla uyanıyor. Oğlunu kaybeden anne Mısra Öz Sel ise Cumhurbaşkanı’nın kendilerine “gerçek sorumlular yargılanacak” diye verdiği sözü tutmasını bekliyor. 

Anne ve babasını kaybeden İsmail Kartal: 

Hayatımızda derin yaralar bırakan, hayatlarımızı altüst eden bir kaza. Hayata dair neler planlıyorduk fakat kendini bilmez bazı sorumlular nedeniyle annem ve babam feci bir şekilde can vererek toprak oldu. Ben babamın gömleklerini giyiyorum. Annemin “Yorulmuşsundur, gel biraz dinlen soluklan” deyişini özlüyorum. Vefat etmelerinden birkaç hafta öncesi kız kardeşimin nişan törenini yapmıştık. Vefatlarından 5 ay sonra düğününü yaptık, en zor günümüzdü o gün. Maalesef göremediler kızlarını o bembeyaz gelinliğin içinde. Çünkü kendileri bembeyaz bir kefene sarılmışlardı. Kız kardeşimin, eşimin, çocuklarımın, benim bu yaşadıklarımızın hesabını kim verecek. Maalesef bunları duymak istemeyen, yaşadıklarımızı öğrenmek istemeyen devlet yetkilileri de bizlere sırtını dönmüş durumda.

"Hayatım altüst oldu"

Kazada yaralı kurtulan Emre Kocaağa: 

Boynumda 3 tane platinle yaşıyorum. Şu ana kadar kimse arayıp “Bir ihtiyacınız var mı” diye sormadı. Kazadan önce çalışıyordum, askere gidecektim. Şimdi ikisini de yapamayacak durumdayım. Kimse işe almıyor. Askere kabul edilmedim. Psikolojik tedavi görüyorum. Keşke böyle bir kazaya şahit olmasaydım. Hayatım altüst oldu. Uyku uyuyamıyorum. Trene binemiyorum. İlaç kullanıyorum. Uyuduğum zaman kâbuslarla uyanıyorum. Kolum, bacağım kilitleniyor. İhmallerin kurbanı olduk. Duruşmaya 4 kişi getirildi. Asıl sorumlular getirilmedi. İçeriye giremedik. Mağdur olduk. Heyet kaçtı. Davayı kapatmaya çalışıyorlar ama ben eninde sonunda adaletin yerini bulacağına inanıyorum.

"Çorlu tren faciası üzeri örtülmeye çalışılan Türkiye’nin en acı katliamlarından biridir"

Oğlunu kaybeden Mısra Sel: 

Tam bir yıldır oğlum Oğuz Arda’nın yokluğunu kabul edemiyorum. Bu ülkede birilerinin “hizmet ediyoruz” deyip yaptıkları şov altında insanların hayatlarını hiçe saydıklarını bir kez daha gördük. Çorlu tren katliamı tüm delilleri ile apaçık ortadayken üzeri örtülmeye çalışılan Türkiye’nin en acı katliamlarından biridir. Başka canlar yanmasın ve adalet yerini bulsun diye verdiğimiz mücadelede uğradığımız haksızlıkları bizler hak etmiyoruz. Çorlu katliamında giden, 25 can için tüm yetkilileri, savcıları, hâkimleri adil yargıya davet ediyorum. Ve bir yıl önce oğlumun dedesine bizzat telefon açıp “Davayı yakından takip edeceğim. Gerçek sorumlular yargılanacak” diyen Cumhurbaşkanına giden 25 vatandaşı için bir dedeye verdiği sözü tutup, sahip çıkmasını bekliyorum. Yavrum geri gelmeyecek. Ama ancak o zaman huzurla uyuyacak. Oğuz Arda hep 9 yaşında kalacak. Onu çok özlüyorum. Giden 25 canımızı sevgi, saygı ve büyük özlemle anıyorum.

İlk duruşmada heyet dosyadan çekilmek istedi ancak kabul edilmedi

Tren faciasının davasının ilk duruşması 3 Temmuz’da olaylı başladı. Konferans salonunun duruşma salonuna dönüştürüldüğü ilk celsede ailelerin bir kısmı, duruşma salonunun kapısının kilitlenmesi üzerine içeri alınmadı. Salona giremeyen aileler dışarıda tepki gösterirken, kilitli kapının açılmaması üzerine salonu dolduran aileler alkışlarla kapının kilitli olmasını protesto etti. Ailelerin “Yeter bizi mahvettiniz” diye bağırdığı sırada bir görevli, “Siz daha çok beklersiniz” dedi. “Biz terörist miyiz? İçimiz daralmış zaten, açın şu kapıları ya” sözleriyle kapının açılması talep edildiği sırada duruşma salonunun kapısı kırıldı. Yaşananlardan sonra mahkeme heyeti davadan çekildiğini açıkladı ve duruşma salonunu terk etti. 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi heyetinin davadan çekilme kararı, 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından uygun bulunmadı, dosyadan çekilme kararını kaldırdı.
08 Temmuz 2019 13:03
DİĞER HABERLER