Cumartesi Anneleri'ne 710. haftada da polis engeli

Gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak için bir araya gelen Cumartesi Anneleri, 710. haftalarında polis ablukasına rağmen buluştu.
Dersim Hozat’ta 14 Ekim 1994 yılında gözaltında kaybedilen 61 yaşındaki Nazım Gülmez’in akıbetinin sorulduğu eylemede söz alan kayıp yakını Hasan Karakoç, yaşanan adaletsizliğe, “Biz makam istemiyoruz, biz defnetme hakkımızı istiyoruz. 21. yüzyılda insanlar 'mezarım' diyor. Ama yetkililerden cevap yok, anneler ziyaret edebilecekleri bir mezar istiyor” diyerek sitem etti.

Birgün'den Zeynep Kuray'ın haberine göre gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetinin açıklanması ve belli olan faillerin cezalandırılması için 23 yıldır mücadele eden Cumartesi Anneleri, 710 haftalık eylemini de polis ablukası altında gerçekleştirdi. İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi’nin bulunduğu Çukur Çeşme Sokağı'nı iki yönden kapatan polislerin, trafik akışını sokağa doğru yöneltmesi gerginliğe neden oldu. Ters istikametten gelen bir Scooter motosikletin kitlenin üzerine gitmesi tepki çekti. Ezilmekten son anda kurtulan Gazeteci Hayri Tunç ile sürücü arasında tartışma yaşandı. Sürücü kitleye hakaret etti. Gözaltına alınan ve ismi öğrenilemeyen sürücü ve beraberindeki şahısın Hayri Tunç’tan şikâyetçi olması ise dikkat çekti.

"710 haftadır hesap verilmesini istiyoruz"


 
HDP Milletvekilleri Hüda Kaya, Oya Ersoy, CHP Milletvekili Ali Şeker, Sinema Sanatçısı Nur Sürer’in katıldığı bu haftaki eyleme çok sayıda siyasi parti ve demokratik kitle örgütü destek verdi. Saat 12.00 gösterdiğinde ellerinde ve tişörtlerinin üzerine gözaltına kaybedilen yakınlarının fotoğraflarıyla alana gelen Cumartesi Anneleri, 24 yıl önce Dersim Hozat’ta gözaltında kaybedilen 61 yaşındaki Nazım Gülmez için adalet istedi. Bu haftaki açıklamayı okuyan insan hakları savunucusu Sebla Arcan, 710 haftadır gözaltında kaybetme suçunun görülür, sorumluların hesap verir olması için meydanlarda, sokaklarda olduklarını hatırlatarak sözlerine başladı.

Devleti yönetenlerin görevlerini yapmak yerine Galatasaray’da adalet mücadelesi verenleri engellediğini vurgulayan Arcan, “Anayasa'nın ve yasaların güvencesi altında olan düşüncelerimizi Galatasaray'dan başkalarına anlatabilme, yayabilme ve insanları düşüncelerimizin doğruluğunda ikna edebilme hakkımızı polis zoruyla engelliyor. Adalet talebimize, hukuk devleti talebimize karşı gaz bombalı, kalkanlı, ağır silahlı polisler konuşlandırıyorlar” dedi.

"Bütün köylüler tanıklık etti"

710. haftada Nazım Gülmez’in akıbetini soran Arcan, Gülmez’in hikayesini şöyle aktardı:

“61 yaşındaki 9 çocuk babası Nazım Gülmez Dersim Hozat Taşıtlı köyünde yaşıyordu. Tarım ve hayvancılıkla uğraşan Nazım Gülmez, çevresinde sevilen, sayılan biriydi. 14 Ekim 1994 tarihinde bölgede operasyon yapan Bolu Komando Tugayı'na bağlı askerler Taşıtlı köyüne geldi. Askerler Nazım Gülmez'den arazide kendilerine kılavuzluk etmesini söyleyerek evinden alarak götürdü. Gülmez ile birlikte üç köylü daha götürüldü. Olaya muhtar ve bütün köylüler tanıklık etti. Askerlerin Gülmez ile birlikte aldığı üç kişi bir süre sonra serbest bırakıldı ve köye döndüler.”

"Gülmez dosyasında ilerleme sağlanamadı"

Nazım Gülmez’den bir daha haber alınamadığına dikkat çeken Arcan, Gülmez dosyasında ise hiçbir ilerleme kaydedilmediğine işaret etti. Arcan, “Askeri yetkililerin eşini soran Garip Gülmez'e cevabı; ‘Askerler Tunceli merkeze götürüp bırakmış’ oldu. Nazım'ın eşi Garip Gülmez'in ‘Okuma yazması olan, yol iz bilen biriydi, bırakılsaydı eve gelirdi’ itirazı karşılıksız kaldı. Gülmez Ailesi Hozat Savcılığına başvurdu. Dosya Hozat Savcılığı, Elazığ Askeri Savcılığı ve Malatya DGM Savcılığı arasında gidip geldi. Savcılıkların olayın aydınlanması için gereken çaba ve özeni göstermemesi nedeniyle dosyada herhangi bir ilerleme sağlanamadı” dedi.

Yoğun bakımda tutulduğu için bugün buraya gelemeyen Nazım Gülmez’in eşi Garip Gülmez’in sesi olmaya devam edeceklerini vurgulayan Arcan, Nazım Gülmez’in doyasındaki cezasızlığın son bulmasını istedi. Arcan, gözaltında kaybedilenlerin akıbeti açıklanana ve belli olan failler cezalandırılana kadar Galatasaray Meydanı’ndan vazgeçmeyeceklerinin altını çizdi.

Kırbayır: Erdoğan sözünü tutmadı

Açıklamanın ardından söz alan 1980 yılında gözaltında kaybedilen Cemil Kırbayır'ın kardeşi Fatma Kırbayır, 38 yıldır abilerinin akıbetini aradıklarını anımsattı. "38 yıldır bize bu ateşten gömleği giydirdiler” diye sitem eden Kırbayır, şunları söyledi:

“Annem buralara kadar geldi, yavrusunu bulmak için Erdoğan'la bile görüştü. Erdoğan Cemil'i bulacağım diye söz verdi ama yıllardır Cemil ortada yok. Biz sadece kayıplarımızın kemiklerini istiyoruz, biz kimse ağlamasın diyoruz. Cemil'i ne yaptınız? Gözaltında kaybedildiğini devlet de kabul etti. Televizyonları izledikçe; 'Kaşıkçı gibi benim abimi de mi paramparça ettiler?' diye düşünüyorum. Biz abimi devlete teslim ettiğimiz için pişmanız, cenazesini alamıyoruz. Cumhurbaşkanı'na sesleniyorum: Abimin cenazesini versin bana, onun mezarı yok. Bir kardeş için çok zor, bir toprağı yasaklıyorlar. Süleyman Soylu senin kimsen ölmedi mi? Bu anaları gördükçe içim parçalanıyor. Biz yine barış, adalet diyoruz. Kayıplarımızı, unutmuyoruz. Bize adalet versinler.”

Karakoç: Biz makam değil defnetme hakkımızı istiyoruz

Gözaltında kaybedilen Rıdvan Karakoç'un kardeşi Hasan Karakoç ise, 23 yıldır kayıplarının akıbeti için mücadele verdiklerini hatırlatarak, "İnsanlar öldürmesin, kaybedilmesin, insanlar gömülme hakkına sahip olsun diye buradayız. Bizi kandırdılar, yalan söylediler, saldırdılar. Annelerimizden aldık bu mücadeleyi, 4.kuşak bu mücadeleyi devralıyor. Bu mücadeleyi asla bırakmayacağız, biz vazgeçsek de, insanlık, tarih vazgeçmeyecek. Biz alnımızın akıyla yaşayacağız, sizler de utancınızla yaşayacaksınız. Biz makam istemiyoruz, biz defnetme hakkımızı istiyoruz. 21. Yüzyılda insanlar 'mezarım' diyor. Ama yetkililerden cevap yok, anneler ziyaret edebilecekleri bir mezar istiyor. Bir devlet bu kadar gaddar olabilir mi?" dedi.

Cumartesi Anneleri, İstanbul'daki Suudi Arabistan Başkonsolosluğu'na girdiği 2 Ekim'den beri kendisinden haber alınamayan gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın akıbetinin açıklanması da istedi.
03 Kasım 2018 17:45
DİĞER HABERLER