Davutoğlu: Türkiye'nin hedefi bu

Davutoğlu: Türkiye'nin hedefi bu
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, İran'ın nükleer programıyla ilgili olarak, ''Uranyum köprüsü değil, bizim için esas olan barış, istikrar ve refah köprüsü olabilmek. Türkiye'nin hedefi bu'' dedi.
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, İran'ın nükleer programıyla ilgili olarak, ''Uranyum köprüsü değil, bizim için esas olan barış, istikrar ve refah köprüsü olabilmek. Türkiye'nin hedefi bu'' dedi. Ahmet Davutoğlu, Conrad Otel'de düzenlenen 6. Türk-İtalyan Forumu'ndan ayrılırken, gazetecilerin sorularını yanıtladı. Bir gazetecinin, ''Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu Başkanı Muhammed el Baradei bir öneride bulundu. 'İran, Türkiye üzerinden uranyumu zenginleştirebilir' dedi. İtalyan Dışişleri Bakanı'nın da Türkiye'nin bu konuda arabulucu olabileceği yönünde açıklamaları oldu. Ancak İran, üçüncü bir ülkeyi istemediğini açıkladı. Bu konuda Türkiye'yi arabulucu olarak görüyor musunuz?'' biçimindeki sorusu üzerine Davutoğlu, Türkiye'nin, İran'ın nükleer programıyla ilgili konuda üstlendiği rolün yeni olmadığını söyledi. Davutoğlu, ''En baştan itibaren Türkiye, gerek Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu'na taraf olan bir ülke, gerekse İran'a komşu bir ülke olarak ve son dönemde de BM Güvenlik Konseyi üyesi olarak, 5 1 ile İran arasında yürütülen tüm çabalarda aktif bir katkıda bulunagelmiştir. Ama bunun adını hiçbir zaman arabuluculuk koymadık. Bu, bizim bu konuyla ilgili doğrudan ilişkimizin doğal sonucudur'' diye konuştu. Konunun, kendisinin ve Başbakan'ın İran ziyaretlerinde ve İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad'ın İstanbul ziyaretinde ele alındığını ifade eden Davutoğlu, ''Bizim çabalarımıza yönelik ilginin artmasının nedeni, sayın Baradei'in gündeme getirdiği husustur. Biz bu konuda gerek Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu ile gerek İran ile temaslarımızı sürdürüyoruz'' dedi. Temaslarını, bu gece hareket edeceği Afganistan'da muhtemelen sürdüreceğini belirten Davutoğlu, şöyle konuştu: ''Bölgeyi ilgilendiren konuların diplomasi yoluyla çözülmesine büyük önem veriyoruz. Türkiye olarak yapabileceğimiz katkı da belki şudur; tarafların Türkiye'ye büyük güveni vardır. İran'dan bugün gelen açıklamayla ilgili bir temasımız olmadı, ama olacak. Detayları konuşacağız. Ancak orada kastedilen, fizibilite boyutundan daha çok İran'ın iç kamuoyuyla ilgili olarak İran'da girişimin yapılması. Görüşmelerimizi sürdüreceğiz. Bu konuda Türkiye, elinden gelen her türlü çabayı göstererek, bir krize dönüşmesine engellemek için bölgesine yeni bir vizyon getirmeye çalışıyor.'' Davutoğlu, Türkiye'nin ''uranyum köprüsü'' biçiminde ifadelendirildiğinin belirtilmesi üzerine de bu deyimlerin çok doğru olmadığını dile getirerek, ''Ancak sayın Baradei'in açıklamış olduğu bilinen bir çözüm önerisi bu. Uranyum köprüsü değil, bizim için esas olan barış, istikrar ve refah köprüsü olabilmek. Türkiye'nin hedefi bu'' diye konuştu. ''SOĞUK SAVAŞ ARTIK BİTTİ'' Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, ''Soğuk savaş artık bitti. Artık bu mantaliteyle düşünmemeliyiz. Kültürel soğuk savaş ve doğu-batı gerilimi de Türkiye'nin AB'ye üye olmasıyla bitecektir'' dedi. Ahmet Davutoğlu, Dışişleri Bakanlığı Stratejik Araştırmalar Merkezi ve UniCredit Group tarafından Conrad Otel'de düzenlenen 6. Türk-İtalyan Forumu'nda yaptığı konuşmada, forumun, Türkiye ile İtalya arasında mükemmel düzeyde seyreden ilişkilere sivil toplum gücünü kattığını belirterek, forumun gelenekselleşmesinden ve başarısından duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Akdeniz'in iki önemli bölgesi olan Anadolu ve İtalyan yarımadalarının tarih boyunca birbiriyle yakın etkileşim içinde olduklarını vurgulayan Davutoğlu, bu tarihsel etkileşimin siyasal, ekonomik ve kültürel boyutlarına değindi. ''Günümüzde Türkiye ve İtalya, güçlü tarihi bağların yanısıra ortak insani ve demokratik değerler etrafında birleşen dost ve müttefik iki ülkedir. İlişkilerimizin rotasını, çok boyutlu stratejik işbirliği hedefi belirlemektedir'' diyen Davutoğlu, iki ülkenin AB'nin geleceğine ilişkin benzer yaklaşımları, Akdeniz vizyonları ve transatlantik ilişkilere atfettikleri önemin, ilişkilere sağlam bir zemin kazandırdığını söyledi. Davutoğlu, Türkiye-İtalya arasındaki ekonomik ve ticari ilişkilere de dikkati çekerek, İtalya'nın, Türkiye'nin en büyük üçüncü ticaret ortağı olduğunu, 2008 yılında ikili ticaret hacminin 19 milyar dolar olarak gerçekleştiğini bildirdi. Türkiye'ye gelen yabancı sermaye yatırımları açısından İtalya'nın 5. sırada olduğunu, ülkede halen 700 civarında İtalyan firmasının türlü alanlarda faaliyet gösterdiğini belirten Davutoğlu, enerji alanındaki ortak çalışmaların ülkeler arasındaki işbirliğinin giderek derinlik kazanan bir diğer önemli boyutunu oluşturduğuna işaret etti. Davutoğlu, Mavi Akım Doğalgaz Boru Hattı, Bakü-Tiflis-Ceyhan Petrol Boru Hattı projelerinin ardından Samsun-Ceyhan Petrol Boru Hattı'nın yaşama geçirilmesi için iki ülke arasında başlatılan işbirliğinin Rusya'nın da katılımıyla daha da güçlendiğini belirterek, ''Türkiye'yi enerji merkezine dönüştürmeye yönelik bu büyük projelerin sonuçlandırılması, küresel enerji arzı güvenliğine ciddi bir katkı oluşturacak'' dedi. Türkiye-Yunanistan-İtalya Doğalgaz Boru Hattı projesinin Avrupa'ya enerji sunumunda kaynak ve güzergahların çeşitlendirilmesini sağlayacak önemli bir adım oluşturacağını ifade eden Davutoğlu, ''Türkiye-Yunanistan bölümü Kasım 2007'den bu yana işleyen hattın Yunanistan-İtalya ayağının da bir an önce tamamlanarak hizmete girmesini temenni ediyoruz'' diye konuştu. -TÜRKİYE'NİN AB ÜYELİĞİ- Türkiye'nin AB üyeliğinin, AB'ye gelecekte gereksinim duyacağı zinde enerjiyi ve dinamizmi kazandırarak, birliğin küresel konumunu güçlendirmek bakımından bir fırsat oluşturacağını vurgulayan Davutoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü: ''Türkiye ve AB, Avrupa kıtasının geleceğine yönelik ortak bir vizyonu paylaşmaktadır. Bu vizyon, yumuşak gücünü artıran, evrensel değerlerini ileriye taşıyan, yekpare olmadan çeşitliliği teşvik eden ve küresel siyasetin kendine güven duyan bir oyuncusu haline gelmiş bir Avrupa kurgulamaktadır. Türkiye'nin üyeliği, Avrupa'nın bu ortak vizyona ulaşmasına yardımcı olacak, Avrupa'ya, dünyanın diğer bölgelerine olumlu yönde değişimde örnek ve ilham kaynağı olmak için gerekli gücü verecektir.'' -''AB ÜYELİĞİ STRATEJİK ÖNCELİĞİMİZDİR''- Türkiye'nin, komşuları başta olmak üzere yakın çevresiyle ilişkilerini geliştirmeye ve zenginleştirmeye yönelik çabalarını basite indirgeyerek, ''batıdan uzaklaşmak'' biçiminde değerlendiren kimi yorum ve analizlerin görüldüğü bu günlerde kimi hususların altını çizmek istediğini belirten Davutoğlu, şöyle konuştu: ''Türkiye'nin temel stratejik hedefi ve devlet politikası, AB'ye tam üyeliktir. Bu hedefimiz hiçbir zaman değişmemiştir. AB süreci, gerek dış politikamızdaki ağırlığı gerek sağladığı siyasi ve ekonomik dönüşümle Türkiye'nin toplumsal ve siyasal yaşamının en önemli parçalarından birini oluşturmaktadır. Avrupa modelini esas alan modernleşme çabalarımızın 18. yüzyıla kadar uzandığı gözardı edilmemelidir. Avrupa ile bütünleşme Türkiye için bu nedenle tarihsel bir süreç ve stratejik bir önceliktir. Kim ne derse desin tamamlanacaktır. Dış politika alanlarının hiçbiri diğerine alternatif oluşturamaz.'' Soğuk savaşın artık bittiğine dikkati çeken Davutoğlu, ''Soğuk savaş artık bitti. Artık bu mantaliteyle düşünmemeliyiz. Kültürel soğuk savaş ve doğu-batı gerilimi de Türkiye'nin AB'ye üye olmasıyla bitecektir'' dedi. -''ÜZERİMİZE DÜŞENİ YAPTIK''- Davutoğlu, Türkiye'de son yıllardaki kapsamlı reformlarla demokrasinin güçlendiğini, sivil toplum ve kurumların istikrarlı duruma geldiklerini ifade ederek, kamuoyunun kendisi için önem taşıyan konuları çok daha şeffaf ve etkili bir biçimde tartışabildiğini kaydetti. Reform sürecinde yavaşlama olduğunu söyleyenlere en iyi yanıtın, son dönemde kaydedilen gelişmeler ve çok kritik dış politika alanında izlenen etkin ve cesur politikalar olduğunu anlatan Davutoğlu, şöyle konuştu: ''Biz üzerimize düşeni yaptık. Beklentimiz, AB tarafının da taahhütlerine sadık kalmasıdır. Taahhüdüne sadık kalmak demek, müzakere sürecinin teknik düzeyde objektif olarak yürütülmesidir, siyasal düzeyde bu müzakere süreciyle ilgili olmayan siyasal konuların müzakerelerin parçası haline getirilmemesidir ve nihayet kısır iç politika gündemlerinin uzun dönemli AB stratejisi karşısında o stratejiyi etkileyen bir görünüm kazanmamasıdır. Yani değişik ülkelerin kendi iç politikalarına yönelik olarak izledikleri kısa dönemli yaklaşımlar, aslında AB'nin uzun dönemde küresel bir güç haline gelmesini öngören vizyonla örtüşmemektedir.'' -İTALYA'NIN DESTEĞİ- İtalya'nın, Türkiye'nin AB üyeliğinin stratejik anlamda taşıdığı değeri net bir biçimde algıladığını memnuniyetle gözlemlediğini belirten Davutoğlu, İtalya'nın Türkiye'nin katılım sürecine verdiği açık ve sürekli desteğin büyük önem taşıdığını vurguladı. Zorlu müzakere sürecinde en önemli hususun toplumsal destek olduğunu belirten Davutoğlu, şöyle devam etti: ''Maalesef bazı AB liderleri, Türkiye'nin AB'deki konumunu hala sorgulayabilmekte, ilişkilerimizin hukuki temeli ve nihai hedeflerine bağdaşmayan alternatifler önerebilmektedir. Türkiye'nin AB üyeliği tarihi gerçeklere dayanan bir vakadır. Bu vaka karşısında herkesin buna uygun davranmasını bekliyoruz. Bu kimliği her gün tartışmak kimseye bir fayda getirmeyecektir. AB'nin geleceğine vizyoner bakan bütün liderlerin de Türkiye'nin AB üyeliğine bu perspektiften bakacaklarına olan inancımı bir kez daha teyit etmek istiyorum. Türkiye'nin AB üyeliğini günlük siyasi çıkarlar yerine stratejik bir bakış açısıyla değerlendirmek gerektiğini düşünüyorum.'' Türk-İtalyan Üniversitesi'nin kuruluşuna ilişkin açıklamalarda da bulunan Davutoğlu, gerekli tüm desteğin sağlanarak, projeyi hızla yaşama geçirmeyi istediklerini, bu çerçevede iki ülke başbakanları arasında imzalanan anlaşmanın onay işlemlerinin tamamlanmak üzere olduğunu bildirdi ve ''İlişkilerimizi taşıyan güçlü temel üzerinde bugüne kadar gerçekleştirmiş olduklarımız, bizleri Türk-İtalyan ilişkileri bakımından yüreklendirmektedir'' dedi.
18 Kasım 2009 20:47
DİĞER HABERLER