Bolu Abant'ta üç gün süren Abant Platformu sona erdi. 22. Abant Toplantısı'nın sonuç bildirgesinde, "Demokrasimizin vesayet altında olduğu bütün katılımcılar tarafından vurgulanmıştır.'' denildi.
ABANT PLATFORMU'NU İZLEMEK İÇİN LÜTFEN TIKLAYIN
Bilgirgede, ''Demokrasimizi işlemez hale getiren vesayet, yakın tarihte yaşadığımız sosyal, politik ve uluslar arası tecrübelerle yakından ilişkilidir, vesayet demokratik işleyişi engelleyerek siyasi, sosyal, ekonomik nitelikteki ulusal ve uluslar arası sorunların çözümünü güçleştirmektedir." ifadelerine yer verildi.
Abant Palace Otel'de 25 Haziran cuma günü başlayan ''Vesayet ve Demokrasi'' konulu toplantıda 'Sonuç ve Değerlendirme' oturumunu yöneten Abant Platformu Dönem Başkanı Levent Köker, sonuç bildirisi taslağını okuyarak, müzakerecilerin görüşlerine sundu. Yaklaşık 2 saat süren tartışmaların ardından hazırlanan 16 maddelik sonuç bildirisi şöyle:
''1. Demokrasimizin vesayet altında olduğu bütün katılımcılar tarafından vurgulanmıştır.
2. Demokrasimizi işlemez hale getiren vesayet, yakın tarihte yaşadığımız sosyal, politik ve uluslar arası tecrübelerle yakından ilişkilidir
3. Vesayet sadece anayasal hukuki düzeyde kurumsal olarak karşımıza çıkan bir demokrasi engeli olmayıp aynı zamanda bir siyasi kültür temelli zihniyet kalıbı niteliğindedir.
4. Bu yönleriyle vesayet demokratik işleyişi engelleyerek siyasi, sosyal, ekonomik nitelikteki ulusal ve uluslar arası sorunların çözümünü güçleştirmektedir.
5. Bugün karşı karşıya bulunduğumuz Kürt, Alevi, başörtüsü, azınlıklar, din-vicdan, ifade ve örgütlenme özgürlüğü gibi meseleler ve komşularımızla ilişkilerde yaşanan sorunlar vesayetçi engellemeler nedeniyle çözülememektedir.
6. Vesayetçi yapılar sadece sorunları çözümsüzlüğe hapsetmekle kalmayıp aynı zamanda toplumsal gerginliklere, şiddet ve korkunun tırmanmasına neden olmaktadır. Bu da vesayetçiliği pekiştirmektedir.
7. Tüm bu nedenlerle tek parti döneminin ideolojik mirası niteliğinde olan ve önce 1961, sonra da 1982 anayasalarıyla kalıcı bir sistem niteliği kazanan vesayetçiliğin nihai olarak tasfiyesi elzemdir.
8. Artan şiddet ortamı, Kürt meselesinin çözümünü güçleştirmekte ve toplumsal dokuyu tahrip etmektedir. Platform, şiddeti toplumsal barışın önündeki en büyük engel olarak görmekte, sorunun çözümü için özgürlüklerin geliştirilmesini ve demokratik siyasetin ön plana çıkartılmasını savunmaktadır.
9. Diyarbakır'da 32 STK'nın başlattığı ve Mardin ve Batman'da devam eden şiddet karşıtı çağrıları Abant Platformu oybirliği ile desteklemektedir.
10. Askeri bürokrasi, demokratik denetim altına alınmalıdır. Bu doğrultuda dış güvenlik kurumları çağdaş dünya gereklerine uygun bir şekilde köklü reformlardan geçirilmelidir. Dış güvenlik politikası ve öncelikleri askeri harcamalar demokratik kurumlar tarafından belirlenmelidir.
11. Savunma, güvenlik ve istihbarat konularında sivil kesim ile askeri kesim arasındaki bilgi asimetrisi demokratik denetim lehine dengelenmelidir.
12. Anayasa Mahkemesi, kurucu iktidar yetkisini kullanamaz. Halka ait olan ve sivil demokratik süreçlerin içinde oluşan kurucu iktidar, Anayasa Mahkemesi tarafından denetlenemez. Bu doğrultuda yargı organları demokratik meşruiyet temelinde yeniden yapılandırılmalıdır.
13. Vesayetin gündelik hayata sirayet eden ve rutinleşen zihniyeti karşısında insan yetiştirme düzenimiz yeniden ele alınmalı, mevcut müfredat her türlü vesayetçiliğe karşı duyarlılık geliştirilmesi yönünde düzenlenmelidir.
14. Demokratik siyasi hayat ile bağdaşması mümkün olmayan vesayetçiliğin toplumsal taşıyıcısı niteliğinde görünen ve toplumun ekonomik ve kültürel bakımdan üst katmanlarında yer alan aktörlerin sivil toplum ve medya üzerinden vesayet düzenine temin ettiği destek demokratikleşmemizi engellemektedir.
15. Toplumu kutuplaştıran bu vesayetçi düzen ve onun ürünü olan diyalog ve empati yoksunluğunun yol açtığı sorunlar, ancak geniş, çoğulcu ve katılımcı usullerle yapılacak yeni bir sivil ve demokratik anayasa düzeniyle aşılabilir. Böyle bir anayasanın Türkiye toplumunu meydana getiren ve statükoyla sorunları olan kesimlerin ortak bir dil, vicdan ve akıl geliştirmeleriyle mümkün olacağı açıktır.
16. Tam üyeliğe yönelik AB sürecinin gerektirdiği anayasal, yasal dönüşümlerin gerçekleştirilmesi daha özgür, daha barışçı bir Türkiye hedefine ulaşmamız için önemlidir. Bu hedefin gerçekleştirilmesinde en önemli görev halkın demokratik temsilcileri olan iktidar ve muhalefet partilerine düşmektedir.''