DenizBank Genel Müdürlüğü, "Fatih Terim Fonu" adı altında yapıldığı iddia edilen dolandırıcılık suçlamalarına ilişkin yazılı açıklama yaptı.
DenizBank, "
Fatih Terim Fonu" adı altında, arasında futbolcuların da bulunduğu çok sayıda kişinin dolandırılmasına ilişkin suskunluğunu bozarak, bankanın sorumluluğunun bulunmadığını savundu.
DenizBank Genel Müdürlüğü, DenizBank Levent Büyükdere Caddesi Şube Müdürü Seçil Erzan'ın "Fatih Terim Fonu" adı altında çok sayıda kişiyi dolandırdığı iddiasına ilişkin yazılı açıklama yaptı. Seçil Erzan'ın iki gün boyunca banka yöneticileri tarafından alıkonulduğu iddiasının reddedildiği açıklamada, dolandırıldığını söyleyen müştekiler suçlandı. Açıklamada, "Bildirimde bulunan şahısların paralarının bankamız dışında saadet zinciri veya piramit sistemi benzeri bir oluşumda değerlendirildiğini bildikleri" kaydedilerek, mahkeme kararıyla "zimmet" kararı çıkması halinde müştekilerin zararlarının karşılanacağı belirtildi.
Seçil Erzan'ın, Arda Turan ve Emre Belözoğlu'nun da içinde bulunduğu birçok kişiyi dolandırdığı iddiasına ilişkin tartışmalar sürerken, gözler Erzan'ın çalıştığı DenizBank'a çevrildi. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Seçil Erzan'ın Çorlu'daki evinden alınarak İstanbul'a götürülmesine ilişkin DenizBank Genel Müdürü Hakan Ateş'in de arasında bulunduğu altı banka yöneticisi hakkında, "kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma" suçundan soruşturma yürütüyor. Bu nedenle bazı müştekilerin avukatları, bankaya yönelik delil karartma suçlamaları yöneltti. Ayrıca bazı müştekiler de olaydan banka yönetimini suçlamıştı. Tartışmalar sürerken, DenizBank'tan yazılı açıklama geldi.
Açıklamada, "olay münferit" denildi ve "bankayla ilgisinin bulunmadığı" savunuldu. Ayrıca yargıya, "Kurumumuz, kovuşturma süreci devam eden bu olayda; konunun mahkemeler nezdinde hızla ve adilane bir şekilde sonuçlanacağına olan inanç ve müşteri gizliliğine riayet etme ilkesiyle, hukuk sürecinin ve adaletin tecelli etmesini beklemektedir" mesajı verildi.
Banka neler yaptı?
Açıklamada, bankanın bu süreçte durumdan nasıl haberdar olduğu ve neler yaptığı ayrıntılarıyla anlatıldı. DenizBank'ın olaydan Seçil Erzan'ın iki günlük mazeret izni nedeniyle görevinin başında olmadığının 7 Nisan 2023 tarihinde, müşteri de olan bir şikâyetçinin şubeye gelmesi ile ilk kez haberdar olunduğu kaydedildi. Durumun 7 Nisan 2023 Cuma günü saat 16:30 sularında Genel Müdür Hakan Ateş'e aktarıldığı ifade edilen açıklamada, telefonla aranan Erzan'a ulaşılamadığı, aynı gün İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na başvuruda bulunulduğu, dosyada gizlilik talep edildiği ve Erzan hakkında yurt dışına çıkma yasağı talep edildiği anlatıldı.
Fatih Terim ayrıntısı
7 Nisan Cuma günü ilerleyen saatlerde Genel Müdür Hakan Ateş'in, yine spor dünyasından olan isimler tarafından arandığı ve görüşme talep edildiği aktarılan açıklamaya şöyle devam edildi:
"8 Nisan Cumartesi sabahı spor dünyasından olan isimler bankamızı ziyaret etmiş, kendileriyle bankamız Hukuk, Operasyon, Teftiş Kurulu, İnsan Kaynakları birimlerinin yöneticileri, ilgili Bölge Müdürü ve Genel Müdürümüzün de katıldığı toplantı gerçekleştirilmiştir. Toplantıda, spor dünyasından olan kişiler kendi eski hocalarının adıyla anılan bir fon olduğunu belirtip Seçil Erzan tarafından kandırıldıklarını ve önemli tutardaki paraları kendisine verdiklerini söylemişler, bir kağıda el yazısı ile yazılı alacaklı listesinin görüntüsünü vermişlerdir. Bankamız mağdur olduğunu beyan eden kişilerin isimlerini toplu olarak ilk kez böyle öğrenmiştir."
Bu toplantıda bulunan Fatih Terim'in "…kızım gibi benimsediğim, evimize giren çıkan Seçil Erzan'ın bu yaptıklarını anlayamıyorum, kaybım olmakla beraber miktarını bilemiyorum" dediği aktarılan açıklamada, Erzan'a ulaşılamadığının söylenmesi üzerine Arda Turan'ın Erzan'la devamlı irtibat halinde olduğunu ve sabaha kadar kendisiyle konuştuğunu, istenirse bankaya telefon numarasını ve o an kaldığı adresi verebileceğini söylediği aktarıldı.
Banka yöneticileri 8 Nisan'da Çorlu'da
Daha sonra kurulan telefon irtibatının ardından Erzan'ın bölge müdürüne Çorlu'daki konumunu attığı ifade edildi. 8 Nisan Cumartesi öğleden sonra Çorlu'daki eve giden bölge müdürünün içeri girdiği ifade edilen açıklamada, Seçil Erzan'ın "kendisinin, alacaklı olan kişilerce devamlı tehdit edildiğini, kötü bir ruh durumu içerisinde olduğunu, intihar etmek istediğini, devamlı olarak arandığı için telefonlarını kapalı tuttuğunu" ifade ettiği savunuldu. Erzan'ın bankaya gelip Teftiş Kurulu'na da açıklamalarda bulunmak istediğini söylediği aktarılan açıklamaya şöyle devam edildi:
"9 Nisan Pazar günü yakını olan H.E.'nin kullandığı, yine yakını E.E.'ye ait araçla bankaya gelen Seçil Erzan, toplantı odalarının bulunduğu 18. katta Teftiş Kurulu, İnsan Kaynakları, Hukuk Grubu yöneticilerinin ve Bölge Müdürü huzurunda beyan ve açıklamalarda bulunmuştur. Bu beyan ve açıklamaları yaparken Göktürk'teki evinde bazı notlar olabileceğini söylemiş, ancak kendisi yalnız gitmek istemediği için, talebi üzerine bölge müdürü ile birlikte Göktürk'teki evine gitmiş, yengesi olduğunu beyan ettiği N.A'nın da bulunduğu evdeki birkaç ajandayı bulduktan sonra bankaya geri dönmüştür. Bahse konu ajandalar incelendiğinde, içeriklerinde anlam ifade eden herhangi bir bilgiye ulaşılamamıştır. Seçil Erzan, bu ajandaları akşam Çorlu'daki evine giderken yanında götürmüştür."
Açıklamada, Seçil Erzan'ın idari soruşturma kapsamında alınan yazılı ve imzalı savunmasında, "Ortada aslında bir fon olmadığını, bir kısım topladığı paraları daha önce para aldığı kişilere ana para ve faiz ödemesi olarak verdiğini, kendisinin de bu çerçevede aşırı borçlandığını, mallarını kaybettiğini, bu kişilere ortada bir fon bulunmadığını bildirdiği halde buna kimsenin inanmak istemediğini, hatta söylediği kişilerden bazılarının kendisine karşı cebir ve şiddet kullandığını ve kurulan bu saadet zincirinin devam etmesini istediklerini" söylediği savunuldu.
Aynı gün saat 22:00 sularında Erzan'ın, onu bekleyen yakınlarıyla Çorlu'ya döndüğü aktarılan açıklamada, "Beyanları sırasında kendisinin devamlı tehdit edildiğini ifade ettiğinden olası bir tehdit ve/veya darp durumunda emniyet güçlerine haber vermek maksadıyla iki silahsız güvenlik görevlimizin de içinde bulunduğu araç evin yakınında bekletilmiş, bu konudan Seçil Erzan bizzat haberdar edilmiş, kendisi bu hassasiyetimiz dolayısıyla bankamıza teşekkür etmiştir" denildi.
Ortada bir bankacılık suçu saptanamadığını ifade eden DenizBank Teftiş Kurulu ön inceleme raporunun 10 Nisan tarihinde soruşturmayı yürüten İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na teslim edildiği bildirilen açıklamada, raporun teslimi esnasında, Başsavcılığın, DenizBank tarafından yapılan bildirim dışında hiçbir mağdurun bir başvurusu olmadığını söylediği savunularak, "(Başsavcılık) Bu konuda yapılan tek müracaatın sadece banka tarafından olduğunu, Cumhuriyet Savcılığının raporda yaptığı ilk incelemede ortada bir bankacılık suçunun tespit edilemediğini açık bir şekilde beyan etmiştir" denildi.
Açıklamada ayrıca şu iddialarda bulunuldu:"İfadesinin alındığı bu iki gün boyunca, Seçil Erzan'a olay ve içeriğini anlayabilmek maksatlı, ortada alışverişe konu paranın miktarını, alışverişe konu kişilerin isimlerini öğrenebilmek amaçlı sorular sorulmuş, bankamıza şikayet yapan kişilerin beyanlarıyla, Seçil Erzan'ın anlattıkları karşılaştırılmış, şikayetlere konu işlemlerin bankamız kayıtlarında bulunup bulunmadığı araştırılmıştır. İncelemeler sonunda Seçil Erzan tarafından işlendiği iddia edilen fiillerin bankamızdaki hesaplar kullanılmaksızın, bu kişinin görevi dışındaki ilişkilerini kullanarak gerçekleştirdiği sonucuna varılmıştır. Aynı gün Teftiş Kuruluna verdiği beyanlarını tamamlayan Seçil Erzan, tekrar H.E. ve eşiyle birlikte 19:35 sularında yakınlarının da bulunduğu Çorlu'daki eve dönmüştür. Gece yarısı, polis marifetiyle gözaltına alınmış, 11 Nisan günü İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na ifade vermiştir. Tutuklanma talebiyle Sulh Hakimliğine gönderilmiş, mahkemede de aynı ifadesini tekrarlamasını müteakip tutuklanmıştır."
Açıklamada, Seçil Erzan'ın banka tarafından alıkonulduğuna ve delil karartıldığına ilişkin iddialar da reddedilerek, "Bazı haberlerde yer alan telefon kırılma iddiası tamamen gerçek dışı olup Seçil Erzan, kırıldığı ifade edilen telefonunu Savcılığa delil olarak avukatı vasıtasıyla teslim etmiştir. Bu telefonlardan elde edilen ve Seçil Erzan tarafından silinmemiş mesajlar mahkeme dosyasında yer almaktadır" denildi.
Seçil Erzan'ın Banka'ya giriş ve çıkışı arasındaki tüm hareketlerin, lobi ve toplantı odasındaki giriş çıkışların kamera kayıtlarıyla tespit edildiği ve rapor eşliğinde Cumhuriyet Savcılığına sunulduğu kaydedilen açıklamada, "Hal böyle iken, kanunen yerine getirmek zorunda olduğumuz prosedürlerin uygulanmasının bankamızın 'personelini alıkoymak' şeklinde anlatılması kabul edilemez bir iddiadır" denildi.
"Saadet zinciri yok"
DenizBank'ta saadet zincirine dair herhangi bir kayıt bulunmadığından doğal olarak herhangi bir delilin karartılmasının da söz konusu olmadığı savunulan açıklamada şu ifadeler yer aldı:
"DenizBank, Cumhuriyet Savcılığı ve BDDK tarafından kendisinden istenen diğer tüm bilgi ve belgeleri derhal ilgili makamlara sunmuştur. Seçil Erzan'ın ifadesine başvurma gereği kanunla düzenlenmiş bir konu olup, aksi yönde davranış bankanın görevini ihlali anlamına gelecektir."
"Yargı zimmet derse paralar ödenecek"
Açıklamada, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) tarafından da yapılan inceleme ve değerlendirme sonucu 5411 sayılı Kanun kapsamında zimmet suçunun söz konusu olamayacağının anlaşılması nedeniyle yazılı başvuru sürecinin başlatılmadığı kaydedildi ve devamında yargının "zimmet" kararı vermesi halinde mağdurlara paralarının verileceği belirtilerek, şöyle denildi:
"5411 sayılı Kanun kapsamında bir zimmet suçunun varlığının bir mahkeme kararıyla tespit edilmiş olması halinde, mevzuat gereği bankanın, zimmete geçirilen paraları hak sahiplerine ödeyecek ve ardından sigorta poliçesine müracaat edebilecektir. Dolayısıyla, bankamızın kendi kuralları çerçevesinde çözümü olan bir durumdan kaçınma gibi bir refleksi olmadığı halde 'zimmet suçuna ilişkin delillerin karartılması amacıyla Seçil Erzan'ın alıkonulduğu' yönündeki beyanatlar adli makamlar ile kamuoyunu yanıltmaya ve bankamızın itibarını zedelemeye yöneliktir. BDDK denetiminde bir anonim şirket olan bankamızın, herhangi bir mahkeme kararı olmaksızın zimmet olmayan bir fiilden ötürü ödeme yapması halinde, asıl o zaman banka yöneticilerinin 5411 sayılı Kanun kapsamında zimmet suçunu işlemiş olacağını kamuoyunun bilgisine ayrıca sunmak isteriz."
Arda Turan ile Seçil Erzan arasındaki görüşmelere de yer verilen açıklamada, "Bu beyanlardan da görüleceği üzere bankamız üst yönetiminin olaydan hiçbir haberinin olmadığı aşikardır" denildi. DenizBank'ın ve yöneticilerinin şikayetçiler tarafından hedef alındığı belirtilen açıklamada, şu ifadeler kullanıldı:
"Bankamızca 7 Nisan tarihinde yapılan başvurudan sonra birkaç gün içinde 29 şikayetçi Seçil Erzan tarafından dolandırıldıkları iddiasıyla Teftiş Kurulumuza başvurmuştur. Bu şikayetçilerden hiçbiri, Seçil Erzan tarafından dolandırılırken bankamızın herhangi bir yöneticisinin adının kullanıldığına dair bir beyanda bulunmamış ve fakat bizim Savcılık şikayetimizden sonra şikayette bulunan bazı avukatlar herhangi bir delil göstermeksizin Seçil Erzan yanında olayla hiç ilgisi olmayan yerli yabancı bütün banka Yönetim Kurulu üyeleri ve bir kısım yöneticilerinin de adlarını olaya karıştırarak, Seçil Erzan"dan tahsili mümkün olmayan paraların banka yöneticilerine baskı kurularak bankadan tahsiline çaba göstermeye başlamışlardır. Bu yönde Türkiye bankacılık sistemine dahi tehdit olabilecek davranışlardan kaçınılmamıştır."
Saadet zincirine para yatıranlar da sorumlu mu?
"20 soru-20 yanıt" başlığı altında çeşitli sorular sorulan açıklamada, "Saadet zincirlerine para yatıran ve çekenlerin sorumluluğu var mıdır?" sorusuna ise şu yanıt verildi:
"İddia sahipleri şahsi birikimlerini bankacılık sistemi dışında ve çoğunlukla şube lokali haricindeki yerlerde elden Seçil Erzan'a veya kuryelerine teslim etmiş, hatta bazıları varlıklarını DenizBank'tan çekerek vermeyi tercih etmişlerdir. Bu durum, bildirimde bulunan şahısların paralarının bankamız dışında saadet zinciri veya piramit sistemi benzeri bir oluşumda değerlendirildiğini bildiklerini göstermektedir. Seçil Erzan'ın, çeşitli şahıslardan sağlayarak oluşturduğu ve saadet zinciri şeklinde bir sistem kurduğu ve kişilere fahiş getiri vadettiği değerlendirilmektedir. Şahısların beyanlarında belirttiği getiri beklentileri de olağan bankacılık yatırım ürünlerinin getirileri ile mukayese edildiğinde finansal hayatın gerçeklerine uymayan ölçekte yüksektir. Belirtilen hususlar ışığında, iddia sahiplerinin Seçil Erzan'a verdiklerini söyledikleri tutarların bankacılık sisteminde değerlendirilmediğini bildikleri, birçoğunun birbirleriyle bağlantılı oldukları, büyük ölçüde birbirlerini ikna yoluyla saadet zincirine dahil oldukları, dolayısıyla ortak hareket etme iradesini gösterdikleri değerlendirilmektedir."