Dik durun, üzülecek bir şey yok!

Evlerinden sabah erken saatlerde gözaltına alınan 24 kız öğrenciden biri olan B.A. nezarethane ve mahkeme salonunda yaşadıklarını anlattı.

Uşak Cumhuriyet Başsavcılığı’nın Hizmet Hareketi'ne yönelik cadı avında İzmir ve çevresindeki birçok ilden 24'ü kız öğrenci olmak üzere 28 kişi gözaltına alınarak Uşak Emniyet’ine getirildi. 

Dört gün gözaltında kalıp beşinci gün hâkim karşısına öğrencilerin 22’si serbest kalırken, dört kadın da tutuklandı. 

Günlerce avukatlarıyla görüşmeleri engellenen, barodan gelen avukatların bazılarının itirafçı olmaya zorladıkları öğrencilerin çıplak aramaya maruz kalmasına veryansın eden Halkların Demokratik Partisi (HDP) Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu Adalet ve İçişleri bakanlıklarının vahim iddiaların üzerine gitmesini istemişti.

KIZ ÖĞRENCİLER TRAVMA YAŞADI

Gözaltına alınan öğrencilerden 21 yaşındaki B.A., yaşadıklarının bir travma olduğunu ve uzun bir süre unutamayacağını söyledi. 

B.A., Uşak’a götürülürken otobüste İzmir’de bazı bölgelerden getirilenlerin çıplak aramaya maruz kaldığını öğrendiğini, kendisi psikolojik olarak buna hazırladığını, arama sırasında çok kötü hissettiğini belirtti.

B.A., Uşak’ta üniversite okuduğunu belirterek, başından geçenleri Kronos'a anlattı.

“Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile işinden edilen babamın durumunu mantıksız buluyordum ki benim başıma fazlası geldi.” diyen B.A., sabah erken saatte henüz uyurken polislerin geldiğini kaydetti. 

B.A.: “HAKKINDA ARAMA VAR, UŞAK’A GÖTÜRECEĞİZ" DEDİLER

B.A., Uşak Emniyet Müdürlüğü'ne gidene kadar yaşadıklarını ise şöyle aktardı: “Sabah kapıda sesler duydum. Kardeşimle aynı odadaydık, gürültüye uyandım, İçeri girdiler, polis olduklarını bilmiyordum, sivillerdi. Birden odamı aradılar. Dolaplarımı, çekmeceleri açtılar. Odamdan çıkıp içeri gittiğimde erkek polislerin tutanak tuttuklarını görünce beni götüreceklerini anladım. Neye uğradığımı şaşırdım. Uzun bir süre bekledik. Daha sonra İzmir ve çevresinden toplanan kişiler olarak Uşak’a götürülmek üzere otobüslere bindirildik."

“OTOBÜSTE TANIDIĞIM ARKADAŞLARLA KARŞILAŞTIM”

“Polisler en önde oturuyorlardı, arka koltuklarını boş bırakmışlardı. Ben tanıdığım arkadaşlarımın yanına oturmuştum." diyen B.A., "O tutuklanan arkadaşımdı. Bir dönem beraber kalmıştık. Kendi aramızda konuşuyorduk, fakat sesli değil. Herkes kendi arasında sessizce konuşuyordu. Kendi aramızda saat kaçta alındığımızı, gözaltı sırasında ve Emniyet’te kötü davranışlara maruz kalıp kalmadığımızı paylaşıyorduk.” diye konuştu.

“NEZARETTE KALANLARLA ORADA TANIŞTIM”

B.A. şöyle devam etti: “Uşak’a geç vakit vardık. Nezarethaneye aldılar ve beklemeye başladık. Nezarette kalan diğer iki kişiyle daha önce tanışmıyordum. Orada tanıştık. Öğün başına yemek geliyordu. Tuvalet ihtiyacı da polisten polise değişiyordu. Namazı nezarethanede kılıyorduk. Battaniyeler vardı onlardan birini serdik öyle kıldık. Nezarethane başına 12-13 battaniye vardı.”

“MADDİ GÜCÜM YOKTU”

B.A. sorgu safhasını şöyle anlattı: “Çarşamba günü beni sorguya aldılar. Bir polis vardı. Arkadaşlarda üç dört polis varmış. Prosedür sorularını sordu. Kira ödeyecektik, bir para vardı, onu sordular. ‘Kira ödeyecektim, fatura ödeyecektim’ dedim ben de. 400-600 lira bir şeydi." diyen B.A., "Tek başıma kalacak gücüm yoktu. 850 kira veriyorduk. KYK yurdunun temiz ve iyi duymadığım için başvurmamıştım. Evde kalmayı tercih ettim. İsimler sordu bana tanımıyorum dedim. İkna oldu sanıyorum sorgulayan polis. 'O zaman seni boşuna almışız, özür dileriz' dedi bana. Ben de şaşırdım. Sonra nezarethaneye götürdüler tekrar.”

“KAPALI BİR YERE ALDILAR, KADIN POLİS GELDİ…”

“O kadar çok çıplak arama olmadı, ancak oldu yani.” diyen B.A., “İnsan garipsiyor. Ne oluyor. Affedersiniz, ancak çıkarmasam mı? diye soruyor insan.” dedi. 

Kendisini kapalı bir odaya aldıklarını aktaran B.A., “Kapalı bir yere aldılar. Kadın polis geldi. Benim yaşımdaydı neredeyse, genç bir polisti. Çantaya üst aramasından sonra bakıyorlar. 'Eşarbını çıkar' dediler. Tişörtünü kaldırtıyorlar, çıkartma değil de. Pantolonu da çıkarttırıyorlar. Başka yok. İç çamaşırlara dokunmadılar.” diye konuştu.

“BİZE OTUR-KALK YAPTIRMADILAR, FAKAT İZMİR’DE OLMUŞ”

Uşak’a getirilirken otobüste gözaltına alınıp getirilenlerin bazı yerlerde çıplak aramaya maruz kaldıklarını öğrendiğini kaydeden B.A., “Bize otur-kalk yatırmadılar, fakat İzmir’in bazı yerlerinde yaptırmışlar. İzmir’in bazı yerlerinden alınan arkadaşlar anlattığı için biliyorum. Zaten öncesinde de duymuştum çıplak arama yapılıyor diye, ancak o arkadaşlardan dinleyince psikolojik olarak hazır oluyor. Kendisini nelerin beklediğini düşünüyor, tedirgin oluyor.” diye konuştu.

“AKLIMDA HEP KALACAK”

Arama sebebiyle renciden olduğunu kaydeden B.A., “Ne kadar rencide olduğum ilerleyen günlerde belli olur herhalde. O sırada kendimi kötü hissettim. Garip bir ortamdı orası. Bizim yaşımızda biriydi arama yapan kadın polis. Bonemizi tokamızı filan aldılar. Çorapları, ayakkabı bağcıklarını aldılar. Pantolonu dizlerimize kadar çıkarttılar. Unutmak istesem de unutacağım bir şey değil bu. Aklımda hep olacak. Farklı şeyler düşünerek ya da farklı şeyler yaparak belki unutabilirim. Yanımda arkadaşlarım olduğu için iyiydik. Birbirimizde destek olduk.” ifadelerini kullandı.

“6 KİŞİ HÂKİM KARŞISINA ÇIKTIK”

B.A. şu ifadeleri kullandı: “6 kişi çıktık hâkimin karşısına. Bu suçtan suçlanıyorsunuz, emniyetteki ifadenize ekleyecek bir şeyiniz var mı? diye sordu. Ben de söyledim. 'Birisinden bir şey almadım, üzerime atılan şeyler doğru değil. Çok çalıştım dersaneye gittim, başka şeylere ayıracak zamanım yok' dedim. Avukatımız da konuştu. Karar açıklandığında kendi ismimi duyunca çok mutlu oldum. Birkaç arkadaş vardı onların ismini de duymuştum. İçeri alınan arkadaşım, onun ismini de okudu sandım. Kızlar okunmadı dediler. Ondan sonra herkes çok duygulandı.”

“DIŞARI ÇIKINCA AİLEMDEN SONRA ARKADAŞIMIN ANNESİNE SARILDIM”

B.A. şöyle devam etti: “Dışarı çıkınca annemlere sarıldım, sonra o kızın ailesine gittim. Onun annesine sarıldım, ağladık. Onları teselli etmeye çalıştım. İçeride de kızı bizi teselli ediyordu. Yaşı küçüktü, fakat çok pozitif biriydi. Mahkeme salonunda, ‘Dik durun üzülecek bir şey yok, birbirimizi biliyoruz, neyimiz olabilir Uşak’ta’ diyordu bize. Biz ona üzülüyorduk. Bizden küçük, fakat o bizi teselli ediyordu. Gözüm arkamda en çok onda kaldı. Sessizlik olduğunda onun ne yaptığını düşünerek üzüldüm, ağlamaklı oldum. Hep o arkadaşım aklımda. Dışarıda olmanın verdiği özgürlük duygusunu hissettim, nasıl değerli olduğunu.”

BARODAN GÖREVLENDİRİLEN BİR AVUKAT "İTİRAFÇI" OLMAYA ZORLADI

B.A.’nın babası da 160 bine yakın KHK mağdurundan sadece biri. Memurken şimdi geçimini yevmiyeli işçi olarak çalışarak sağladığını belirten baba F.A., Uşak Barosu tarafından atanan avukatların bazılarının öğrencileri "itirafçı" olmaya zorladıklarını anlattı. 

“İtirafçı ol örgüt üyeliğinden kurtulursun. Yoksa en az 6 yıl 3 ay ceza alırsın.” diyerek bazı baro avukatlarının ve birkaç diğer avukatın öğrencileri polisle işbirliği yapmaya zorladıklarını kaydeden F.A., “Psikolojik olarak baskı yaptılar. Bir başka kızı, yeni ölmüş babası, annesine ‘kızına söyle buradan kurtaracağım, bize yardımcı olsun, bildiklerini anlatsın’ diyor bir baro avukatı. Bunu aileler kendi arasında konuşurken öğrendik. Atanan avukatların 'itirafçı olun kurtulun' anlayışı vardı. ‘Kızınız bir şey anlatmıyor, konuşmazsa işi zor’ diye anlatıyordu.” diye konuştu.

TAKİPSİZLİK ALMASINA RAĞMEN OHAL KOMİSYONU GÖREVE İADE ETMEDİ

Kendisinin 15 Temmuz 2016 darbe teşebbüsünün hemen ardından çalıştığı kamu kurumundan ihraç edildiğini kaydeden F.A., gözaltına da alındığını, ancak bir yıl boyunca karakola imza vermeye gittiğini anlattı. 

Davadan takipsizlik almasına rağmen başvurduğu Olağanüstü Hâl (OHÂL) Komisyonu’ndan red aldığını belirten F.A., “Takipsizlikten sonra komisyonun cevabı şu oldu: ‘Her ne kadar mahkeme sizi aklasa bile şahitlerin verdiği ifadelerle bizde sizin ‘f.töc.’ olduğunuz kanaatini uyandırdı. Biz sizi göreve döndüremiyoruz’."

“ÜLKEMİZİ SEVİYORUZ AMA SEVGİMİZİ ANLAMIYORLAR”

Çevresinden dışlandığını, iş bulmakta zorlandığını kaydeden F.A., “Şu anda baskı altında olsa bile dışarıda yaşıyoruz. Her ne kadar yaşayışımız açık cezaevi gibi olsa da. İş yok, iş vermiyorlar. Tanıdığımız insanlar selam vermiyor.” dedi. 

Anlaşılmadıklarını kaydeden baba F.A., “Türkiye’de yaşamak zor. Ülkemizi seviyoruz, fakat sevgimizi anlamıyorlar. Biz herkese eşit davranıyoruz, seviyoruz ama anlaşılmıyor.” diyerek hayal kırıklığını anlattı.

12 Eylül 2020 19:03
DİĞER HABERLER