24 Haziran seçimleri için aday belirleme süreçlerini değerlendiren Hukukçu Prof. Dr. Mustafa Erdoğan, “Asıl mesele ‘’krallara lâyık’’ bu makamı kaldırmak ve onun yerine anayasal-demokratik rejim anlayışıyla bağdaşan bir cumhurbaşkanlığı ihdas etmektir” dedi.
24 Haziran erken seçiminin oluşturduğu atmosferde yaşanan aday tar- tışmaları devam ederken Hukukçu Prof. Dr. Mustafa Erdoğan adaydan çok 16 Nisan referandumuyla ortaya çıkan ‘Cumhurbaşkanlığı Sistemi’ne vurgu yaparak, “Asıl mesele ‘’doğ-ru’’ kişiyi cumhurbaşkanı seçtirmek değildir; esasen böyle güçlü bir makama seçilecek hiçbir ‘’doğru’’ kişi yoktur.
Asıl mesele ‘’krallara lâyık’’ bu makamı kaldırmak ve onun yerine anayasal-demokratik rejim anlayışıyla bağdaşan bir cumhurbaşkanlığı ihdas etmektir” ifadelerini kullandı.
Bir tür ‘seçilmiş kral’
Sosyal medya hesabından “Çifte seçime doğru giderken önemli gördüğüm birkaç noktaya dikkat çekmek istiyorum” diyen Erdoğan, şunları yazdı; “Bu seçimler aynı zamanda 2017 anayasa değişikliklerinin tamamen yürürlüğe girmesi sonucunu da getirecektir. Bu yeni sistemin odağında ise yürütmeyi tek başına elinde tutan ve yargıyı (ve TBMM seçimlerini de aynı parti veya partilerin kazanması halinde, ayrıca yasamayı da) kontrol altında tutma imkânına sahip olan çok güçlü bir cumhurbaşkanı, bir tür ‘’seçilmiş kral’’ yer almaktadır. Cumhurbaşkanlığı makamına ister halihazırdaki cumhurbaşkanı Erdoğan isterse muhalefetin destekleyeceği bir aday seçilsin, cumhurbaşkanını sadece ondan farklı bir siyasî çizgiden gelen bir TBMM çoğunluğu, o da kısmen, frenleyebilir (“Kısmen’’ diyorum, çünkü yeni sistem cumhurbaşkanına TBMM’nin yasama yetkisini felç etmesine imkân verecek nitelik ve genişlikte bir “kararnâme’’ çıkarma yetkisi vermektedir.)”
En temel ve öncelikli ihtiyaç, yeni bir anayasa
“Asıl mesele doğru kişiyi seçtirmek değil” diyen Erdoğan, “Esasen böyle güçlü bir makama seçilecek hiçbir ‘’doğru’’ kişi yoktur. Asıl mesele ‘’krallara lâyık’’ bu makamı kaldırmak ve onun yerine anayasal-demokratik rejim anlayışıyla bağdaşan bir cum- hurbaşkanlığı ihdas etmektir. Bu durumda, eğer demokrasiyi sahiden önemsiyorlarsa muhalefet partilerinin bu seçimlerde 2017 anayasa revizyonunun yarattığı oldu-bittiyi kaldırmaya dönük ‘’yeni bir anayasa’’ (veya, kapsamlı bir anayasa değişikliği) projesiyle halkın karşısına çıkmaları beklenir. Türkiye’nin halihazırdaki en temel ve öncelikli ihtiyacı budur” şeklinde açıklamalarda bulundu.
Demokratikleşmenin liderliğini yapabilecek bir aday
Seçilecek adayın özelliklerine dikkat çeken Erdoğan, son olarak şunları yazdı; “Muhalefetin cumhurbaşkanı adayını belirlerken gözetmesi gereken tek şey, adaylarının seçilmesine yetecek düzeyde bir toplumsal desteği garanti etmek değildir. Buna ek olarak göz önünde bulundurulması gereken bir şey daha var: Muhalefetin adayının seçilmesi halinde, yeni cumhurbaşkanının bu ittifakı veya koalisyonu çekip çevirebilecek, bir önceki maddede işaret ettiğim demokratikleşme programının liderliğini yapabilecek ve birikimi ve kadrosuyla anayasayı değiştirinceye kadar Türkiye Cumhuriyeti’ni idare edebilecek siyasî tecrübeye sahip bir şahsiyet olması gerekmektedir. Başka bir anlatımla, yeni sistem için bir cumhurbaşkanı adayı belirlemek sanat, akademya veya medya dünyasından bir ‘’celebrity’’ bulmak meselesi değildir. Bu kişinin her halükârda bir siyasetçi olması şarttır.”