Diyarbakır'daki sivil toplum: Yerleşim yerlerindeki çatışmalara son verilmeli

Diyarbakır'daki sivil toplum: Yerleşim yerlerindeki çatışmalara son verilmeli
Diyarbakır'ın en büyük 22 sivil toplum kuruluşunun başkanı ortak bir açıklamaya yaparak, bölgede yeniden başlayan çatışmalara tepki gösterdi. Açıklamada, "Yürütülmekte olan bu kirli savaşa karşı tutum alıyoruz." denildi. Sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri, yerleşim yerlerindeki çatışmalara da son verilmesi çağrısında bulundu.

Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi, Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Ahmet Sayar, MÜSİAD Başkanı İsmail Özşanlı'nın yanı sıra DESOB, DTB, DOGÜNSİFED, Diyarbakır Tabip Odası, MAZLUMDER, KESK, TİHV, DİSİAD, GÜNGİAD ve DİSK BÖLGE TEMSİLCİĞİ gibi şehrin büyük ve en etkin sivil toplum kuruluşlarının başkanları ve yönetim kurulu üyeleri, Güneydoğu Gazeteciler Cemiyeti'nde ortak açıklama yaptı. Ortak açıklamayı GÜNSİAD Başkanı Şah İsmail Bedirhanoğlu okudu.

Bedirhanoğlu, "Yaşanan son gelişmeler karşısında, toplumumuzun manevi, insani ve toplumsal duygu ve değerleri daha da fazla tahrip edilmeden ve özellikle de önümüzdeki seçimlerin demokratik, özgür ve güvenli bir ortamda yapılması ve halklarımızın özgürlük ve demokrasi taleplerinin yaşam bulması için, toplumumuza ve insanlığa karşı sorumluluk bilinciyle, tarafların kaygı ve beklentileri bir yana, yürütülmekte olan bu kirli savaşa karşı tutum alıyoruz." ifadelerini kullandı.

Son üç yıl içerisinde geliştirilen diyalog ve çözüm çabalarıyla çatışmasızlık ortamının ekonomik, sosyal ve siyasal yaşam başta olmak üzere, toplumsal yaşamın her alanında büyük bir rahatlama ve gelişmeler sağladığını belirten Bedirhanoğlu, şöyle devam etti: "Silahlı çatışma ve öldürmeleri sona erdirmişti. En son Dolmabahçe Sarayı'nda kamuoyuna açıklanan metin, Kürt sorununun demokratik çözümü için tarihi bir fırsat sunmuş ve geniş bir halk desteği görmüştü. Ancak sorunun köklü ve kalıcı çözümüne odaklanılmamış, yasal ve anayasal değişiklikler üzerinde çalışılmamış, aksine Dolmabahçe Mutabakatının bir yana bırakılarak süreç heba edilmiştir. Aynı gelişmelere paralel olarak Sayın Öcalan ile yürütülen görüşmeler kesilerek süreç fiilen sona erdirilmiştir."

"SİLAHLI ÇATIŞMA SÜRECİ KİMSEYE BİRŞEY KAZANDIRMAZ"

Silahlı çatışma sürecinin hiç kimseye bir şey kazandırmadığı, kazandırmayacağı ve bu sürecin kazananının da olamayacağını 40 yıllık ağır çatışmalı süreç deneyiminin gösterdiğinin altını çizilen açıklamada şöyle denildi: "Türkiye halkları olarak bütün sorunlarımızı diyalog ve müzakere ile çözmek dışında bir şansımızın olmadığının herkesin bilmesi gerekir. Barışçıl çözüm yoluna dönülmesi için, tek taraflı / çift taraflı vb. kavramları geride bırakarak derhal yerleşim yerlerindeki çatışmalara son verilmeli, seçimlerin demokratik ve güvenli bir ortamda yapılması için azami özen gösterilmelidir. Demokratik bir süreç olan seçimlerin tezahürü nasıl olursa olsun, hükümeti hangi parti kurarsa kursun, hiç zaman kaybedilmeksizin ilk iş olarak diyalog ve müzakere süreci yeniden başlatılarak ateşkes ilan edilmelidir. Bu talep, tüm taraflara bir çağrımızdır. Bu bağlamda Sayın Öcalan ile kesilen diyalog sürecini yeniden başlatmak, bu süreci müzakereye dönüştürerek ilerletmek, halkımızı büyük acılara gark eden ve ülkemizi her açıdan büyük belirsizliklere ve uçurumlara sürükleyecek olan bu çatışmalı sürece son vermek için adım atmaya davet ediyoruz.

HİÇBİR GEREKÇE BU KİRLİ SAVAŞI HAKLI GÖSTERMEZ

Hiçbir gerekçe sivil yerleşim yerlerinde yapılan eylem ve saldırılar ile bunlara karşı yapılan ve ağır tahribatlara ve çocukların ölümüne neden olan operasyonları, yerlerde sürüklenen insan bedenlerini/cenazeleri ve bu kirli savaşı haklı gösteremez. Türkiye toplumunun tüm kesimlerinin bu çatışma sürecini onaylamadığını, benimsemediğini, yerleşim yerlerindeki çatışma ve operasyonlardan da en çok sivil Kürt halkının mağdur olduğunu ifade etmek isteriz. Bir an önce silahlı çatışma sürecinin sona ermesini umut ve talep etmekle birlikte; çatışma durumunda da toplumun ahlaki ve manevi değerlerine, çatışma hukukunun ya da diğer bir ifadeyle insancıl hukukunun asgari ilkelerine uyulmalıdır. Bu çerçevede sivil yerleşim yerlerinde çatışmalara zemin oluşturan ve toplumun sosyal, ekonomik, eğitim ve sağlık gibi günlük yaşamını derinden etkileyen fiil ve uygulamalardan kaçınılmalı, toplumumuzun vicdanını rahatsız eden eylem ve operasyonlar sonlandırılmalı, sivillerin ölümüne neden olabilecek silahlı saldırılara, operasyonlara, yargısız infazlara ve işkence uygulamalarına derhal son verilmelidir." CİHAN
06 Ekim 2015 13:14
DİĞER HABERLER