Yenidoğan Çetesinin en önemli sanıklarından olan ambulans şoförü Gıyasattin Mert Özdemir, ilk ifadesinde, "anlaşmasının" yalnızca Fırat Sarı ile olmadığını söyleyerek "Fırat Sarı ile işletme yaptığım dönemde başka hastanelerle de anlaşmalarım oldu. Parça parça 45-60 bin lira civarında ödemeler aldım; hasta sevki yaptım" dedi.
En az 12 bebeğin ölümüne neden olmakla suçlanan 22’si tutuklu 47 sanığın yargılandığı 'Yenidoğan Çetesi' davasının ilk duruşmasının beşinci gün başladı. Şimdiye kadar 18 kişi savunma yaparken 29 kişinin daha savunması alınacak. Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) İnsan Hakları Komisyonu da bugün duruşmaya katılıyor.
Gerçek Gündem'in haberine göre duruşmada bugün yaşananlar şöyle:
11.42 BAŞKA HASTANELERDEN DE PARA ALMIŞ
Sanık Gıyasettin Mert Özdemir, hastanelerdeki rant sistemini anlatıyor.
Mahkeme Başkanı: “Artık 112 bildirim yapmıyorum,” demişsin.
Sanık: Evet, sıkıntı çıkmasın diye. Bildirilirse sevk yapılamaz, zaman yönetimi açısından böyle yaptım.
Mahkeme Başkanı: Bu konuşmada sitem ediyorsun, panikliyorsun.
Sanık: Hayır, 112’ye bebeklere yer bulamıyorum demedim ve paniklemiyorum.
Mahkeme Başkanı: Serdarova bebekle ilgili “doktor para alacak” denmiş.
Sanık: Ölen Serdarova bebekle ilgili transfer sürecinden çıktım. Doktora ödeme yapılacaktı.
Mahkeme Başkanı: “Senin Fırat Hoca’yla çalıştığını biliyorum, sana 10 bin lira vereceğim, destekle bizi,” denilmiş.
Sanık: Bu hastaneden ödeme aldım. Fırat Sarı ile işletme yaptığım dönemde başka hastanelerle de anlaşmalarım oldu. Parça parça 45-60 bin lira civarında ödemeler aldım; hasta sevki yaptım.
Mahkeme Başkanı: “Beni mahvetti, ödemeler düştü,” diyor Fırat.
Sanık: Bu, hasta sayılarının azlığıyla ilgili bir konuşmaydı.
11.29 ANLAŞMASI SADECE FIRAT SARI İLE DEĞİL
Sanık Gıyasettin Mert Özdemir’in savunması devam ediyor.
Mahkeme Başkanı: “Parasını alamadığımız hastayı neden tutuyoruz?” demişsin.
Sanık: Yine gereksiz bir konuşmaydı.
Mahkeme Başkanı: “Ex geldi, karşı tarafa bir şey yapma,” dedin.
Sanık: Konuyu anlatmak için söylediğim bir şeydi. Hastalar yanlış anlıyor, hasta yakınları da sıkıntı çıkarıyor. Böyle bir durum bir daha yaşanmasın diye mecazi bir örnek verdim. Ayrıca, “Siz yanlış bilgilendirirseniz öteki hastaneyi suçlamayın,” anlamında bir uyarı yapmıştım.
Mahkeme Başkanı: “Ölmüş, bana para vermeyecekler,” deyip sana 1.000 lira gönderecekler, demişsin.
Sanık: Bu konuşma, bir erişkin yoğun bakım hastası ve bir bebek sevki sonrası bana para gönderilmesiyle ilgiliydi. Dediğim gibi, yalnızca Fırat Sarı ile bir anlaşmam yoktu.
11.17 TABURCULARI DURDURMAYA ÇALIŞTI
Sanık Gıyasettin Mert Özdemir’in savunması devam ediyor.
Mahkeme Başkanı: 112’yi bildirmeden yapalım, hakkımızdan oluruz diyorsun.
Sanık: Hastanın bulunduğu hastaneler sorumlu. “Hakkımızdan oluruz” derken, zaman kaybından bahsediyorum.
Mahkeme Başkanı: Demek ki sana, 112’yi bildirme diyorlar.
Sanık: Evet, böyle durumlar oluyor.
Mahkeme Başkanı: Hastanelerin yanlışlıkları ve doluluklarıyla neden ilgileniyorsun?
Sanık: Taburcu oldukça hasta istiyorlardı.
Mahkeme Başkanı: Taburcu olmaları seni neden ilgilendiriyor?
Sanık: Gereksiz bir konuşma.
Mahkeme Başkanı: Fazla yatırdılar diye “bebekleri keserim” diyorsun.
Sanık: Hastaları fazla yatırmasınlar diye bir görüşmem olmadı.
Mahkeme Başkanı: Epikrizler sıkıntılı diyorsun ve doktor yönlendirmeye çalışıyorsun.
Sanık: Doktor arıyorlardı, ben de doktor yönlendirdim.
Mahkeme Başkanı: “3 günde 6 taburcu verilmiş, ben orayı 30’un üzerinde tutmayı planlıyorum” diyorsun.
Sanık: Bu, hasta sevkleriyle ilgili bir konuşmaydı.
Mahkeme Başkanı: Sana ne, neden ilgileniyorsun?
Sanık: İşgüzarca yaptığım bir konuşmaydı.
Mahkeme Başkanı: “Doktorlar sevklere karar veriyor” diyorsun ama onların değil, senin kararın var.
Sanık: Doktora ulaşılamadığı için hemşirelerle konuşuyoruz. Ancak doktorun haberi olmadan sevk yapılamaz.
Mahkeme Başkanı: Kaşeyi kullanırlarsa ne olur?
Sanık: Hasta geldiğinde doktor, “Bu hasta nereden geldi?” der. Bu yüzden bilgileri var.
Mahkeme Başkanı: Taburcuları neden durdurmaya çalışıyorsun. Senin görevin mi?
Sanık: Taburcu konuşmalarım işgüzarca yaptığım konuşmalardır.
11.00 HASTALARI NASIL BULUYOR?
Gıyasettin Mert Özdemir sanık kürsüsünde ifade vermeye devam etti:
Sanık: Örgütün yöneticisi olarak burada bulunuyorum. Ancak sadece Fırat Sarı’nın anlaştığı hastanelere sevk yapmıyorum. Dosya yalnızca yenidoğan hastalarla sınırlandırılmış; oysa ben erişkin hasta ve kardiyoloji hastası da yönlendirdim. Her hastaneye hasta gönderdim. Bu suçlama komik bir duruma düşmüştür.
Eşim, Fırat Sarı’nın şirketi olan Medisense’de çalışıyor. Ancak eşim, oranın güzellik merkezi kısmında görev yapıyor. (Güzellik merkezi, Fırat Sarı’nın boşandığı eşi tarafından işletiliyor.) Eşimin orada çalışmasını bizzat Fırat Sarı’dan ben istedim. Doktor Ahmet adına yaptığım konuşmaya gelirsek: Kolluk kuvvetlerine bilgi vermeme rağmen Doktor Ahmet’in kim olduğu sorulmadı. Doktor Ahmet adına hasta kabul ettiğim doğru, ancak bu işlemi doktor adına yaptım. Teknik bilgim nedeniyle hasta kabulü gerçekleştirdim. 112 nakil sürecini tamamlamak zaman alan bir iştir. Doktorlar, bu süreçte zaman kaybetmek istemiyor ve haklılar.
Bu süreçte ben o doktorlardan maddi bir menfaat sağlamadım. Ancak adım yalnızca Kaya bebeğin ölümü ile ilişkilendiriliyor. Diğer ölümlerde adım geçmediği halde, Savcı Yavuz adımı 10 bebeğin ölümüne dahil ederek korkunç bir tablo yaratmıştır. Kaya bebeğin sevki söz konusu değildir. Gebe sevkleri yalnızca devlet hastanelerine yapılır. Anne, hiçbir kamu hastanesinde yer bulamadı ve 4 saat boyunca nakil edilemedi. Hiçbir hastane bu vakayı kabul etmedi. Bunun üzerine ben devreye girdim ve Fehmi Alperen ile görüşerek bir hastaneye kabul edilmesini sağladım.
Mahkeme Başkanı:
Sen daha önce hemşire miydin?
Sanık: Doğru, erişkin yoğun bakım hemşiresiydim.
Mahkeme Başkanı: Hasta yönlendirmekten para aldın mı?
Sanık: Fırat Sarı’nın sahibi olduğu Medisense Sağlık Hizmetleri’nden ve bazı özel hastanelerden, hasta yönlendirdiğim için para aldım.
Mahkeme Başkanı: Hastane yönetiminden kimle çalıştın?
Sanık: Mesela hastane sahiplerinden Ali Aksu ile hasta yönlendirme konusunda anlaşmıştım.
Mahkeme Başkanı: Bağcılar Şafak Hastanesi’nde kimle çalıştın?
Sanık: Hastane yönetimiyle anlaşma yaptım.
Mahkeme Başkanı: Hasta sevkinden ne kadar para alıyorsun?
Sanık: Belirli bir fiyat yoktu, duruma göre hastane ödeme yapıyordu.
Mahkeme Başkanı: Fırat Sarı ile nasıl bir ilişkin var?
Sanık: Bağcılar Şafak Hastanesi ve Beylikdüzü Medilife Hastanesi ile anlaşmalı olarak hasta gönderdim.
Mahkeme Başkanı: Başka hastaneler yok mu?
Sanık: Avcılar Hospital olabilir, tam hatırlamıyorum.
Mahkeme Başkanı: Hangi doktorlarla çalışıyordun?
Sanık: İlker Gönen ve Fırat Sarı ile konuşarak hasta sevkini yapıyordum.
Mahkeme Başkanı: Hastaları nasıl buluyorsun?
Sanık: Çevrem geniş olduğu için buluyorum.
10.31 AMBULANS ŞOFÖRÜNÜN İFADESİ
Çetenin en önemli sanıklarından olan ambulans şoförü Gıyasattin Mert Özdemir ifade verdi.
Özdemir: Suçlamaları kabul etmiyorum, ancak hasta yönlendirerek para kazandığımı kabul ediyorum. Burada bir gerçeği açıklamak istiyorum: İstanbul’da yalnızca 4 kuvözlü ambulans bulunuyor. Bu ambulansların bir hastaya ulaşması en az 2 saat sürüyor. Bu nedenle, tıp merkezinden yoğun bakıma ihtiyaç duyan bir hastanın sevk edilmesi ortalama 5-6 saat alıyor. Hasta bir an önce hastaneye gitmeli, fakat mevcut kurallar bu süreci hızlandırmaya izin vermiyor. Bu yüzden sevk zinciri bizim gibi kişiler aracılığıyla kırılıyor ve hastane bulunuyor.
Biz doktorlarla konuşarak özel hastanelerin ambulanslarını kullanıyoruz ve 112 Acil Çağrı Merkezi’nden protokol alıyoruz. Böylece 5-6 saat süren sevk süreci, 45 dakikada çözülebiliyor. Bu, hasta bakımından daha uygun bir çözüm mü? Mahkemenin takdirine bırakıyorum.
Şunu da belirtmek isterim: Yoğun bakım ünitesi olmayan hastanelerde, 112’ye durumun bildirilmesi 30 dakika sürüyor. Kamu hastanelerinde ise uygun bir hastane bulunması çok daha uzun zaman alıyor. Bu nedenle, hastaneler bizimle iletişime geçiyor. Biz, 45 dakika içinde hastaya uygun bir hastane buluyoruz. İstanbul Avrupa Yakası’nda, bebekleri taşımak için yalnızca 4 adet kuvözlü ambulans var. Buna karşılık, özel hastanelerde yenidoğan ünitelerine sahip her hastanede kuvözlü ambulans bulunuyor.
10.15 DERYA YANIK SALONA GELDİ
Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) İnsan Hakları Komisyonu Başkanı ve AKP Osmaniye Milletvekili Derya Yanık, Yenidoğan Çetesi duruşmasını izlemek için mahkeme salonuna geldi.
10.00 DURUŞMA BAŞLADI
22’si tutuklu 47 sanığın yargılandığı 'Yenidoğan Çetesi' davasının ilk duruşmasının beşinci celsesi başladı.
NE OLMUŞTU?
İstanbul'da özel hastanedeki yoğun bakım ünitesine yatırılan 12 bebeğin ihmalden öldüğü iddiasına ilişkin olarak Büyükçekmece Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma başlatılmış, soruşturmayı yürüten savcı Y.E. ise makamında tehdit edilmişti. Olayın ortaya çıkması kamuoyunda infial yaratırken, 22'si tutuklu, 47 şüpheli hakkında Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından iddianame hazırlanmıştı.
İDDİANAMEDE NELER VAR?
İddianamede şüpheliler için "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi", "nitelikli dolandırıcılık", "suç işlemek amacıyla örgüt kurma" ve "resmi belgede sahtecilik" suçlarından toplamda 177 yıl 6 aydan 589 yıl 9 aya kadar hapis cezası istendi.
İddianamede, ölen 10 bebeğin "maktul", 5 kişinin "müşteki", Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) İstanbul İl Müdürlüğünün "suçtan zarar gören", 19 hastane ve sağlık şirketi "malen sorumlu", 47 kişi de "şüpheli" olarak yer aldı.
Doktor Fırat Sarı'nın lideri olduğu iddia edilen suç örgütünün sevk ve idaresini Doktor İlker Gönen ile 112 Acil Çağrı Merkezi ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir'in yaptığı belirtilen iddianamede, suç örgütünün esas amacının işletmesini devir aldıkları yenidoğan yoğun bakım ünitelerinin 112 sevk sistemini bertaraf ederek doluluğunu sağlamak, hastaların basamaklarıyla oynama yaparak SGK'den üst sınırdan ödeme almak olduğu aktarıldı.
Sağlık Bakanlığı Müfettişliğince hazırlanan uzman görüşü raporunda, yenidoğan ünitelerindeki 10 bebeğin hayatını kaybetmesine neden olan tıbbı eksikliklere yer verildi. Buna göre, fezlekede maktul olarak yer alan bebek A.K'nin ölümüne ilişkin değerlendirmede, solunum sıkıntısı artan bebeğe devre olmadığı için entübasyonun gecikerek yapıldığı belirtildi. Tekrarlayan resusitasyonlar (solunumu veya kan dolaşımı durmuş bir kişiye dışarıdan yapılan destekleyici müdahale) ile hastanın ertesi güne kadar yaşatıldığı belirtilen raporda, o sırada hastanede bulunması gereken Dr. D.E'nin görevinin başında olmadığı ifade edildi.
Raporda, ayrıca hasta yönetiminin hemşireye bırakıldığı da kaydedilerek, bebeğin ölümünden Dr. D.E, ile Dr. İ.G. ve hastane yönetiminin sorumlu olduğu belirtildi. Bebek M.N.O'nun ölümüne ilişkin değerlendirmede de 6 aylık bebeğin çocuk yoğun bakımı yerine, doktoru olmayan yenidoğan yoğun bakımına sevk edildiği, burada da doktorun haberi olmadan hemşirenin müdahalede bulunduğu anlatıldı. Bebek H.K. ile ilgili tespitte ise, hastaya kalp masajı yapıldığı esnada Dr. D.E'nin orada olmaması nedeniyle Dr. İ.G. tarafından olayın örtbas edilmesi için ölüm saati değiştirilerek, epikriz yazdırıldığı aktarıldı.
Raporda, bebek Ö.H'ye kalp masajını hemşirelerin yaptığı belirtilerek, bu esnada kullanılan en önemli ilacın adrenalin olduğu, ancak Dr. İ.G'nin hemşirelere "adrenalini kapat" talimatını vererek, yanlış yönlendirme yaptığı vurgulandı.
Raporda ayrıca, bebek M.S'nin, yenidoğan temel bakımının gereklerinin yerine getirilmemesi, ameliyat edilebileceği bir merkeze sevk edilmemesi ve hastayı hayatta tutan "prostavazin" isimli ilaç tedavisinin kesilmesiyle ihmallere bağlı olarak hayatını kaybettiği kaydedildi.
Fezlekede maktul olarak yer alan diğer bebeklere ilişkin değerlendirmede de ihmallere yer verildi.
İddianamede, şüpheliler arasında geçen telefon konuşmalarına da yer verildi. Şüpheli doktor Fırat Sarı ve özel hastanede çalışan acil tıp teknisyeni şüpheli Hakan Doğukan Taşçı arasında hasta sevkleri ve denetim hakkında yapılan görüşmede, Taşçı'nın Sarı'ya "Erişkin yoğun bakıma denetime gelinmesi halinde, ruhsatın ve kuvözlerin değişmesi gerektiğini, panelin fazla olduğunu, monitörün bulunmadığını, yoğun bakım içerisinde bir çok eksiklik ve usulsüz işlemin olduğunu" söylediği iddianamede yer aldı.
Reyap Hastanesindeki bebek hastaların takibini yürüten şüpheli hemşire Mehtap Sayar'ın şüpheli Hasan Basri Gök'le yaptığı telefon konuşmasında bebek hastanın tedavisinin uygun olmayan koşullarda gerçekleştirildiği anlatılan iddianamede, konuşma içeriğinde şüpheli Gök'ün "Mehtap çocuğu öldür elli satürasyonlu çocuk mu olur" dediği, Sayar'ın ise "Öldüreceğim de öldürsem de bir dert biliyorsun yani" dediği aktarıldı. İddianamede, tedavi yöntemlerinin usulüne uygun değil örgüt faaliyetine hizmet edecek şekilde yapıldığı değerlendirildi.
Şüpheli doktor Şeyhmus Çelik'in hastanede olması gerekirken gitmediği, denetim olması ihtimaline karşı özellikle sabah hastanede bulunması gerektiğinin söylendiği anlatılan iddianamede, şüpheli Gıyasettin Mert Özdemir'in şehir hastanesinden kabulünü yaptığı bebeği, maddi menfaat karşılığında anlaşmış olduğu Fırat Sarı'nın hastanelerine yönlendirdiği kaydedildi.
NE KADAR CEZA İSTENİYOR?
İddianamede, şüpheliler Fırat Sarı ve İlker Gönen'in 10 kez "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi", "nitelikli dolandırıcılık", "suç işlemek amacıyla örgüt kurma" ve 11 kez uygulanmak üzere "resmi belgede sahtecilik" suçlarından toplamda 177 yıl 6 aydan 582 yıl 9'ar aya kadar hapisle cezalandırılmaları talep edildi.
Şüpheli Gıyasettin Mert Özdemir hakkında ise "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi", "kişisel verilerin hukuka aykırı ele geçirilmesi", "kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık", "suç işlemek amacıyla örgüt kurma" ve "resmi belgede sahtecilik" suçlarından 180 yıldan 589 yıl 9 aya kadar hapis istendi.
Diğer şüpheliler hakkında da benzer suçlardan hapis cezaları öngörülen iddianamede, ayrıca, malen sorumlu olarak belirtilen hastaneler ve hastanelerin bağlı olduğu şirketler lehine "dolandırıcılık" suçu işlenerek maddi menfaat temin edildiğinden, tüzel kişilere özgü güvenlik tedbiri uygulanması, hastanelerin ve şirketlerin kapatılıp mal varlıklarına el konulmasına karar verilmesi talep edildi.
İddianame, gönderildiği Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesince değerlendiriliyor.