Science dergisine konuşan doktorlar, yeni tip koronavirüsün (Kovid-19) ‘organizma içinde neredeyse tüm organları’ vurduğunu anlattı.
Yale Üniversitesi ve Yale-New Haven Hastanesi’nden kardiyolog Harlan Krumholz, Kovid-19’un yol açtığı hasarın 'felaket' olduğunu söyledi.
Koronavirüsün organizma içinde neredeyse her yere saldırdığını belirten Krumholz, “Bu hastalığın sergilediği vahşet göz kamaştırıcı ve sarsıcı” diye kaydetti.
Virüsün organizmaya girerek hücresel mekanizmalar üzerindeki kontrolü ele geçirdiğini ve bu mekanizmalar sayesinde çoğaldığını hatırlatan dergi, otopsilerin, akciğer alveollerinin sıvı, akyuvarlar ve ölü hücre kalıntıları ile dolu olduğunu gösterdiğine dikkat çekti.
Bunun, bağışıklık sisteminin şiddetli bir tepkisi olan sitokin fırtınasının sonucu olabileceği ifade edildi. Sitokin fırtınası sırasında iltihaplanma süreçleri işliyor, bağışıklık hücreleri de sağlıklı dokulara saldırıyor.
Krumholz ayrıca henüz neden bazı insanlarda hastalığın hafif, bazılarında ise ağır seyrettiğini ve neden iyileşme sürecinin ağır geçtiğini anlayamadıklarını söyledi.
Temple Üniversitesi Hastanesi’nde Kovid-19 hastalarıyla çalışan göğüs hastalıkları uzmanı Jamie Garfield, “Aslında bu hastalığın vaka sayısı ve ölüm oranı muhtemelen virüse verilen orantısız yangısal yanıttan kaynaklanmakta” dedi.
Haberde, Kovid-19’un kalp ve kan damarlarına hasar verebildiği, ama bu organlara nasıl saldırdığının henüz sır olarak kaldığı ifade edildi.
Columbia Üniversitesi Tıp Merkezi’nden kalp-damar uzmanı Behnood Bikdeli, yapılan araştırmaların, kan pıhtılarının Kovid-19 hastalığının ağır seyretmesi ve ölüm oranı üzerinde önemli etkiye sahip olduğunu ortaya koyduğunu söyledi. Bikdeli, birçok hastada, kan pıhtılarının yan ürünü olan D-dimer’in 'dramatik biçimde' yüksek seviyede görüldüğünün altını çizdi.
Stanford Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden göğüs hastalıkları uzmanı Joseph Levitt de koronavirüsün damarların biyolojisini etkilediği yönündeki görüşü hatırlatarak, “Bu yüzden bu denli düşük oksijen seviyelerini gözlemliyoruz” ifadelerini kullandı.
Levitt, Kovid-19’un kan damarlarını vurmasının, hasarlı damarları olan kişilerde koronavirüsün ağır seyretme riskinin neden daha yüksek olduğunu açıkladığını kaydetti.
Pensilvanya Üniversitesi Hastanesi’nden göğüs hastalıkları uzmanı Nilam Mangalmurti de yoğun bakımdaki Kovid-19 hastaları arasında, astım ve diğer solunum hastalarının çok olmamasının kendilerini şaşırttığını belirterek, “Risk faktörlerinin damarlarla ilgili olması bizim için çok çarpıcı” diyerek diyabet, obezite, yaş ve hipertansiyona işaret etti.
New York Üniversitesi Langone Tıp Merkezi’nden sinir hastalıkları uzmanı Jennifer Frontera, koronavirüs hastalarının yüzde 5 ilâ 10’unun kendilerine başvurduğunu belirterek, özellikle suni solunum cihazına bağlandıkları için beyinleri hasar gören kişi sayısının çok daha yüksek olabileceğini dile getirdi.
Bazı hastaların kısa süreli baygınlık ve hatta inme geçirdiğini hatırlatan Frontera, hastaların bir kısmında, sempatik fırtınanın eşlik ettiği beyin yangısı ve nöbetler görüldüğünü anlattı.
Haberde ayrıca hastaların yarısının ishal görüldüğü ifade edilirken ‘Gastroenterology’ dergisi genel yayın yönetmeni Douglas Corley, ishal ve yüksek ateşi olan her hastaya koronavirüs testi yapılmadığına dikkat çekti.
Science dergisi, resmin netleşmesi için yıllar sürecek özenli araştırmalara ihtiyaç olduğunu kaydetti.