Dünya Bankası, "Türkiye Ekonomik İzleme" raporunda, sermaye çıkışları ve rezervlerdeki düşüşün dış finansman baskılarını artırdığını belirtti.
Dünya Bankası, güncel ekonomik gelişmelere dair değerlendirme ve beklentilerin yer aldığı Türkiye Ekonomik İzleme Raporu’nun son sayısını dün yayımladı. Raporda, başlangıçtaki ani yükselişe rağmen Türkiye corona virüsü salgınını görece hızlı bir şekilde kontrol altına aldığı ancak bu hassas eğilimi korumak için ihtiyatlı tutumun sürdürülmesi gerektiği vurgulandı.
Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) ardından Dünya Bankası da, Merkez Bankası (TCMB) rezervlerindeki düşüşle ilgili Türkiye’yi uyardı.
“SALGIN TOPARLANMAYI RAYINDAN ÇIKARDI”
Rapordan satır başları şöyle:
* Sağlık krizinin ekonomik etkileri ciddi düzeyde oldu ve 2018-2019 dönemindeki ekonomik yavaşlama sonrasındaki kademeli toparlanmayı rayından çıkardı.
* Küresel ekonomideki yavaşlamadan dolayı Türkiye’nin mal ve hizmet ihracatına dönük dış talep azalırken, cari hesaptaki dengesizlikler yeniden ortaya çıktı.
REZERV KULLANILMASA TL’DEKİ DEĞER KAYBI ARTABİLİRDİ
* Finans sermayesinin küresel düzeyde güvenli limanlara yönelmesi ve Merkez Bankası (TCMB) rezervlerindeki sert düşüş, Türkiye’nin üzerindeki dış finansman ve piyasa baskılarını artırdı.
* 1 Mart ile 13 Mayıs arasında TL, dolar karşısında yüzde 20 değer kaybetti. Cari hesaptaki dengesizlikler, sermaye çıkışları, mevduatlardaki dolarizasyon ve ABD dolarındaki genel değerlenme, TL’deki değer kaybında etkili oldu. TCMB’nin rezervleri kullanılmasaydı, TL’deki değer kaybı ve dalgalanma, çok daha sert olabilirdi.
* Bu gelişmeler, TCMB’nin döviz rezervlerinde sert düşüşe neden oldu. Sadece mart ayında rezervler 16,6 milyar dolarla rekor düzeyde azaldı. Nisanda azalış, 6,8 milyar dolarla devam etti.
* Sene başında 105 milyar dolar olan TCMB rezervleri, nisanda 85 milyar dolara kadar düştükten sonra, mayısta Katar Merkez Bankası ile yapılan swap anlaşmasıyla rezerv tekrar 90 milyar doların üzerine çıktı. Rezervlerdeki düşüş, yurt içi ve yurt dışındaki bankalarla yapılan swap’larla geçici olarak artırıldı.
İŞ GÜCÜ PİYASASINDAKİ ZORLUKLAR ARTTI
* Dış baskılar ve yurt içinde salgına karşı alınan önlemler nisan-mayıs aylarında yurt içi üretimin ani bir şekilde durmasına neden oldu. Bu ekonomik etkiler, istihdamın ve iş gücüne katılımın düşmesi ile birlikte pandemi öncesinde zaten var olan iş gücü piyasası zorluklarını daha da ağırlaştırdı.
* Salgının neden olduğu ekonomik şokun etkisiyle, 3,3 milyon kişiyi yoksulluğa sürükleyebilir. Öte yandan, bu insanların dörtte üçü, pandeminin ilk andaki etkilerine karşı uygulamaya konulan hedefli sosyal destek programlarının genişletilmesi yoluyla yoksulluğa düşmekten kurtarılabilir.
TÜKETİM, YATIRIMLAR VE İHRACAT ÜZERİNDE BASKI SÜRECEK
* Türkiye, küresel ekonominin büyük kısmı gibi 2020’de zor bir yıl geçiriyor. Bu yıl Türkiye ekonomisinin yüzde 3,8 oranında küçülmesi bekleniyor ve 2021’deki toparlanmanın nasıl olacağı belirsiz. Salgının kontrol altında tutulması için ihtiyatlı tutumun sürdürülmesi ihtiyacı, tüketim üzerinde baskı yaratacak.
* Salgını kontrol altında tutma ve ihtiyatlı tutumu sürdürme ihtiyacı tüketim üzerinde baskı oluştururken, borç yükü şirket yatırımları üzerinde ve zayıf dış talep de ihracat üzerinde baskı yaratacak.
* Yatımlardaki ve iş gücüne katılımdaki düşüşün, Türkiye'nin ve diğer yükselen ekonomilerin verimlilik artışı ve potansiyel ekonomik büyümede yaşadığı düşüşü daha da şiddetlendirmesi bekleniyor.
ETKİLİ PARA VE MALİYE POLİTİKASI TAVSİYESİ
Dünya Bankası Türkiye Ofisinde Program Lideri olarak görev yapmakta olan ve raporun takım lideri Habib Rab, “Etkili bir para ve mali politika bileşimi, çıpalanmış ekonomik beklentiler ve dış şoklara karşı güçlendirilmiş tamponlar sürdürülebilir ve dayanıklı bir toparlanmaya yardımcı olacaktır” dedi.
Dünya Bankası Türkiye Ülke Direktörü Auguste Kouame, rapora ilişkin açıklamasında şu sözleri dile getirdi:
“Pandemiye karşı uygulanan hızlı ve kapsamlı politika müdahalesi salgının en kötü etkilerinin hafifletilmesine yardımcı oldu ve virüsün kontrol altında tutulacağı ve politika önlemlerinin pandeminin nasıl evrileceğine ve ulusal ve küresel ekonomide yaşanacak gelişmelere göre uyarlanacağı varsayımıyla daha erken bir toparlanmanın zeminini hazırladı.”