Ekrem Dumanlı yaşananları yorumladı

Ekrem Dumanlı yaşananları yorumladı
Türkiye'de yaşanan Darbe girişimi ve ardından yaşananları yorumlayan Ekrem Dumanlı Darbe iddialarının bağımsız bir uluslararası kuruluş tarafından araştırılmasını istedi

Zaman - Almanya gazetesinde yayınlanan köşe yazısında Ekrem Dumanlı Türkiye'de yaşanan gelişmeleri yorumladı. Darbe girişimini Fethulah Gülen ve sevenlerinin üzerine yıkmanın hukuksuzluğuna dikkat çeken Dumanlı Fethullah Gülen'in açıklamalarının Türkiye medyası tarafından yok sayılmasını eleştirdi . 
İşte Ekrem Dumanlı ' nın yazısının tamamı   

DARBE, CEMAAT, HODRİ MEYDAN
Hemen baştan söyleyeyim: darbenin iyisi kötüsü olmaz; darbe insanlık suçudur. Bu nedenle aklı başında bir kişinin askeri darbeyi desteklemesi düşünülemez. Hele her darbede çile çekmiş iseniz,  her defasında tanklar sizin üzerinizden geçmiş ise…
15 Temmuz’daki askeri darbe girişimi daha ilk dakikadan itibaren ‘cemaat’e ve Fethullah Gülen Hocaefendi’ye mal edilmek istendi. Başta Erdoğan olmak üzere bazı siyasi figürler, daha ortada hiç bir somut bilgi/belge yokken suçlamalara başladı. Yandaş medya ve troller daha ilk saniyeden itibaren ‘cemaat’i suçlamaya başladı. Nasıl bu kadar kısa bir sürede bu kadar emin olabilirlerdi ki!

Maalesef bu ülkede insanlar acımasızca itham edilebiliyor ve temelsiz suçlamalara hemencecik inanan bir kitle de bulunuyor. Bu sefer de öyle oldu. Bütün hayatlarını darbelere karşı mücadele vermekle geçirmiş, darbelerden dolayı çok büyük sıkıntılar çekmiş insanlar ‘darbeci’ olmakla suçlandı.

Olay vahim. Hiç kimsenin bundan zerre miktar şüphesi yok. Ancak sorgulanması gereken şüpheli noktalar da bulunmakta. Zira 15 Temmuz’un üzerinde kocaman soru işaretleri duruyor. Akşam vakti herkes ayaktayken darbe yapılmayacağını benim gibi 80 darbesini bizzat yaşayan ve mağdur olanlar gayet iyi bilir. Darbe geleneği sadece Türkiye’de değil; dünyada da sabahın erken saatlerini işaretlemektedir. Sabahın ilk ışıklarında sokağa çıkma yasağı koyarak hakimiyetini sağlamak yerine insanların en kalabalık olduğu Cuma akşamı köprü kapatarak darbe yapılmaya kalkışılması tuhaf duruyor. TRT’ye beş on askerin gitmesi ve bildiri okutularak ülkeye hakim olunacağının düşünülmesi bir başka tuhaflık emaresi. Darbecilerin siyasilerden hiç birine ulaşamaması ve hiç bir öncelikli hedefin yerinde bulunmayışı, meselenin kurgulandığı ya da önceden bilindiği kuşkusunu artırıyor.

Sorular çok… Hemen herkesin aklına bir çırpıda gelen onlarca soru soruluyor ve hiç birinin cevabı verilemiyor. Belki bugün bu sualleri yöneltmek darbe gibi korkunç girişim gölgeleniyor diye dikkate alınamıyor; ancak olay soğudukça sorular çoğalacak ve cevapları istenecek…

Korkunç darbe girişimi sonrasında estirilen fırtınaya ne demeli? Daha ilk gün Erdoğan’ın darbe teşebbüsüne ‘Allah’ın lütfu’ demesi ve TSK’da çok geniş bir tasfiyeden bahsetmesi o kanlı olayın bir araç haline dönüştürüleceğini gösteriyor.

Diyelim ki cunta vesile edilerek asker içinde tasfiye yapıyorsun; yargıdaki keyfi dizayna ne demeli? Darbe teşebbüsünün daha ilk gününde 2745 yargı mensubu hakkında soruşturma başlatılıyor ve gözaltı kararı veriliyor. Bu isimler ne zaman tespit edildi, ne zaman suçlu ilan edildi? Daha önemlisi, bu kadar yargı mensubunun askeri darbe teşebbüsü ile ne ilgisi var? O ‘ilgi’ hangi somut bilgi üzerine bine ediliyor?

Anlaşılan o ki kıyım asker ve yargı ile sınırlı kalmayacak. Kamu çalışanlarına da hiç bir somut delil gösterilmeden ve hiç bir savunma hakkına bakılmadan bazı cezalar verilecek. Hukuk askıda ise yapılan işlemlere ne ad verilebilir! Darbe vesile edilerek resmen darbe yapılıyor.

Herkesin aklına 1930’ların Almanya’sı geliyor. Hitler’in hedefine ulaşmasına uzanan yolda çok tuhaf hadiseler yaşandı. Mesela 27 Şubat 1933 akşamında parlamento binası (Reichstang yangını) kundaklanmış, binayı yangına veren kişinin arkasındaki güç kesin olarak hiç bir zaman bilinememiştir.  Ancak tek adam sistemi bu döşenen taşlar üzerine kurulmuştu…

Her neyse. Kendisini daha ilk dakikadan suçlayanlara Gülen’den cevap geldi. Önce 7, sonra 5 yabancı medya kuruluşuna konuşan ve her soruya cevap veren Hocaefendi izansız iddialara meydan okuyarak uluslararası bir araştırma komisyonu kurulması, objektif ve baskıdan uzak bu heyetin darbeyi her yönüyle araştırmasını istedi. Tek taraflı yayın yapılarak adeta beyni yıkanan kitlelerin belki bu çağrıdan hiç haberi olmayacak; ama muhataplarının bu teklife ‘evet’ deyip dememesi tarihe önemli bir not düşecek.

Elindeki vahşi propaganda aletini kullanarak insanları darbeci diye suçlayanlar, bakalım tarafsız ve bağımsızlığı ile öne çıkan uluslararası bir soruşturma komisyon teklifine ne diyecek? Tam bir samimiyet testidir bu…

19 Temmuz 2016 15:10
DİĞER HABERLER