Başbakanlık Özürlüler İdaresi (ÖZİDA) Başkanı Bekir Köksal, ''2002'de 10 bin 883 özürlü çalışırken, 2010 yılı sonu itibariyle 32 bin 252 kişiye ulaşıldı'' dedi.
ÖZİDA tarafından yürütülen ''Engelsiz Türkiye Projesi'' kapsamında, Süleyman Demirel Kültür Merkezi'nde kamu, yerel yönetim idarecilerine yönelik bilgilendirme toplantısı düzenlendi.
Köksal, burada yaptığı konuşmada, Türkiye'de özürlü sorunlarının 2000'li yıllarda yoğun olarak gündeme geldiğini belirterek, bu konudaki ciddi çalışmaların bu tarihten sonra yapıldığını söyledi.
Çalışmalarda en büyük öncülüğü Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın yaptığına işaret eden Köksal, özürlü konusuna verdiği önem ve özellikle 2005 yılında çıkan Özürlüler Kanunu'ndan sonra özürlü hakları konusunda ''devrim'' denilebilecek çalışmalar yapıldığını kaydetti.
Özürlülerin bakımı, istihdamı, rehabilitasyonu ve ulaşım sorunları noktasında bir çok düzenleme yaptıklarına değinen Köksal, 2002'de özürlü maaşlarının çok düşük olduğunu, 262 bin 378 kişinin maaş aldığını, 2010 yılı sonu itibariyle maaş tutarının artırıldığını ve 514 bin 844 kişiye ulaşıldığını söyledi.
Özürlülerin en büyük sorunu olan istihdam konusunda bir çok düzenleme yapıldığına vurgulayan Köksal, şöyle konuştu:
''Kurumlara yüzde 3 oranında özürlü çalıştırma zorunluluğu getirildi. Bu zorunlulukla birlikte özürlü çalışan sayısı arttı. 2002'de 10 bin 883 özürlü çalışırken, 2010 yılı sonu itibariyle 32 bin 252 kişiye ulaşıldı. 2002'deki memur sayısı 5 bin 777, 2010 yılında 21 bin civarına ulaştı. Milli Eğitim Bakanlığı özürlülerin eğitimine yönelik çalışmalar yapıyor. 2002 yılındaki öğrenci sayısı 53 bin 306, 2010 yılında 151 bin 765 kişiye ulaştı.''
Bakım konusundaki sorunların da giderildiğini, ailelerin ''Biz öldükten sonra çocuğumuz ne olacak? Ona kim bakacak?'' sorusuna karşılık çalışmalar başlattıklarını dile getiren Köksal, ''Evde Bakım Desteği'' ile ailelere 570 lira verildiğini, zincirle bağlanan çocukların artık ailenin gurur kaynağı olduğunu bildirdi.
''Daha önce kayıt bile yaptırılmazken, artık çocuklarımız, ailelerimizin gurur kaynağı'' diyen Köksal, şöyle devam etti:
''Sadece evde değil, ister kurumda, ister özel bakım merkezinde bakım yaptırabiliyor, ister evine özel bakıcı gönderiliyor. Bakım konusunda hiç bir ülkeden geri değiliz. Mevzuatta her şey sağlandı, uygulamada biraz sıkıntı yaşanabiliyor. Verilen hakların bir lütuf olarak değil, şimdiye kadar özürlülere verilmeyen hakların teslimi olarak görülmesini istiyoruz. Herkesin bunu bu şekilde değerlendirmesini istiyoruz.''
-GİRİŞ KATLARDA OY KULLANACAKLAR-
2005 yılında çıkarılan Özürlüler Kanunu ile yerel yönetimlere ve diğer kamu kurumlarına, sorumluluklarındaki kamu binaları, hastaneler, okullar, kaldırımlar, yolların tamamının, belli bir süre içinde özürlülerin kullanabileceği duruma getirilmesi hükmünün hayata geçirildiğini anlatan Köksal, bu konuda çoğu belediyenin hala hazır olmadığını söyledi.
Bekir Köksal, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Bu seçimlerde ilk defa özürlülerin oy sandıkları giriş katlara konuldu. Ama hala bazı okullarımızda sıkıntılar var. Giriş katlara ulaşımda bile sıkıntı var. Özürlülerin şu anda hayata katılımında en büyük sorunu ulaşılabilirlik sorunu. Belediyelerimiz otobüs alırken '50 otobüsten birini özürlüler için aldık' demesi bizim için yeterli değil, 50 otobüsün tamamını özürlülerin kullanabilmesi önemli. 2012 Temmuz ayından sonra 'Ben özürlüyüm, okula gittim, giremedim, eğitim hakkımı engellediniz' diye özürlülerin dava açmalarını teşvik ediyoruz. Bu konuda biz tarafız. Bu düzenlemeler kamu kurumlarının yükümlülüğüdür, bunları yerine getirmeleri gerekiyor.''
-SHÇEK GENEL MÜDÜRÜ BARIŞ-
Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu (SHÇEK) Genel Müdürü İsmail Barış ise Türk kültürü ve medeniyetinde dezavantajlı kişilere karşı önemli bulgular yer aldığını belirterek, ''Herhangi bir yoldan giderken, insanların geçmesine engel olan bir taşı, engeli ortadan kaldırmak, iman cüzlerinden biridir. Buradaki kamu yöneticisi arkadaşlarım kendilerine direkt ya da dolaylı yollardan insanların önündeki engelleri kaldırmak yani insanlara hizmet etmek gibi önemli bir işle şereflendirilmiş olmaları o insanlara büyük bir lütuftur'' diye konuştu.
Barış, özellikle özürlülerin problemlerinin çözülmesi ve dertlerini ortadan kaldırılmasına katkı sağlamanın ''seçilmişlik'' olduğunu söyledi.
2000'li yılların başından itibaren dezavantajlı grupların yeniden düşünülmeye başlandığına dikkati çeken Barış, şöyle konuştu:
''Çağdaş Türkiye Cumhuriyeti'nin, özürlülük sahasında, özürlülerimize sağladığı imkanlardaki gecikmeden dolayı 'acaba bu nimetlerden yararlanamayıp ahirete intikal edenlerden özür dilemeli miyiz?' diye düşünüyorum. Ben şahsen bir kurumun Genel Müdürü olarak, bu hizmeti yapamamış olduğumuz, hayatını kaybedenler ya da şu anda varsa ulaşamadığımız özürlülerden özür diliyorum. 314 bin aileye her ay 570'er TL ödeniyor. Çocuklarına, yakınlarına bakan, sosyal güvencesi olmayan kişilere önümüzdeki dönemde hem para verilecek, hem de sosyal güvenceleri temin edilecek. Bunun çalışması yapılıyor.''
Konuşmaların ardından ÖZİDA Daire başkanları Abdülkadir Anaç ile Avni Özkaya ve uzmanlar Hüseyin Gökmen ile Coşgun Gürboğa, proje hakkında bilgi verdi.
(TE-FTH-ZBD)08.06.2011 19:48:47