Erbakan ‘gulu gulu dansı’ dedi korktuk valla!

Sonunda öğrendik post modern darbenin gerekçesini; hele şükür! Kimden öğrendik? Dönemin Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı Paşamızın 28 Şubat Darbesi ve 27 Nisan e-Muhtırası Komisyonuna verdiği ifadede, rahmetli Prof. Dr. Necmeddin Erbakan’ın “Gulu gulu dansı... kanlı mı olacak kansız mı” lafları askeri pek bir korkutmuş. Üstüne üstlük tarikat önderlerinin başbakanlıkta toplanması hele de bunların “sarıklı, cübbeli, sakallı, şalvarlı” olması “düzen karşıtı görüşlerini Başbakanlık şeyine (!) intikal ettirmesi” korkuyu hepten arttırmış. Pompalı tüfeklerin sağda solda toplanması da korkunun hepten artmasına yol açmış. Tanka, uçağa, karşı pompalı tüfek korkusu! (Milliyet Gazetesi-Önder Yılmaz) Şimdi, gulu gulu dansı lafı, Susurluk rezilliği sonrası “sürekli aydınlık için bir dakika karanlık” eylemine karşı söylenmişti rahmetli Erbakan tarafından. Bu laf, demokrasi adına yapılan bir eylemi hafife almak için değil, böylesi, çeşitli yerlerde, örneğin Bebek Parkı’nda çakmak yakarak karanlıkların delinemeyeceğini, Susurluk lağımının temizlenemeyeceğini vurgulamak için söylenmişti. Zaten Erbakan da sonraki zamanlarda bunun böyle olduğunu açıklamıştı. Keşke bu lafın ardından “Meraklısına not:” diyerek ayrıntılara girseymiş, o zaman kimsenin korkmasına gerek kalmazmış. “Kanlı mı olacak kansız mı” söylemine gelince bunu 13 Nisan 1994 Refah Partisi Meclis Gurup Toplantısı’nda söylemişti Erbakan. Tamamı şöyledir söylemin:”Şimdi ikinci bir önemli nokta, Refah Partisi iktidara gelecek, adil düzen kurulacak. Sorun ne? Geçiş dönemi sert mi olacak, kanlı mı olacak kansız mı olacak, bu kelimeleri kullanmak istemiyorum amma, bunların terörizmi karşısında herkes gerçeği açıkca görsün diye söylüyorum.” Kanlı mı kansız mı lafını söylemese daha mı iyi olurdu? Elbette. Ama söylenmiş işte, daha iktidar değilken. Şimdi 1994’de söylenmiş bir cümleyi üç yıl sonra 28 Şubat’a gerekçe olarak göstermek inandırıcı mı sizce? Değil tabi. Nasıl Mehmet Akif’in bir şiirini okudu diye Tayyip Bey’i mahpus damına, “halkı isyana teşvik ettiği” gerekçesiyle tıkmak inandırıcı değilse! Bu halk bir şiirle mi isyan edecek! Laf aramızda, Mehmet Akif’i hiç tanımadıklarından, isyan, halk ayaklanması gibi şeylerden nasıl da uzak durduğunu bilmezler. Kuşcubaşı Eşref Bey’e Trablusgarp’ta söylediği “İslam güzellikle, iyilikle, sevgiyle kucaklanır; zorbalıkla, kinle, garezle değil” sözünü de eminim hiç duymamışlardır. Her neyse, konuyu saptırmayalım. Amaç ikisinde de aynıdır; Erbakan’ın da Erdoğan’ın da siyaset yapmalarını engellemek. Çünkü bu iki kişi de, hiçbir biçimde, bürokrasi diktasının, encümen-i danişin, derin devlet reislerinin boyunduruğu altına girecek kişiler değildir. Neyse... Sayın Karadayı’nın söylediği bir başka cümlede yatıyor 28 Şubat’ın dehşetengiz gerekçesi ve doğurduğu sonuçlar aslında. Bu cümle Çevik Bir efendimizle ilgili sayın Karadayı’nın ifadesinde var: “Postmodern darbe ifadesini kullanan (Çevik Bir) fevkalade aptalça bir ifade kullanmıştır. Hani bazı insanlar vardır, ileri çıkmak önde görünmek şeyi... Hala hayıflanırım ve üzülürüm...” Mesele bu kadar basittir ne yazık ki. Kişisel ihtiraslar, üniformayı çıkarıp sandığa gitmek yolu apaçık dururken silahın gücüyle iktidar koltuğuna oturmak tutukusu!
16 Temmuz 2012 08:23
DİĞER HABERLER