Aralarında YARSAV Başkanı, CHP milletvekili gibi isimlerin bulunduğu 'Ergenekon' panelinde ilginç dakikalar yaşandı.
SANDALYELER BOŞ KALDI - KARELER İÇİN TIKLAYIN
Adalet Bakanlığı tarafından hakkında inceleme başlatılan ve yürütülen soruşturmada savunması istenilen YARSAV Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu, İstanbul Barosu Başkanı Muammer Aydın, İşci Partisi Avukatı Mehmet Cengiz ve CHP Manisa Milletvekili Şahin Mengü, 'Ergenekon Tertibi ve Yargının Sınavı' adıl panel için geldikleri Almanya'da beklediği ilgiyi göremediler.
Panele Almanya'nın farklı şehirlerinden otobüsler tutularak gelinmesine rağmen salonun doldurulamaması ve sandlyelerin büyük çoğunluğunun boş olması dikkat çekti. Panele Almanya Atatürkçü Düşünce Dernekleri Birliği, Cem-Almanya Alevi Federasyonu ve Sosyal Demokrat Halk Dernekleri Federasyonu (HDF) destek verdi.
Panelin açılış konuşmasını ve moderatörlüğünü Avrupa Türkleri Dayanışma Konseyi Başkanı Dursun Arı yaptı. Arı, Adalet Bakanlığı tarafından YARSAV Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu hakkında başlatılan soruşturma karşısında başlatılan imza kampanyasına salondakilerin destek vermesini istedi.
İŞÇİ PARTİLİ AVUKAT: "TÜRKİYE'DE BÜYÜK OYUN OYNANIYOR"
Almanya'ya Türkiye devletini, milletini ve yargıyı Alman makamlarına şikayet etmeye gelmediklerin ifade eden İşci Partisi Avukatı Mehmet Cengiz, "Biz buraya Türkiye'de oynanan oyunu siz değerli yurttaşlarımıza anlatmak için geldik" ifadesini kullandı. Almanya'dan Avrupa Birliği ve Alman makamlarına mesaj gönderen Cengiz; "Almanya'dan iki mesaj göndermek istiyorum Alman ve Avrupa Birliği makamlarına. Gölge etmeyin başka ihsan istemiyoruz, çekilin." dedi. Türk vatandaşlarına hitaben de "Siz değerli yurttaşlarımıza gelin hep beraber cumhuriyetimize ve geleceğimiz sahip çıkalım. Bu iki mesaj birbirinden farklıdır" ifadesini kullandı.
Ergenekon davası hakkında düşüncelerini açıklayan Cengiz, "Ergenekon davasının, tahmin edildiği gibi Türkiye'nin yakın geçmişinde, dolayısıyla salt geçmişi ile hesaplaşmak için bazı kesim ve kişilerden intikam almak için açıldığını sanmak, meseleyi küçümsemek hafife almak ve tehlikenin boyutlarını görmemek anlamına gelir" dedi.
Ucu acık bir soruşturma yürütüldüğünü ifade eden Cengiz, delilden sanığa değil, sanıktan delile giden bir soruşturma yürütüldüğünü belirtti.. Cengiz, "Dava bir yıl önce başladı. Dün alınan rektörlerimize bir yıl önceki sanıklardan sorular sorularak dosyaya koyuluyor" şeklinde konuştu.
"DARBEYE TEŞEBBÜS EDEN AMERİKAN ORDUSUDUR"
Cengiz, "Ergenekon'un kökü sivil darbedir denilemez. Bu darbeye teşebbüs edenlerin arasında bir silahlı kuvvet vardır. Bu da Amerikan ordusudur. Bir dosyadan edindiğimiz somut bilgilere göre, 1998 haziran ayına kadar uzanmaktadır." şeklinde açıklama yaptı. Cengiz, "Bu olaylar süper Nato'nun, Gladyonun ürünüdür. Kontra gerillanın faaliyetleridir. Şimdi bunlar Ergenekon üzerinden bir taşla iki kuş vurmak istiyorlar. ETÖ demişsiniz. Bu örgütün eylemi yok, eylemsiz bir terör örgütü olur mu? Danıştay olayını ve başka eylemi ve icraatları bu davaya monte ederek Ergenakon'a eylem yaratmaya çalışıyorlar" ifadesini kullandı.
Danıştay olayı ile Ergenekon davasının birleştirilmesinden rahatsız olan İşçi Partisi Avukatı Mehmet Cengiz, mahkemede bu konuda yaptıklarını şöyle anlattı:"Yanlış yapıyorsunuz, siz burada Danıştay ve Cumhuriyet gazetesini bombalayanları, Alparslan Aslanları, buraya oturtamazsınız, bunlar yakışmaz. Doğu Perinçek ile Alparslan Aslan'ı, İlhan Selçuk ile Osman Yıldırım'ı yan yana oturtursanız, kamuoyuna bunu kabul ettiremezsiniz. Hata ediyorsunuz. Tekrar oturup düşünün. Kamuoyuna yanlış yansıtıyorlar, Cumhuriyet gazetesi imtiyaz sahibi İlhan Selçuk ile Cumhuriyeti bombalayan Alparslan Aslan'ı aynı salona koyuyorsanız aralara barikat yapmanız lazım. Sapla samanı birbirine karıştırıyorsunuz" şeklinde konuşma yaptığını anlattı.
"OBAMA MECLİS KÜRSÜSÜNDE O İFADELERİ KULLANAMAZ"
Avukat Cengiz, ABD Başkanı Barack H. Obama'nın Türkiye'deki temasları ile ilgili görüşlerini de dile getirdi. Cengiz; "Obama TBMM'ye geldi. Orası, duvarında 'Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir' yazan bir mekandır. Oraya gelip de benim hangi yasaları çıkaracağımı, azınlıklara hangi hakları tanıyacağımı, Heybeliada ruhban okulunu hangi statüde tanıyacağımı emperyalist bir devletin başkanı gelip, benim TBMM kürsüsünden söyleyemez. Tek başına bu bile vahimdir. İşte Ergenekon tertibi, TBMM kürsüsünden Obama'nın bu konuşmalarını daha pervazsız yapılmasına hizmet eden bir tertiptir" dedi.
MUAMMER AYDIN: "SORUŞTURMADA HUKUK KURALLARI İHLAL EDİLDİ"
Ergenekon soruşturmasında hukuk kurallarının ihlal edildiğini ve yasal düzenlemelere aykırı olarak soruşturmanın devam ettiğini iddia eden İstanbul Barosu Başkanı Muammer Aydın, "Bir suç oluşumu içinde oldukları istinadı ile muhalefeti, Anayasal düzeni savunanları ve biat etmedi diye muhalif yazarları, siyasi inanç olarak ulus devletten yana olanları bir biçimde soruşturmak ve devasa bir havuzun içine atarak hak ve hukuk kurallarını ihlal etmek asla demakratik hukuk devletine yakışan bir tutum olarak değerlendirilemez. Dalga dalga gelen bu soruşturmalar, ucu açık soruşturma şekliyle devam etmektedir. Bu soruşturma ve dalgaların zaten devam ettirileceği belliydi ancak ne zaman biteceğini hiç kimse bilmiyordu. Soruşturma hala sonuçlandırılmadı ve sonuçlandırılmayacak da" açıklamasını yaptı.
YARSAV BAŞKANI: "70 MİLYON DİNLENİYOR"
Panelin birinci bölümünde Türkiye'de 70 milyon insanın dinlendiğinin üzerinde duran ve yargı sürecini anlatan YARSAV Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu'nun, hakkında başlatılan soruşturmadan sonra daha sakin davrandığı ve genel hukuk kuralları, hak ve özgürlüklerini anlatması dikkat çekti. Eminağaoğlu, YARSAV'a AB ülkelerinde önce olumlu bakıldığını ancak 15 gün sonra kendilerinin yazı göndererek YARSAV'ın kapatılması istediklerini, bunun nasıl bir davranış olduğunu anlamadığını ifade etti.
Eminağaoğlu, Adalet Bakanlığı'nın tek tip yargıç yetiştirmek için ısrar ettiğini, Yargıçların telefonları dinlenen meslek grubu haline geldiğini söyledi. Bu dönemde böyle bir yargı sürecinin içinde olmadıklarını ifade eden Eminağaoğlu, yargının demokrasinin sigortası olduğunu kaydetti. Yargının polis teşkilatı içinde belli bir birim içinde işletilmesinin istendiğini öne süren Eminağaoğlu, polis ve savcı işbirliği içinde işlerin yürütüldüğünü iddia etti.
Siyasi iradenin adli polis kurmaktan kaçtığını ileri süren Eminağaoğlu, "Terörle mücadele müsteşarlığı tekrar gündeme oturdu. Terörle Mücadele Müsteşarlığı ile Türkiye resmen sıkıyönetime gidiyor. Dini siyasete alet eden irade şimdi de terörü siyasete alet ederek tamamen İçişleri Bakanlığı'na bağlı terör adı altında ve terör söylemi kullanılarak her türlü kendi söylemi ile örtüşmeyen her türlü düşünce, söz ve söylemi takip anlamında bir terörle mücadele müsteşarlığı oluşturuyor. Bunun adı hukuk devleti ve Avrupa Birliği süreci oluyor" ifadelerini kullandı.
"MÜHİMMAT VE İDDİALAR ELBETTE SORUŞTURULMALI"
Eminağaoğlu, dinleyicilerden gelen bir soru üzerine, "Elbette Ergenekon sanıklarının işlediği suçlar var. Biz demiyoruz ki çıkan mühimmat ve ortaya atılan iddialar soruşturulmasın. Elbette soruşturulsun. Gerçek sorumluları etki altında kalmadan, yönlendirme yaratılmadan bulunsun. Ama bir ön yargı yaratılmasın kamuoyunda. Çünkü Yargı süreci diyorsunuz ama öte tarafta yargıya bırakmadan medya yargılamaları ve medya mahkemeleri ile asıl mahkemelerin faaliyetleri ortadan kaldırılmıştır. Yargıç, davaya bakan yargıç veya hangi yargıç olursa olsun kamuoyu boyutu ile baskı altına alınmıştır" şeklinde konuştu.
AYDIN: "SİLAH YOK, MÜHİMMAT VAR"
Çıkan mühimmatlar hakkında açıklama yapan Muammer Aydın, "Bakın çıkan silahlarla ilgili basından izlediğim kadarı ile cevap vermek istiyorum, Türkiye'de bu soruşturmalar gizlidir. Bir defa çıkan silah yok, sadece mühimmat var. Niye paketlenir ve kaldırılır. Bu sonuçlar kafa karıştırmak ve delil oluşturmak amacı ile kullanıldığı şüphesini ortaya çıkarıyor. Hiç kimsenin yargılanmama ayrıcalığı yoktur. Delil var ise delilin gösterdiği sanık masumiyet ilkesine ve adil yargılanma ilkelerine sonuna kadar uyarak mutlaka ama mutlaka yargılanmalıdır. Sonucunda ortaya gelen deliller mahkeme tarafından bir başka türlü siyasal bir baskı altında kalmadan objektif ve nesnel olarak değerlendirilip de şudur deniliyorsa hepimiz şapka çıkartırız. Ama bunlar olmadan kimseyi yargılayamazsınız. Çünkü bu silahların kime ait olduğu belli değil. Hele hele günlük gazetelere sarılmış çıkıyorsa böyle bir şey olamaz, demek ki bunlar oraya yeni konulmuş" iddiasında bulundu.
Dinleyicilerden biri, Muammer Aydın'a, Türkan Saylan'ın "Anayasada herkes eşittir. Bu memlekette asıl biziz, bizim iznimiz olmadan bir şey yapılamaz" cümlesiyle ne anlatmak istediğini sordu. Aydın, bu soruya, "Anayasada herkes eşittir lafına katılırım ancak diğer lafı duymadım. Ama asıldan bahsediliyorsa, herhalde ülkedeki vatandaşlık kimliğinden bahsediliyordur. Yani Türkiye Cumhuriyetine inanmış, Atatürk ilkelerine ve laikliğe inanmış insanlar asıldır demek istemiştir. Ancak bu şekilde anlayabilirim onun dışında bir anlayışım olamaz" şeklinde cevap verdi.
"AKP'YE HER ZAMAN DAVA AÇILABİLİR"
AKP'ye kapatma davası açılmasıyla ilgili bir soruya ise Aydın, "Eğer bugünkü koşullarda ülkede suç teşkil eden eylemler varsa, bunlar her zaman soruşturulabilir. Bu kişiler için olacağı gibi Partiler içinde olabilir. Ama bizim tek başımıza AKP kapatılsın diye bir ön yargımız yok. Ama olanlar AKP veya bir başka parti için bunu işaret ediyorsa her zaman dava açılabilinir. Bu dava da her zaman için objektif koşullarda değerlendirilir. Bugün Anayasa mahkemesi tarafından laiklik karşıtı hareketlerin odağı haline geldiği tespit edilmiş bir parti bunu işaret olarak almalı ve dikkatli okumalıdır. Aksi takdirde yarın benzer eylemler nedeni ile benzer sıkıntılar ile karşı karşıya kalabilir" dedi.
CHP Milletvekili Şahin Mengü de Tabi Tuncay Özkan'nın her zaman arkasında olduğunu, Hurşit Tolun'nun Avukatlığını yapmaktan da onur duyduğunu, çocuklarına miras yerine bunları bırakacağını ifade etti.
PANELDE 'SADAKA DA" TOPLANDI
Panelin moderatörlüğünü yapan Dursun Arı, panele gelenlerin kendilerine maddi destek vermelerini isteyerek arkadaşları tarafından açıktan toplanan yardım kutularına para atmalarını istedi.
Görevliler ellerinde cam şişeler ve kutularla salon içinde gezerek dinleyicilerden makbuzsuz para topladılar. Ergenekon tertibi adlı panelde bu şekilde para toplanması izleyenleri hayrete düşürdü ve büyük dikkat çekti.
KESKİN: "KONUYU ALMAN PARLAMENTOSUNA TAŞIMAYA ÇALIŞTIM"
Panelin son konuşması Alman Federal Meclisi Milletvekili Hakkı Keskin yaptı. Keskin, Türkiye'yi eleştirerek kariyer yapmaktan uzak durmaya çalışmasına rağmen Ergenekon olayında "son derece haksızlık yapıldığını gördüğünü" iddia etti.
Keskin, "İlhan Selçuk gibi bir yazarın gece yatağından kaldırılarak götürülmesinden dolayı bu konuyu Alman Parlamentosuna taşımaya çalıştım. Geçen hafta Başbakan Tayyip Erdoğan'a da açık mektup yazdım. Türkiye'de korku içinde yaşanıyor. Türkiye'de şeriat yanlısı güçler yurtsever, laik, kemalist, gerçek demokrat, gerçekten hukuk devletini savunan insanlara karşı bir öç alma, misilleme, sindirme ve bir yıldırma politikası vardı. Ergenekon olayı budur" dedi.
(CİHAN)