Eğer bütün ülkeye hükmetmek istiyorsanız ve her yeri ele geçirseniz bile orduya hükmedemiyorsanız, ülke yönetimini ele geçirmiş sayılmazsınız
Darbe yazılarına başladığımdan beri kafamda tam olarak netleşmeyen sorular var. Bunlardan en önemlisi Ergenekon ve Balyoz sanıklarının bu darbenin neresinde durdukları. Daha doğrusu Ergenekon, Balyoz ve 15 Temmuz darbe girişimlerinde cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ne yaptı, bunlardan nasıl faydalandı ya da Erdoğan bu 3 olayın neresindeydi?
İhraç edilmiş komutanlarla yüzyüze görüştükçe kafamdaki soru işareti netleşiyor esasında. Ergenekon ve Balyoz hareketi herkesin bildiği gibi Fethullah Gülen ekibinin başlattığı demesek de işin ıcığını cıcığını çıkardığını biliyoruz. Erdoğan neden bu kadar sulandırılmasına izin verdi diye herkes gibi ben de düşünmeye başlamıştım. Ergenekon ve Balyoz davalarından beraate kadar olan süreçte Erdoğan kendisine karşı olan herkesi ordudan atmış gibi gözüküyor.
Aynı olayı 15 Temmuz darbe girişiminde de görüyoruz. Darbe girişimi ne kadar Fethullah Gülen tarafından yapılmış gibi gözükse de, ordudan ihraç edilenlere baktığımızda durumun öyle olmadığını görüyoruz. Askeriyeden atılanlar beraat etmesine karşın Ergenekon ve Balyoz darbesine karışan subayların bir kısmı, NATO'cu subaylar (Bu NATO'da görevli anlamında değil, NATO'dan ayrılmaya karşı olan subaylar), Gülenci subaylar, Suriye savaşına karşı çıkan subaylar, Kürt sorununun askeriyeyle çözülmeyeceğini savunan subaylar, Erdoğan'a karşı olan subaylar, Kemalist ve laik subaylar...
Burada Ergenekon – Balyoz ve Gülenci subaylar dışındaki subayların ortak bazı özellikleri var. En önemli ortak özellikleri çoğunun kurmay olması, kendi dallarında doktoraları olması ve askeriyede birçok konuda analiz yapıp, neler yapılması gerektiğini yazanların olması.
Pratik olarak şöyle bir örnek vereyim, mesela hükümet bir ülkeye karşı savaşmak istiyorsa ve bu konuda meclisten yetki alacaksa, normal şartlarda askeriyeden bilgi almak zorundadır. Askeriye derken, askeriyedeki uzmanlardan almak zorunda bu bilgiyi, yani kurmay subaylardan. Bu durumda askeriye savaşın her saniyesini ve her milimini hesaplamak ve hükümete yada cumhurbaşkanlığına bildirmek zorunda. İşte Erdoğan'ın askeriyeyle en önemli sıkıntılarından biri burada başlıyor. Askeriye Suriye ile savaşa girmeyi doğru bulmuyor, bunların çeşitli gerekçeleri var. En önemli nedenlerden birisi Türkiye'nin NATO ülkesi olması ve diğer NATO üyesi ülkelerin Suriye'de Esad'a karşı değil, IŞİD'e karşı savaşmaları ve Türkiye'nin, yani Erdoğan'ın istediğinin NATO'ya uygun olmadığı üzerine.
Suriye'yle savaşa karşı olan komutanlar, normal şartlar altında Türk askerinin oraya Barış Elçisi gibi girebileceğini savunuyor. Teknik konularda da sıkıntıları var ama onların detayını yazmaya gerek yok. Teknik diye yazmam zafiyet diye anlaşılmasın, girdiğiniz bölgede hareket etme olanağı anlamında yazıyorum. Bütün kuvvetlerin birbirini desteklemesi gerekiyor, böyle bir ortamınız yoksa yapılan sadece intihar anlamına geliyor. İşte, anladığım kadarıyla bu raporları veren bütün komutanlar askeriyeden ihraç edilmiş durumdalar.
Askeriyenin büyük bir kısmı Kürt sorununun çözümünü askeriyede görmüyor. Mecliste, partiler ve sivil toplum örgütleriyle birlikte konuşarak çözüleceğini söylüyorlar. Bunun örneklerini de veriyorlar zaten, başta İrlanda olmak üzere hepsini incelemişler. Yani, buradan da şu anlaşılmasın, askeriye Kürt sorununun çözümüne benim baktığım gibi bakmıyor ama 21. Yüzyılda savaşmanın bir çözüm olmayacağını iddia ediyor ve emrindeki gençlerin ve dağdakilerin ölmesini istemiyor.
Bütün bunları üst üste koyduğumuzda Erdoğan'ın dediklerine karşı gelen herkes neredeyse ordudan ihraç edilmiş durumda. Bunun sadece bir açıklaması var, eğer bütün ülkeye hükmetmek istiyorsanız ve her yeri ele geçirseniz bile orduya hükmedemiyorsanız, ülke yönetimini ele geçirmiş sayılmazsınız. Son darbe girişimi sonucunda bir darbe daha yaşadık ve bu darbe daha önce darbe yapmak isteyen Ergenekon ekibinin kucağına geldi. Onlar da Şanghay 5'lisini desteklerken, Erdoğan da aynı şeyleri söylemeye başladı, hatta Avrupa Birliği'ni onunla tehdit etti. Şanghay 5'lisi AB'nin karşıtı bir kurum değildi ama olsun, Erdoğan'ı destekleyen halkın büyük bir çoğunluğu bunu bilmiyordu. Dün HDP'nin "Demokratik Çözüm Deklerasyonu"nda açıkladığı gibi Erdoğan'a özgü faşizmi uygulamak için yapılmış bütün bu yapılanlar.
Peki geriye ne kaldı diye soracak olursanız, bütün TV kanallarına terör uzmanı olarak çıkan emekli yüzbaşı Metin Gürcan gibiler kaldı. Metin Gürcan'ı tanımak istiyorsanız internette arayabilirsiniz. Gürcan, arkası dönük, başını 2 bacağının arasından uzatıp erlerin elindeki nişanı vuran kişi. Yani 1 kişiyi vursa "Eğitim zayiatı" diye yazacak birisi...
Yazılar devam edecek, önümüzdeki Çarşamba günü yazacağım yazının başlığı "EMASYA RESMİ GAZETE'DE 14 TEMMUZ 2016'DA NEDEN DEVREYE GİRDİ"
Artigercek.com