Eşkıya Türkiye’ye hükümran oldu!

Samanyoluhaber.com yazarı Murat Çetin'in analizi
 MURAT ÇETİN 

“Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz” diye garip bir dizi vardı! Ne dediyse ne söz verdi ise onun tam tersini yapan, bir anlamda tükürdüğü yalayan AKP genel başkanı Erdoğan’ı destekleyen bir yayın grubunun kanalı ATV’de yayınlandı. Ve nasıl bir algı oluşturuldu ise bu dizi Türkiye’de bir dönem izlenme rekorları kırdı. 
“Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz.”…Eşkıya dünyaya hükümdar oldu mu olmadı mı bu başka bir konu ama Eşkıya’nın Türkiye’de hem hükümdar hem de hükümran olduğunu söyleyebiliriz. Ve eşkıya Erdoğan’ın yönetiminde de hükümdar oldu! Türkiye’de artık adalet, insan hakları ve güvenlikten söz etmek mümkün değil. Türkiye, adı konulmamış bir korku dönemini yaşıyor. Ve her geçen gün uykuda olan bu millet kademeli olarak o korkuyu iliklerinde hissediyor. 

Eşkıya Türkiye’ye hükümran ve hükümdar.  

O hükümranlık ki; Diploması olmadan Cumhurbaşkanlığına gaspa dönüştü. 

O hükümranlık ki; AKP lideri Erdoğan’da bir tehdide bazen de Anayasa mahkemesi kararları başta olmak üzere işine gelmeyen her türlü yargı kararını tanımamaya dönüştü. 

O hükümranlık ki; MHP lideri Bahçeli’de Anayasa Mahkemesi Başkanı ve üyelerini tehdide dönüşüyor, işine gelmeyen herkese ve her kişiye karşı korkutmaya dönüştü. 

O hükümranlık ki; Vatan Partisi lideri Perinçek’de toplumun belli bir kesiminden hesap sormaya dönüştü.

O hükümranlık ki; MİT eski Başkanı ve dışişleri Bakanı Fidan’da yurtdışındaki Türk vatandaşlarını kaçırma ve yurtdışındaki Türk varlıklarına operasyona dönüştü. 

O hükümranlık ki; Süleyman Soylu’da çete liderleri ile beraber iş tutmaya dönüştü. 

O hükümranlık ki; Jandarma Genel Komutanı Org. Çetin’de mafya ile iş tutmaya dönüştü. 

O hükümranlık ki; Erdoğan’ın eski danışmanı Yusuf Yerkel’de Soma’daki maden kazazedelerine tekmeye dönüştü. 

O hükümranlık ki; Alaattin çakıcı gibi mafya liderlerinin tahliyesine dönüştü. 

O hükümranlık ki; Erdoğan’ın sosyal medya troll ekibinde pervasızlığa dönüştü.  

O hükümranlık ki; 15 Temmuz darbe oyununa ve bu oyun sonrasında binlerce masum insanın tutuklanmasına, sürülmesine malına gasp edilmesine dönüştü.

O hükümranlık ki; 5’li çeteye, 5’li çetenin bir militanın ağzında bu milletin anasına küfretmeye dönüştü.

Ve şimdi o hükümranlık Türk futbolunda kan akıtılmasına dönüştü. Türk futbolunda sorun vardı ama ilk defa Türk futboluna kan bulaştı o eşkıyanın tekmeleri ile… Ve o hükümranlığın son örneğidir Faruk Koca… 

Türkiye’yi değiştireceğiz diye 21 yıl önce iktidara gelenler Türkiye’yi öyle bir değiştirdiler ki artık bundan nasıl bir dönüşüm olabileceğini bilemiyorum. Türkiye’yi değiştireceğiz derken öyle bir dönüştürdüler ki siyahla beyaz yer değiştirdi. Masumlar zalim, zalimler masum gösterildi. Hırsızlar namuslu, namuslular hırsız gösterildi. 

Ve öyle bir değişim oldu ki her kelime, her cümle,  her deyim ve her atasözü bile anlamından saptırıldı. Zavallı insanlar yumağı sözde islamın temsilciliği ve milli duruş adına her şeyi mubah gördüler. Ve bu her şeyi mubah gören bu hükümran zihniyet hem dinimizi hem dilimizi tarumar ettiler. 

Neler yapmadılar neler!

“Bal tutan parmağını yalar” sözü ile hırsızlığı mübah gösterdiler.

“Devletin mali deniz yemeyen domuz” sözü ile devleti soymayı mübah gösterdiler. 

“Yemeyenin malı yerler” sözü ile dolandırıcılığı mübah gösterdiler.

“At binenin, kılıç kuşananın” sözü ile gaspçılığı mübah gösterdiler. 

“Kol kırılır yen içinde kalır” sözü ile sözde hocaların tacizini örtbas ederek mübah gösterdiler.

“Söz gümüş ise sükut altındır” söze ile ortamı yalancıya bırakmayı mübah gösterdiler. 

“Komşuda pişer bize de düşer” sözü ile hazırcılığı mübah gösterdiler. 

“Kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez” sözü ile menfaatçiliği mübah gösterdiler. 

“Doğru söyleyeni   dokuz köyden kovarlar” sözü ile yalan söylemeyi mübah gösterdiler. 

“Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın” sözü ile bencilliği mübah gösterdiler. 

“Üzümü ye bağını sorma” sözü ile haramı mübah gösterdiler. 

Ve gün geldi bu mübahları zulme dönüştü. Yapılan her zulmün bir gerekçesini oluşturdu. 

Onlar bu şekilde her şeyi mübah gösterirken ve zulmederken toplumun yarısı da onların peşinden gitti. Allah zalimlerle birlikte onların peşinden gidenlere mühlet üstüne mühlet veriyor. Ama bildikleri ama bir türlü hatırlamak istemedikleri bir şey var; Allah mühlet verir ama ihmal etmez. Gün gelir kimini Firavun gibi denizde boğar, kimine bir sinek musallat eder. Allah mazlumun öcünü elbette zalimden alır ve alacaktır. Varsın biraz daha eşkıya Türkiye’ye hükümran olsun. Varsın mübahları ile midelerini doldursunlar. Zira gün hesaba kaymaya başladı….Ve kuşkusuz o büyük hesap günü geldiğinde de “Kim zerre-i miskal bir hayır işlemişse, onu görür.” Ve” Kim de zerre-i miskal bir şer işlemişse, onu görür.(99/Zilzâl7-8)

Vesselam. 
14 Aralık 2023 15:20
DİĞER HABERLER