Samanyoluhaber.com yazarı Akademisyen Esra Büyükcombak bu haftaki yazısında, 'Metabolizma Soğuk Havada Nasıl Etkilenir?' anlattı
ESRA BÜYÜKCOMBAK
Akademisyen (Genetik ve Biyoloji Mühendisliği)
Havalar soğuduğunda egzersiz veya yürüyüş yapmayı daha güneşli ve uzun günler gelene kadar erteliyor olabiliriz. Aslında kış geldi ama bu, egzersiz ve yürüyüş yapmaktan kaçınmak için bir mazeret olmamalı. Sıcak mekanlarda vakit geçirmek daha cazip gelse bile soğuğa rağmen dışarı çıkmaya karar verirseniz ve egzersiz yapmaya başlarsanız sadece vücudunuza değil, zihninize de pek çok fayda sağlayabileceğini kısa sürede fark edebilirsiniz.
Araştırmalar açık havada egzersiz yapmanın, kapalı alan egzersizinden elde ettiğimiz tüm fiziksel faydaları sağladığını (kardiyovasküler sağlık, esneklik ve dayanıklılık) ilave olarak başka birçok önemli etkisinin olduğunu gösteriyor. Sadece açık alanda olmak bile vücudunuzu bazı sağlık sorunlarından koruyan D vitamininin üretimini arttırır. Egzersiz yaparak sadece en bilinen faydası olan kemik ve kas hastalıklarınızın iyileşmesini desteklemiş olmazsınız. Aynı zamanda artan dopamin, serotonin ve doğal endorfin seviyeleriyle pek çok psikolojik rahatsızlık da doğal bir yolla çözüme ulaşmaya başlar. Yani aynı antrenmanı içerde yapmak yerine dışarıda yaparsanız, mutlu bir ruh halini destekleyen hormonlar sayesinde, nöromüsküler hastalıkların (kasların ve sinirlerin neden olduğu hastalıklar) tedavisinden daha fazla faydasını görmüş olursunuz.
Vücudun soğuk ortamda performans göstermesi ve ısınmak için yeterli ısıyı üretebilmesi için daha çok çalışması gerekir. Yapılan çalışmalar, soğuk havada yapılan egzersizlerin sıcak havada yapılanlara göre daha fazla kalori yaktığını ortaya koydu. Soğuk hava, antrenman sırasında vücudunuzu daha fazla çalışmaya zorlar ve bu durum kardiyovasküler sisteminizi de etkiler. Soğuk hava egzersizi sırasında kalp, vücuda kan pompalamak için daha çok çalıştığından, bu canlandırıcı egzersiz kalp sağlığınızı iyi tutmanıza yardımcı olur.
Metabolizma Soğuk Havada Nasıl Etkilenir?
Vücut, ısı gibi önemli bir değişikliğe maruz kaldığında enerji ihtiyacı artar, bu nedenle kaslarda depolanan glikojeni (karbonhidratların depolanmış hali) parçalar. Glikojen, vücudumuzun hemen kullanıma hazır birincil depolanmış enerji kaynağıdır. Kişinin herhangi bir egzersiz sırasında yaktığı kalori miktarı, yaşı dahil olmak üzere pek çok değişkene bağlıdır. Bu yüzden egzersizden iki ila dört saat önce karbonhidrat ve protein açısından zengin beslenme, vücudunuza en uygun yakıt (enerji) kaynağını sağlayacaktır. Ayrıca yapılan çalışmalar egzersizden bağımsız olarak, soğuk havalarda dışarıda vakit geçirmenin, vu¨cut hacmimizi arttıran beyaz yağları, özellikle karın ve uyluk yağını yakan bej veya kahverengi yağa dönüştürebileceğini göstermiştir. Kahverengi yağın amacı, ısı üretmek için kalori yakmaktır. Kahverengi yağ, kalori depolamak yerine kaloriyi yakmaya yardımcı olduğu için genellikle "iyi" yağ olarak adlandırılır ve boyun ile böbrek çevresindeki bölgelerde bulunur. Soğuğa maruz kalma, kahverengi yağ hücrelerinizi harekete geçirir, kalori yakılmaya başlanır.
Soğuk havalarda daha çabuk yorulmanızın nedeni yeteri kadar depolanmış karbonhidratların kullanılmamasından kaynaklı olabilir. Soğuk, sinir sisteminizin kas kasılması yeteneği de dahil olmak üzere vücudunuzun tüm kimyasal işlemlerini yavaşlatır. Yaptığınız egzersiz ne olursa olsun, soğuk hava yaktığınız kaloriyi maksimuma çıkarır. Bunun nedeni, vücudun sıcaklığını düzenlemek için çok daha fazla çalışmaya ihtiyaç duymasıdır. Vücut sıcak kalmaya çalışırken, metabolizma aşırı hızlanır ve vücudunuz daha fazla kalori ve yağ yakar.
Soğuk Havada Su İçme İhmal Edilmemeli
Soğuk havada yapılan egzersiz sırasında sıvı kaybı, sıcakta yapılan egzersizle aynı oranda olur ama kişi susuzluk hissetmez. Soğuk, susuzluk hissini yüzde 40'a kadar azaltır. Üşüdüğünüzde kan damarlarınız daralır, elleriniz ve ayaklarınıza kan akışı yavaşlamaya başlar. Kan damarı daralması, vücudunuzun merkeze daha fazla kan çekmesini sağlayan bir ısınma mekanizmasıdır. Soğuk ve kuru havayı soluduğunuzda, vücudunuz bu havayı ısıtır ve nemlendirir. Nefes verdiğinizde gördüğünüz buhar, aslında sıvı kaybıdır. Kış sporcularının çoğunun yüzlerini kapatmasının nedeni susuz kalmayı önlemek ve solunum yollarını nemli tutmak içindir.
Üşümeye Dikkat
Normal vücut ısısı yaklaşık olarak 37°C'dir. Bu ısı 35°C'nin altına düştüğünde hipotermi ortaya çıkar. Hipotermi, vücudun uzun bir süre boyunca üretebileceğinden daha fazla miktarda ısı kaybetmesi sonucunda oluşur. Hipotermiyi önlemek için titreme mekanizması devreye girer. Titreme vücudun sıcaklığını koruma yollarındandır. Aynı zamanda ısı üretme mekanizması olan titremeyle önemli miktarda kalori yakılır. Araştırmalar, insanların titrerken dinlendikleri esnadan beş kat daha fazla enerji harcadıklarını göstermiştir. Soğuk hava aktivitelerine, katmanlı ve nemi emen giysilerle hazırlanmak hipotermiye karşı koruyabilir. Bu sayede kış mevsiminde de egzersiz ve yürüyüşler yapılarak sağlıklı yaşama katkıda bulunulabilir.