Kırım Tatarları’nın Sovyetler Birliği zamanında yaşadıkları acılar, Eurovision aracılığıyla, Avrupa kamuoyuna aktarılacak.
Bu yıl Mayıs ayında İsveç’in başkenti Stokholm’de düzenlenecek Eurovision Şarkı Yarışması’nın finalinde Ukrayna’yı Kırım Tatarı olan Jamala (Cemile) temsil edecek.
Ukrayna’da önceki akşam Eurovision Ukrayna finalinde Ukrayna vatandaşları oylarıyla rekor düzeyde katılımda bulunurken, oyların 380 binini, Kırım Tatarı şarkıcı Jamala aldı.
Sahne adı Jamala olan Susana Jamadinova, Eurovision’da Ukrayna’yı, “1944” adlı şarkısıyla temsil edecek. Şarkıda, Kırım Tatarları’nın 1944 yılında dönemin Sovyet lideri Stalin tarafından evlerinden apar topar alınıp yük vagonlarına bindirilerek Orta Asya’ya sürgüne gönderilişleri anlatılıyor.
Kırım Tatarları, 18 Mayıs 1944 tarihinde, dönemin Sovyet lideri Stalin tarafından Orta Asya’ya sürgüne gönderilmişti. Kırım Tatar nüfusunun yarıya yakını bu yolculuk sırasında hayatını kaybederken, Tatarlar’dan boşalan yerlere Rus nüfus yerleştirilmişti.
Kırım Tatarları’nın Kırım’a memleketlerine dönüşü, ancak 1980’li yılların sonlarında ve 1990’lı yılların başlarında, yani, Sovyetler Birliği’nin son günlerinde mümkün oldu. Yarım yüzyıla yakın sürgün hayatından sonra memleketlerine dönen Kırım Tatarları, burada, evlerinin mülkiyetinin Rus göçmenlere verildiğini gördüler ve memleketlerinde çok zor şartlar altında yeni bir yaşam kurma mücadelesine giriştiler.
Sovyetler Birliği’nin 1991’de dağılmasıyla birlikte bağımsız Ukrayna’nın yönetimine giren Kırım Özerk Cumhuriyeti’ndeki Kırım Tatarları, Rusya’nın 2014 yılında burayı ele geçirmesiyle birlikte, yeniden zor günler yaşamaya başladı.
Jamala’nın şarkısı, İngilizce ve Kırım Tatarcası sözlerden oluşuyor. Kırım Tatar şarkısı “Ey Güzel Kırım”dan sözlerin yer aldığı şarkıda, Jamala, Kırım Tatarları’nın 1944 Sürgünü’nde yaşadığı acıları yansıtıyor.
Jamala, şarkıyla ilgili olarak Ukrayna basınına verdiği röportajlarda, kendisinin bu şarkıyı, doğrudan doğruya, ailesinin yaşadığı acılardan yola çıkarak yazdığını söylüyor.
Kendisinin çocukken dedesinin annesinden sürgün yıllarına ilişkin olayları dinlediğini belirten Jamala, 18 Mayıs 1944 gecesi Sovyet askerlerinin Kırım Tatarları’na, evleri 15 dakika içinde boşaltmalarını bildirdiklerini söylüyor.
Kırım Tatarları’nın yanlarına yiyecek bile almadıklarını söyleyen Jamala, “çünkü, Yahudiler’in de benzer şekilde vagonlara doldurulup götürüldüklerini ve sonra başlarına neler geldiğini biliyorlardı. Herkes, ölüm yolculuğuna hazırlanmıştı.
Bizimkiler yanlarına sadece kıymetli bazı eşyaları almışlar. Fakat, bütün hayatınızı geçirdiğiniz yerden onbeş dakikada çıkmanızı isterlerse, o ruh haliyle neyi yanınıza alabilirsiniz ki”, diye konuştu.
Sürgüne gönderilen Kırım Tatarları’nın yolculuğu atlattıktan sonra daha kolay şartlarla karşılaşacaklarını zannettiklerini söyleyen Jamala, “yine yanıldılar”, diyor.
O dönemde Sovyet yönetiminin, Orta Asya’da Kırım Tatarları’nın yerleştirilecekleri bölgelerde halkı Kırım Tatarları’na karşı kışkırttıklarını aktaran Jamala, bu bölgelerdeki halkın Tatarlar’ı insan olarak kabul etmediklerini, hatta, o dönemde cehaletin yaygın olduğu bölgede bazılarının ortalığa yayılan söylentilere inanıp Tatarlar’ın kuyruklarının olduğunu zannettiğini söylüyor.
Jamala, büyükannesinin çocukluğunda, yaşıtı olan bir Orta Asya yerlisi kızın yanına gelip büyükannesinin eteğini kaldırıp kuyruğunun olup olmadığına baktığını aktarıyor.
Jamala, Avrupa kamuoyuna vermek istediği mesaj konusundaysa, şu yanıtı verdi: “Ben, şu mesajı vermek istiyorum: Eğer kendi ailene saygı duyarsan, köklerini hatırlarsan, kültürünü, tarihini bilirsen, o zaman asla başka kültürlere saygısızlık etmezsin”.
DHA