Aylar sonra 29 gazeteci hakkında savcı Murat Çağlak tarafından hazırlanan 'RT Terör Örgütü' iddianamesinde tweet atanlar değil tweetleri RT eden gazeteciler terörle suçlanıyor ve 15 yıla kadar hapsi isteniyor...
15 Temmuz sonrası AKP ilk olarak medyayı susturdu.
Bir kaç gün içinde onlarca gazeteci tutuklandı.
Aylar sonra ise 29 gazeteci hakkında savcı Murat Çağlak tarafından iddiname yazıldı.
'RT Terör Örgütü' iddianamesi...
İddianamede somut hiç bir suçlama yok.
"Gazeteciler fikir hürriyetini kullanmışlar" diyeceğim o bile değil, çoğu sadece bazı tweetleri RT etmiş, savcı Çağlak da o RT'ler bir terör örgütü çıkarmış.
Ama işin garibi tweeti atanlar değil RT edenler tutuklu!
Cuma Ulus 'RT Terör Örgütü'nün üyelerinden biri mesela.
Ulus, Türkiye'nin en deneyimli televizyon habercilerinden biri.
Yıllarca Kanal 9 tv, CNN Türk, Kanal 7 tv, Ülke tv, Kanaltürk, Tv8 , Sabah Gazetesi, Tgrt Haber, Habertürk Tv ve İpek Medya bünyesindeki Millet Gazetesi'ne kayyım atandıktan sonra son olarak Can Erzincan TV'nin Genel Yayın Yönetmenliği'ni yapıyordu.
Gelelim suçlamalara;
Cuma Ulus, 17 Temmuz günü Twitter @CanErzincan_TV adresinden "KAMUOYUNA DUYURU, 17 Temmuz 2016 tarihinde Can Erzincan TV'nin yayınları TÜRKSAT tarafından hukuksuzca kesilmiştir. .................... kamu oyuna duyurulur.. CAN ERZİCAN TV" şeklinde paylaşılmış tweeti Cuma ULUS @CumaUlus adresinden retweet etmiş.
Savcı bunu suç diye iddianameye koymuş!
Yani savcı bir GYY'nin başında olduğu TV'nin Türksat tarafından uydudan atılmasını kurumsal tweet hesabından duyuran tweeti RT etmesini terör suçu saymış.
Sadece bu kadar mı? Elbette hayır.
Cuma Ulus'un 17 Temmuz 2016 günü Av. Günay Yılmaz'ın@gulayakyazı adresinden "Tüm yargılamalarının canlı olarak kamuoyu önünde yapılması tüm milletin hakkıdır çünkü darbe girişimi tüm millete yapılmıştır ; % 1'den fazla oy alan bütün siyasi partilerin eşit oy hakkına sahip oldukları bir komisyon hemen kurulmalıdır ; Bu komisyonun çalışmaları tüm aşamalarda kamuoyuna açık olmalıdır. Darbecilerin bağlantıları kim/kimlerse tespit ve ifşa edilmelidir ; Darbe teşebbüsü bir fırsat olarak görüp ülkenin parti devleti haline getirilmesi kabul edilemez ve en az darbe kadar hukuksuzluktur ; Usulsuz şekilde gözaltına alınan binlerce her kademeden hukukçuya sahip çıkmak muhalefetin gerçek demokratlığının göstergesi olacaktır" ; Siyasi saiklerle, darbe karşıtı olan asker ve hukukçuların darbe gibi ağır bir suç ile tasfiye edilmeleri en hafif tabirle vicdansızlık" şeklinde twetter paylaşımını RT etmesi de iddianameye girmiş.
Yine benzer bazı tweetleri RT etmiş Ulus.
Ama bazıları var ki tam ibretlik...
Ulus'un 13 Temmuz 2016 günü Fatih AKALAN'ın @fatihakalanadresinde "RT'lenerek gelebilir mi? #Taşınıyoruz. CanErzincanTV @CanErzincan_TV CAN ERZİNCAN TV HOTBİRD UYDUSUNDA YAYINDA PEKİ NASIL İZLEYECEKSİNİZ?" tweetini RT etmesi de suç olarak iddianameye girmiş.
Terörle ne ilgisi var diye sormayın. Çünkü bu savcı Çağlak'ın icat ettiği; RT Terör Örgütü
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ 'RT Terör Örgütü' iddianamesini muhtemelen okumamıştır. Yoksa koca bakan 'Türkiye'de gazetecilik faaliyetinden dolayı hapiste tek bir kişi yok' yalanını söylemezdi sanırım.
Deneyimli gazeteci Derya Sazak'ın 08 Temmuz 2016 günü @sazak_derya adresinden attığı "Gazetecilere gözaltı kararı çıkart tutuklatmaya çalış sonra kaçtı diye zil takıp oyna Tarık Toros Londraymış Bayram tatiline mi gitti acaba?" tweetini RT etmesi de Ulus'un 15 yıla kadar hapisle yargılanmasına gerekçe yapılmış.
İşte bir başka örnek;
Cuma Ulus'un 28 Mayıs 2016 günü @Rotahaber adresinden paylaşılan "Haber Sedef Kabaş: Türkiye yolsuzlukları ortaya çıkaran polislerden özür dileyecek rotahaber.com/guncel/sedef-k. @SedefKabas" haberini RT etmesi de suç hanesine yazılmış.
Yani mülakatı veren Kabaş, haberi yapan Rota Haber ama suç(!) Ulus'a kalmış.
Gelelim yazının başlığındaki Fatih Portakal ve Reza Zarrab meselesine...
Fox TV'nin ana haber spikeri Fatih Portakal 26 Mayıs 2016 günü @fathportakal adresinden "ABD'li savcının Zarrap'a ait rüşveti belgeleyen delillerinden sonra burada da savcıların araştırması gerekmiyor mu? #17/25AralıkAraştırımalı" şeklinde bir tweet atmış.
ABD'de yürüyen bir davayla ilgili bir gazetecinin meşru bir sorgulaması...
Ulus'ta bu haklı soruyu kendi hesabından RT ederek destek vermiş.
Elbette o RT de Cuma Ulus'un hanesine suç olarak kaydedilmiş.
Savcı Çağlak böylesi bir hukuk garabeti iddianameyi savunmak için ABD'de 70 yıl önce yapılan cadı avını kendine dayanak yapmış.
İşte o bölüm:
"ABD Anayasasında yapılan Birinci Değişikliğe göre “Kongre, dini bir kuruma ilişkin veya serbest ibadeti yasaklayan; ya da ifade özgürlüğünü, basın özgürlüğünü kısıtlayan; ya da halkın sükûnet içinde toplanma ve şikâyete neden olan bir halin düzeltilmesi için hükümetten talepte bulunma hakkını kısıtlayan herhangi bir yasa yapmayacaktır”. Bu hükme göre ifade özgürlüğünün sınırlandırılması ancak Anayasayı yorumlama yetkisi olan Yüksek Mahkeme tarafından gerçekleştirilebilir. Yüksek Mahkeme bu sınırlandırmayı geliştirdiği bazı kriterler çerçevesinde yapmıştır. Bu kriterlerden en önemlisi ilk defa, Schenck v. United States davasında, Yargıç Holmes tarafından dile getirilen “açık ve mevcut tehlike(clear and present danger)”dir. .....eğer bir düşüncenin açıklanması bireyler ve toplum için açık ve mevcut bir tehlike yaratıyor ise bu düşüncenin açıklanması sınırlanabilir. 20. yüzyılın ortalarında ABD’de bir ifadenin sınırlandırılabilmesi için mutlaka Açık ve mevcut tehlikenin olması gerektiği genel kabulü etkinliğini kaybetmiştir. II. Dünya Savaşının sonundan 60’lı yıllara kadar devam eden, daha sonraları Wisconsin Senatörü Joe Mccarthy’nin adıyla “McCarthyizm” olarak anılan komünist düşmanlığının en üst safhada olduğu dönemde Yüksek Mahkeme, anti-komünist uygulamaları bu kriteri esas alarak desteklemiştir. Yüksek Mahkeme Dennis Davasında, Komünist Parti’nin liderlerini, Smith Yasasının 2. maddesi uyarınca, Birleşik Devletlerde herhangi bir hükümeti yıkmak amacıyla yazılı ya da basılı matbuatı basmak, yayımlamak, redaksiyonunu yapmak, piyasaya sürmek, dağıtmak, satmak ya da alenen göstermekten suçlu bulmuştur. Yüksek Mahkeme Komünist Parti liderlerini, hükümetin zor ve şiddet yoluyla devrilmesi öğretisini(komünizmi) savunmalarının sınırlandırılmasını, hükümeti yıkmak konusunda “açık ve mevcut tehlike” yarattığı gerekçesiyle Anayasaya uygun bulmuştur.
Savcıya kızmaya gerek yok...
Ne de olsa Cumhurbaşkanı Erdoğan 'cadı avıysa cadı avı yapacağız' diyordu öyle değil mi?
Ertuğrul Cihan