Aziz Yıldırım Bey’in tahliye olması sevindiricidir. Kimse bir kişinin mahpus damında sürünmesini isteyemez, eğer o kişi can almamış, insan kasaplığına soyunmamışsa. Aziz Yıldırım üzerinden Fenerbahçe’ye dil uzatmaya gelince bu, ayıpların en büyüğüdür; haksızlıktır, terbiyesizliktir.
Bakınız, şike, çete, teşvik primi her ne haltsa, bu işe bulaşanlar Aziz Yıldırım’la Fenerbahçe’yi özdeşleştirmek için olağanüstü bir çaba harcadılar. Sivasspor, İstanbul BB, Karabükspor, Ankaragücü maçlarında şike düğmesine basan Fenerbahçe Kulübü mü? Hayır. Düğmeye bastığı mahkemece kabul edilen Yıldırım, uygulayanlarsa arkadaşları:
“Yıldırım: Şimdi bi sen bi aşağıdaki o 550 kaldı demi göndereceğimiz... Öbürünü verdiniz değil mi?
Ekşioğlu: Verdik!”
Bu konuşmayı mahkeme şike olarak değerlendiriyor, Sivas Fener maçıyla ilgili olarak. Ve mahkum ediyor telefon gevezeliğine duranları! Verilen “550” herhalde patates, domates, soğan ya da patlıcan değil. Bu “550”yi veren ya da verdiren bir kurum yani Fenerbahçe de değil, Aziz Yıldırım. Mahkeme bunu böyle kabul ediyor ve Aziz Yıldırım’ı mahkum ediyor Fenerbahçe Kulübü’nü değil! Karabük maçıyla ilgili konuşma da Sivas maçından farksız. Ankaragücü maçı da öyle.
Aziz Yıldırım Fenerbahçe Genel Kurulu’nu, Divan Heyetini toplayarak “Arkadaşlar şikeye soyunuyoruz, teşvik primine sıvanıyoruz... Kabul edenler... Etmeyenler?” diye oylama mı yapmış?
Hayır.
Yönetim Kurulu’nda böyle bir oylama mı gerçekleşmiş?
Hayır.
Ne olmuş? Kapalı kapılar ardında, telefonlar çalışmış ve tezgahlar kurulmuş üç beş kişi arasında. Niçin? Çünkü hırs aklın önüne geçmiş!
Şimdi, kalkıp da Fenerbahçe camiasını bu batağa çekme çabaları mahkemeleri etkilemek ve Aziz Yıldırım’ı aklamak için kurgulanmış bir senaryodan öte bir şey değil. Camia ve kulübün önde gelenleri zaten bu senaryonun bilincinde de, kurum yani Fenerbahçe zarar görmesin diye, şimdilik, susmayı tercih ediyorlar. Taraftarsa bütün duygusallığıyla, sanki Yıldırım beraat etmişçesine sokağa dökülmüş, tahliyeyi bir zafer gibi kutluyor! Yapılan işin yanlışlığını dile getirmiyor bile. Yıldırım ve arkadaşlarının tutuklanmasını Fenerbahçe’ye yönelik bir saldırı olarak algılanmasını isteyenler, en azından taraftar katında başarılı oldu! Aklanması gereken hiçbir zaman Fenerbahçe Spor Kulübü değildi ki! Kulübün aklanmaya ihtiyacı yok; o her zamankince Türk sporunun temel direklerinden biri.
Başka bir örnek vermek de mümkün. Beşiktaş çok ciddi bir maddi bunalım içinde çırpınıyor. Bu Beşiktaş’ın Türk sporuna yüz yılı aşkın bir süredir yaptığı katkıları bir çırpıda silip atabilir mi? Geçmiş Beşiktaş yönetimlerini sorgulayabilirsiniz, yanlış işler yaptıklarını öne sürebilirsiniz. Ama kulübe ve camiaya dil uzatamazsınız. Beşiktaş’ın büyüklüğünü yadsıyamaz, bu dev camiayı aklınızca küçümseyemezsiniz! Fenerbahçe, Beşiktaş, Galatasaray gibi kökü ta Osmanlı’ya uzanan camialar her türlü depremi atlatıp eskisinden de güçlü olarak geri döner. Tarih bize bunu göstermiştir zaten. Bu depremleri yaratanlarsa tarih kitabına bir dipnot olarak düşülür, o kadar!