Fikri Sağlar'dan özgür medya tepkisi

Fikri Sağlar'dan özgür medya tepkisi
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Mersin Milletvekili Fikri Sağlar, Samanyolu Yayın Grubu'nun TÜRKSAT’tan indirilmesi ile ilgili değerlendirmelerde bulundu.
1 Kasım öncesinde başlayan ve 1 Kasım ile birlikte devam eden Türkiye’deki demokrasinin askıya alınmasının önemli ve somut örneklerinden bir tanesi olduğunu belirten Sağlar, “Kuvvetler erkinin ayrımından değil, birleşmesinden yana olan bir anlayışın Türkiye’de dikta rejimini kurabilmesi için yapacağı en önemli şey ona göre basını susturmaktır. Dördüncü gücü yok etmektir. Kendisine yakın olanın algı yönetimi açısından kendi yandaşlı, yanaşmalı bir basın kurmaktır. Bugün Samanyolu’na yapılanlar, dün de başkalarına yapılmıştı. Dün başkalarına yapıldığında ses çıkartmayanlar bugün Samanyolu’nda yapıldığında ses çıkartmamaya devam ederlerse bir gün kendilerine de sıra gelir. Her dakika dün de biz bağırdığımız demokrasi adına bağırdığımız gibi bugünde bağırıyoruz. Yarında yapılacakların karşısında yine biz olacağız.” diye konuştu.

1 Kasım Milletvekili Genel Seçimi'nin ardından, 26. dönemde görev yapacak milletvekillerinin Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) kayıt işlemleri devam ediyor. Meclis Şeref Holü'nde kurulan masalarda Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Mersin Milletvekili Fikri Sağlar, kayıt yaptırdı. Sağlar kayıt işlemlerine eşi Serap Sağlar ve kızı Gerçek Alnıaaçık’la birlikte geldi. Sağlar’ın rozetini oyuncu kızı Gerçek Alnıaçık taktı. Sağlar, kayıt sonrası basın mensuplarına açıklamalarda bulundu.

Önce Suruç, sonra Ankara, şimdi de Paris’te sözde İslam teröristlerinin insan canına kıymaya devam ettiğini belirten CHP Mersin Milletvekili, “Bombalarla insanlığı yok etmeye çalışıyorlar. Üçüncü dünya savaşında olduğumuzu söylüyordum, bu savaşın adı şimdi terör. Maalesef bu terörün içerisinde İslam adına insan öldüren, insanlık dışı, insana kasteden insanlar ve çeteler de var. Bunların temizlenmesi ortak sorunumuz olmalı.” dedi.

Birleşmiş Milletler ’de terörün tanımının olmadığını kaydeden Sağlar, sözlerini şöyle sürdürdü: “Her ülke kendine göre bir terör tanımı yapınca insanlığın ölümü ve en kalleşçe ölümü olan bombalı ölümler sürüp gidiyor. Lanetlemek yeterli değil, ‘kanı yerde kalmayacak’ demek geçerli değil. Bütün dünya ülkelerinin bir araya gelerek bu soruna çözüm bulmaları gerekiyor, başta BM. Ülkeler kendi çıkarları doğrultusunda kullandıkları teröristlerin gelecekte aslında kendilerini de vuracağını görmeli, işte Paris. Daha öncede benzer olaylar olmuştu. Korkarım ki, önlem alınmazsa yarın Avrupa’nın diğer ülkelerinde de Almanyasından İngilteresine Rusyasından Belçikasına ya da Amerikasına her yerde benzeri terörü göreceğiz. Yayılan bir savaş hali ve en kalleşçe savaş hali. Gördüğümüz iki dünya savaşından çok farklı konumdayız. Gençler özellikle 30 yaşın civarındaki gençler şiddet içerikli oyunlarla büyüdüler. Dolayısıyla sanal bir alemde yaşıyorlar. İnsanların boğazını kesmek ona son derece kolay geliyor. Sadece terörle mücadelenin silahlı mücadele olması doğru değil,aynı zamanda eğitim ve kültürel anlamda da ciddi çalışmalar yapılması gerekir.”

SUSURLUK’U TAKİP ETTİĞİM GİBİ YİNE TAKİPÇİ OLACAĞIM
Bir gazetecinin, “CHP’de olağan ve olağanüstü kongre konusunda iki tartışma var sizce ne olmalı?” sorusuna Sağlar, “CHP’de olağan kongre yaklaşıyor 1 ay var. Ama olağanüstü kongre taleplerine bulunanlara da niye istiyorsun demek doğru değil. Kim ne istiyorsa onu yapabilmeli. Çünkü CHP demokrasinin beşiği. Hele hele şimdi Türkiye’de diğer siyasi partilere bakarsanız tek demokrasiyi uygulayan hukuku iç hukukunu uygulayan tek parti. O nedenle olağanüstü ve veya olağan kongreler diye ayrım yapmak değil, önce neyi aradığımızı iyi bilmeliyiz. CHP kurtarıcı aramıyor, CHP özüne dönen, Türkiye’de ve dünyadaki değişimi yakalayan, sol sınıf bir parti olma doğrultusunda olaylara çözüm önerilerini güvenilir kadrolarla getirecek bir yapıyı arıyor. Bu yapıyı hangi kongre çıkarırsa o kongre önemlidir.

Ben çıkarması gerektiğini söylüyorum. 7 Haziran seçimleri ile 1 Kasım seçimleri arasındaki değişimi maalesef CHP’nin yönetim kadrosu yakalayamadı. O nedenle 7 Haziran'da bulunduğumuz yerde sadece durduk 1 Kasımda. Oysa özellikle parlamentonun içinde bulunan partiler ve iktidar partisinin 7 Haziran’dan 1 Kasım'a kadar 5 ayda yaptıkları doğru anlatılsaydı, uyguladıkları politikaları doğru aktarılmış olsaydı, CHP çok az oy kazanan parti olmaktan çıkarak iktidar partisi olurdu. 5 ay içerisinde her şeyi bir kenarı bıraktı, iktidar partisi bir düğmeye basarak terörü hortlattı. 400’e yakın insanımız öldü, şehit oldu, öldü parçalandı ve Başbakan Ankara patlaması sonrasında 102 kişi öldükten sonra ‘oylarımız yüzde 43’e çıktı’ dedi. Arkasında Van’da da devam etti ‘eğer bize oy verirseniz bombalar patlamaz, vermezseniz bombalar patlamaya devam eder’ dedi.

Bu ne demektir; ‘bombayı patlatanı biliyoruz’ demektir. Şimdi benim de görevim bu günden itibaren yemin töreni ile birlikte Başbakan Davutoğlu’nun bu sözlerini takip etmektir. Daha önce Susurluk’u takip ettiğim gibi şimdi Suruç’u, Ceylanpınar’da şehit edilen 2 polisi susturucu tabanca ile, Ankara’daki bombalamanın arkasında kimler olduğu, hangi iktidar erklerinin ne yapmak istediklerinin takipçisi olacağım, bunun için geldim Meclise. Türkiye’nin ekonomisi kötü durumda Türkiye barış ortamından uzaklaşmış durumda. Kimlik siyaseti yaparak Türkiye’yi Ortadoğu’ya çevirmek isteyenlerin karşısında durmak için Meclise geldim. Mersin’de başarılı bir seçim geçirdik. Bu başarımızı TBMM’de ve Türkiye’de devam ettirmek istiyorum. Hedefimiz CHP’nin üç seçimi alacak parti olması. CHP’nin bu üç seçimi alacak potansiyeli vardır. Kendi içimizde bütün tartışmaları 2019’a kilitlenmiş olarak yapıyoruz.” cevabını verdi.

“Yönetim mi, lider değişikliği mi? şeklindeki soruya Sağlar, “Bu genel başkanı aşan bir konu, genel başkanlık meselesi değil, kurtarıcı meselesi değil. Önemli olan yönetimdir. Sol bir partiden genel başkanlar değil yönetimlerdir, anlayışlardır,ortaya konular projelerdir ve partinin kendi kimliğidir. Parti kendi kimliğine dönmelidir, parti kendi kimliğine uygun dünya da ve Türkiye’deki gelişimi iyi özümsemeli ve ona uygun politikaları güvenilir kadrolarla götürmelidir” cevabını verdi.

SAMANYOLU GRUBU'NUN UYDUDAN İNDİRİLMESİ KONUSU
Başka bir gazetecinin, “Samanyolu Yayın Grubu, TÜRKSAT tarafından uydudan indirilme kararı kapsamına alındı. Daha önce mahkemenin bir savunma talebi vardı TÜRKSAT’tan bu bile beklenmeden bu gece muhtemelen uydudan indirilecek nasıl değerlendirirsiniz?” sorusuna CHP Mersin Milletvekili, “1 Kasım öncesinde başlayan ve 1 Kasım ile birlikte devam eden Türkiye’deki demokrasinin askıya alınmasının önemli ve somut örneklerinden bir tanesi.

Kuvvetler erkinin ayrımından değil, birleşmesinden yana olan bir anlayışın Türkiye’de dikta rejimini kurabilmesi için yapacağı en önemli şey ona göre basını susturmaktır. Dördüncü gücü yok etmektir. Kendisine yakın olanın algı yönetimi açısından kendi yandaşlı, yanaşmalı bir basın kurmaktır. Bugün Samanyolu’na yapılanlar, dün de başkalarına yapılmıştı. Dün başkalarına yapıldığında ses çıkartmayanlar bugün Samanyolu’nda yapıldığında ses çıkartmamaya devam ederlerse bir gün kendilerine de gelir. Her dakika dün de biz bağırdığımız demokrasi adına bağırdığımız gibi bugünde bağırıyoruz. Yarında yapılacakların karşısında yine biz olacağız.”

CİHAN
14 Kasım 2015 16:48
DİĞER HABERLER