Bir fotoğraf bazen bir makalenin, hatta bir kitabın anlattığından daha fazla mana taşıyabilir.
PROF. DR. ŞERİF ALİ TEKALAN
Bir fotoğraf bazen bir makalenin, hatta bir kitabın anlattığından daha fazla mana taşıyabilir. Ona bakan, aynı veya benzer konuyla ilgili yazılan makale veya kitaptaki fikirleri anında kafasından geçirir. Böylece çok zaman harcamadan, bu bir fotoğrafla ilgili konu hakkında bilgi sahibi olabilir.
Bu durum, tabii ki her fotoğraf için söz konusu değildir. Fotoğraf teknikleri yönüyle, ışığın, bakış yönünün, ilgili objelerin hepsinin aynı anda-ki buna fotoğrafta ‘’o an’’ denir-yakalanması ve o anda deklanşöre basılması gerekir. Mana ifade edebilecek obje ve objelerin, ilgili teknikler de kullanılarak aynı karede, yani aynı ‘’çerçevede’’ olması gerekir. Bu da yetmez. Aynı karede olmasına gerek olmayan objelerin de çerçeve içine alınmaması gerekir. İşte bu iki duruma dikkat edilince, ona ‘’fotoğraf’’ denir. Bu fotoğrafa bakan insan, ilgili makaleyi veya kitabı okur gibi olur.
Aylan bebek fotoğrafı gibi. Bu fotoğraf, yıllar önce, tarihte birçok örneği bulunan, halen de yaşanan ve bundan sonra da her türlü hürriyetten mahrum edildiği sürece yaşanmaya devam edecek olan bir dramın günümüzdeki öyküsüdür. Memleketindeki zulüm, adaletsizlik, haksızlık, hukuksuzluktan dolayı başka ülkelere göç etmeye çalışan bir ailenin, denizden geçerken boğulup sahile vurmuş o masum cesedi halen herkesin zihnindedir. Benzeri durumları da dünyanın her yerinde görmekteyiz. İşte o bir fotoğraf, tüm bu hadiseleri bir karede bize anlatmaktadır.
Fotoğraf yarışmalarında, tek fotoğraf rastgele tutturulmuş olabileceğinden en az üç fotoğraf istenir. Fotoğraf çekenin yukarıdaki esasları bilip bilmediğine bu prensipler incelenerek karar verilir.
Aslında, insan hayatı da buna benzer. İnsanın yetişmesi esnasında ve daha sonra alması gereken eğitimin devamlılığı kaidesince bu gelişme sürdürülebilirse, fotoğrafın o fotoğraf olduğu gibi, insan da olunması gerektiği gibi insan olur.
Bunların olabilmesi için de, önemli anların es geçilmemesi ve hayat çerçevesine, ona hem bu alemde hem de ötelerde lazım olacak fikir, düşünce, aksiyon gibi malzemeleri alabilmesi, lüzumsuz şeyleri de almaması gerekmektedir.
Daha güzel ve anlamlı fotoğraflar çekebilmek için nasıl ki bu işi bilen insanların tecrübesinden, bu konu ile ilgili kitap, makale ve internetten istifade ediliyorsa, insan hayatının da daha faydalı ve verimli olması açısından, doğru, yanıltmayan kılavuzlardan ve kitaplardan yararlanması bir esastır.
Hayat çerçevesi yönüyle, önemli olan bir durum da zaman konusudur. Çünkü insanın, bu çerçeveyi en iyi bir şekilde doldurabilmesi için, zamanı çok sınırlıdır. Hastalıklar, bazı kazalarla bu sınır daha da daralır. Üstelik tam belirli bir sınır da yoktur. Çünkü ölümün ne zaman geleceği belli değildir. Elde fırsat varken, çok sınırlı bu zaman diliminde, bu çerçevenin en faydalı faaliyetlerle doldurulmasına bakılmalıdır. Lazım olmayan objelerin fotoğraf çerçevesine alınmaması gerektiği gibi, insana ne bu alemde, ne de ötelerde asla lazım olmayacak hal, hareket, söylem, davranış ve mesailerle bu kısa zaman dilimi öldürülmemelidir.
İnsanın kendisini ilgilendirmeyen konular, lüzumundan fazla sosyal medyaya zaman ayırması, irade dışında başa gelen hadiselerde kader inancına ters hayıflanmalar ve keşkeler gibi gittikçe büyüyen zaman kayıpları, çerçevede lüzumundan fazla yer kaplarlar. Bu kaplama dışında, bunlar insanın moral ve motivasyonunu da negatif yönde etkilerler. Bu etkilenmelerle insan, bu çerçeve hassasiyetini de kaybeder. Ötede de bunların hesabını sorarlar.
Mümkün mertebe iradi olarak, bu durumlara düşmeden, fotoğraftaki o anı yakalamak gibi, hem burada hem de ötede işimize yarayacak her türlü fırsatı kollama, yakalama, hep insanın hedefinde olmalıdır. Günahlara girmeden, öncelikle kendi nefsini kontrol altına alarak bir avcı gibi, o anı yakalar şekilde hep kazanma kuşağında olmaya, çerçeveyi bu şekilde doldurmaya ve başkalarının da bu şekilde doldurmasına yardımcı olmaya bakmak akıl karıdır.
Bu çerçeveyi doldurmada da yeteri kadar örnek insan ve okunacak kitaplar yönüyle de kılavuzlar vardır. Fotoğraf sergilerindeki örnek ve mükemmel fotoğraflar olduğu gibi, insanlık tarihinde de, imrenilecek insanlar ve hayatlar hep olmuştur, şimdi de vardır, bundan sonra da olacaktır.
Öncelikle kendimiz açısından, sonra da yaşatma ideali çerçevesinde en yakınlarımızdan başlayarak, ulaşılması gereken herkes, biri milyonlar eden insanlara ulaşıp, sürekli bu hayat çerçevesini en verimli bir şekilde doldurmaya bakmalıyız.
Yeniden bu çerçeve işini düşünüp, anlayıp, hazmedip planlar yapma, bunları olması gerektiği gibi başarma ve başkalarına örnek olma gayreti çok mu zordur acaba?