İş insanı Osman Kavala'nın tutuklu yargılandığı üçüncü Gezi Parkı davasında sona gelindi. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin bu duruşmada karar açıklaması bekleniyor.
Yargılama sürecinde yaşananlarla yalnızca Türkiye'de değil, uluslararası kamuoyunda tepki çeken ve şimdiden hukuk tarihine bir 'skandal' olarak adını yazdıran üçüncü Gezi Parkı davasının altıncı duruşması, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde başladı.
Karar aşamasına gelen davada insan hakları aktivisti, iş insanı Osman Kavala Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) 'hak ihlali' kararına rağmen Ekim 2017'den bu yana tutuklu bulunuyor. Savcı, Mücella Yapıcı ile birlikte kendisinin 'ağırlaştırılmış müebbet hapsini' istiyor.
Diğer tutuksuz 'sanıklar' Çiğdem Mater, Ali Hakan Altınay, Mine Özerden, Tayfun Kahraman, Yiğit Ali Ekmekçi ve Can Atalay hakkında ise 'cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüse yardım etme' suçundan 15 yıldan 20’şer yıla kadar hapis cezası isteniyor.
Gezi’nin hukuksuz yargı tarihi 2: Avrupa’yla büyüyen kriz, müebbet talepleriGezi’nin hukuksuz yargı tarihi 2: Avrupa’yla büyüyen kriz, müebbet talepleri
Gerçek Gündem, duruşmadaki gelişmeleri dakika dakika takip ediyor:
MÜCELLA YAPICI: ASILSIZ İTHAMLAR VE YARGISAL ZORLAMALAR, GEZİ'NİN TARİHSEL GERÇEKLİĞİNİ DEĞİŞTİREMEZ
10.43 - Mücella Yapıcı esas hakkındaki savunmasını yapmak için kürsüye geldi. "Arkadaşlarım ve Gezi'ye katılan milyonlarca yurttaştan biri olarak bir şeyler söyleyeceğim. Niyetinizi ve korkularınızı biliyor ve bu beyhude çabaları reddediyorum. Çünkü bizler Gezi'yi yaşadık ve biliyoruz" diyerek sözlerine başlayan Yapıcı, şunları kaydetti:
"Gezi direnişi bu ülke tarihinin en demokratik, yaratıcı, eşitlikçi ve en kapsayıcı barışçıl kitlesel hareketidir. Birlikte konuşup karar vermenin, yaşamın her türlüsüne sahip çıkmanın duvar yazısı olmuştur. Ölümcül polis şiddetine karşı her şehirde yankılanan itirazın adıdır Gezi.
Hayali senaryolara dayanan suçlamalar, terör, darbe, dış güçlerin oyunu gibi asılsız ithamlar ve tarafsızlığı çoktan tartışmalı hale gelmiş yargısal zorlamalar Gezi Direnişi’nin tarihsel gerçekliğini değiştiremez.
'HİÇBİR DELİLE, TANIKLIĞA YA DA BAŞKACA BİR SOMUT GERÇEKLİĞE DAYANMIYOR'
Zira bu iddianameler ve ithamlar bir zümrenin eseriyken, o gerçekliğin şahidi milyonlardır. Gezi Direnişi’ni suçla, terörle, darbeyle, kalkışmayla anılan bir eyleme dönüştürme çabası hiçbir delile, tanıklığa ya da başkaca bir somut gerçekliğe dayanmıyor.
Sadece temelsiz bir yorumdan ibaret. Siz de biliyorsunuz çünkü dersini gördüğünüz hukukun kabul edebileceği tek bir delil, ispat bulamadınız, yaratamadınız da. Gezi Direnişi’nin demokratik hak ve ifade özgürlüğü çerçevesinde son derece meşru ve anayasal bir zeminde gerçekleştiği hakikatın ta kendisi.
Tüm bu gerçekliğe karşı, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Türk Ceza Kanunu’nun 'Anayasal Düzene Karşı Suçlar' bölümünde yer alan TCK 312. maddesi uyarınca cezalandırılmamızı istiyor. İddia makamı bu suçlamaya ilişkin hukuksal bir dayanak, suça ilişkin bir delil bulunması ya da 'illiyet bağı kurulması' gibi ceza yargılamasının asgari gerekliliklerden kendini muaf tutuyor.
İddia makamı, yurttaşların haklarından değil sadece yükümlülüklerinden söz edilmesini istiyor. O hakları yok sayıp yükümlülüklerin de çerçevesini kendisi çiziyor.
'İBB GİBİ MİMARLAR ODASI VE ŞEHİR PLANCILARI ODASI'NIN DA SÖZ SÖYLEME GÖREVİ VARDIR'
İstanbul Büyükşehir Belediyesi gibi Mimarlar Odası ve Şehir Plancıları Odası’nın da; İstanbul’un kent merkezinde kalan son müşterek, kamusal, yeşil ve afet sonrası toplanma alanının AVM’leştirilmesine ilişkin söz söyleme görevi vardır.
Yok saydığınız, suç saydığınız bu görev; Anayasa’da yer alan yürütme ifadesinin bütünlüğü ilkesidir. Ben ve arkadaşlarımın haklarını kullanması ve Anayasal görevlerini yerine getirmesi TCK'nin 312. maddesi uyarınca 'hükümete karşı suç' olarak nitelenemez.
Gezi’yi büyüten ve kitleselleştiren Taksim Dayanışması veya bireysel katılımcıların sosyal medyadan yaptığı destek çağrıları değil, toplumsal gerilimi artıran polis şiddeti ve dönemin hükümetinin bu gerilimi yatıştırmaktan uzak açıklamalarıydı.
Objektif olarak olaylar incelenirse, sürecin son derece spontane, anlık ve kendiliğinden evrildiği açıktır. Bunca belirsizlik ve bilinmezlik içinde, bırakın öncesinden planlamayı, toplumun anlık reaksiyonunu ne ön görmek ne de organize etmek mümkün olabilirdi.
'GEZİ DİRENİŞİNİ KARALAMAK İÇİN OLUŞTURULAN ZORLAMA SENARYOYA KARŞI YAŞANANLARI TEKRAR ANLATMA ZORUNLULUĞU HİSSEDİYORUZ'
Bu nedenle, bir kez daha burada Gezi direnişini karalamak için oluşturulan zorlama senaryoya karşı yaşananları ve Taksim Dayanışması’nı tekrar anlatma zorunluluğunu hissediyoruz. Taksim Dayanışması meslek kuruluşları, sendikalar, dernekler ve siyasi partilerin askıya çıkan plana karşı oluşturduğu hiyerarşisi olmayan bir yapı. Gezi Direnişi sırasında sesini duyurmak isteyenlerin hislerine tercüman oldu ve sözlerini kamuoyu ile paylaştı."
HAKAN ALTINAY: İDDİA MAKAMININ ESAS HAKKINDAKİ MÜTALAASINI OKUDUM, DEHŞET İÇİNDE KALDIM
10.29 - Yargılananlardan Hakan Altınay esas hakkındaki savunmasını yapmak için kürsüye geldi. "İddia makamının esas hakkındaki mütalaasını okudum, dehşet içinde kaldım" diyen Altınay, devamında şunları kaydetti:
"İddia makamının görüşü, verilen birçok yargı kararını ve en temel gerçekleri tekrar tekrar görmezden geliyor. İddia makamı bana ve eylemlerine dair suçlamalarımı mütalaanın 55-56 sayfasında 600 kelimede ifade etmiş. İddia makamı benim Açık Toplum'da danışma kurulu ve yönetim kurulu başkanlığı, Anadolu Kültür'de yönetim kurulunda olduğumu söylüyor. Her ikisinde de değilim.
'SAYIN HAKİM NASIL YOL ALACAĞIZ, HAKİKATİ NASIL TESPİT EDECEĞİZ?'
Yıllardır farklı farklı heyetler 'suç bulamadık' diyor. İki kurumda görevde değilim, imza yetkim yok, ama hala bu iddialar dile getiriliyor. İnsanın aklını yitirmesi işten değil. Sayın hakim nasıl yol alacağız? Hakikati nasıl tespit edeceğiz?
İkinci konu ise telefon tapeleri. İstanbul emniyetinin zehirli ağacın zehirli meyvesinin zehrini nasıl etkisiz hale getireceğini çözdüğünü kabul etmemiz gerekiyor. Peki başka birinin gelip 'Zehirli ağacın zehirli meyvesinden çok güzel reçel yaptık' demesinin yolunu açmanın sorumluluğuna hazır mısınız?
'ÇEVRİLMİŞ ARABA RESMİ KOYMUŞLAR, BEN Mİ ÇEVİRDİM? KALLAVİ BİR ÖZÜR BEKLİYORUM'
Benim telefonlarımı dinleten savcı ve yargıçlar yargılandı ve ceza aldı. Kimi suça teşvik ettim, hangi suç aletini savundu? Kimse tek delil olmadan böyle bir suçlama yapamaz. Buna izin vermek, itiraz etmemek Türk milletine hakarettir. İddia makamı çevrilmiş araba resimleri koymuş.
Ben mi çevirdim arabaları, çevirin mi dedim? Çevirenlerden biri 'Hakan Altınay 'Çevir' dedi' mi dedi? Ceza davasına dair konu olabilecek tek bir delil gösterilemiyor. Yazıklar olsun. Sadece beraatımı talep etmiyorum, kallavi bir özür bekliyorum."
10.20 - Osman Kavala'nın SEGBİS aracılığıyla katıldığı duruşma başladı.
10.15 - Duruşmanın, izleyici sayısının çokluğu nedeniyle 27. Ağır Ceza Mahkemesi'nin salonunda görüleceği duyuruldu.
GARO PAYLAN: YARGILANMASI GEREKEN GEZİ'DEKİ İSYAN DEĞİL, POLİSİN ZULMÜ
09.55 - HDP İstanbul Milletvekili Garo Paylan, yargı süreciyle ilgili Gerçek Gündem'e değerlendirmelerde bulundu. "Milyonlarca insan Gezi'deydik. Türkiye'nin 80 ilinde Gezi isyanı vardı. Gezi isyanı, tek adam rejimine karşı bir isyandı. Tek adam 'Her şeye ben karar vereceğim, parkınıza da AVM yapacağım' dedi. Buna karşı itiraz ettik" diyen Paylan, bu itirazın yargılanamayacağını belirterek şunları kaydetti:
"Bu itiraz yargılanamaz. Tam tersine polisin zulmüne maruz kaldık. Birçok arkadaşımızı kaybettik. Polisin o zulmü yargılanmalı. Gezi'deki isyansa asla ve asla yargılanamaz. Yıllardr arkadaşımız Osman Kavala'yı haksızca, hukuksuzca rehin tutuyorlar. Onun bugün özgürlüğünü bekliyoruz. Tüm arkadaşlarımızın beraat etmesini bekliyoruz."
'BEYHUDE ÇABALARINIZI GÖRÜYORUZ'
09.45 - Taksim Dayanışması adına basın açıklamasını Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şube Başkanı Esin Köymen okudu: "Beyhude çabalarınızı biliyor ve görüyoruz. Gezi'nin bir parktan dünyaya yayılan hep birlikte söylenen şarkı olduğu unutturulmak isteniyor."
'BU DAHA BAŞLANGIÇ, MÜCADELEYE DEVAM'09.30 - Duruşma öncesi Çağlayan Adliyesi'nde Taksim Dayanışması'nın çağrısıyla bir araya gelindi: "Bu daha başlangıç, mücadeleye devam."
'TÜM SANIKLAR BERAAT ETMELİ'Dün dava öncesi İstanbul Mimarlar Odası’nda düzenlenen toplantıda Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, Türkiye Mimar ve Mühendis Odaları Birliği (TMMOB) Başkanı Emin Koramaz, İstanbul Tabip Odası Denetleme Kurulu Üyesi Nazmi Algan yaptıkları açıklamalarla davada yargılanan tüm 'sanıkların' beraatini talep etmişti.