''1945’te Hitler ile birlikte Propaganda organları da yok oldu. Alman halkı gerçekleri öğrendi. Tarih onu, “dünyanın en kanlı diktatörlerinden biri’ diye kayıtlara geçirdi. Lanetle anılıyor...''
Ali Emir Pakkan / samanyoluhaber.com
KHK ile öğretmenlikten atılan Hüseyin Maden, eşi ve üç çocuğu zulümden kaçarken Ege’nin sularında boğuldu. İnsanlık dramını, hükümet gazeteleri kamuoyundan sakladı! Yunan medyası faciayı dünyaya duyurdu.
Ülkemizdeki bu korkunç sansür ve kara propaganda Nazi Almanyası’nda da vardı.
9-10 Kasım 1938’de Yahudileri hedef alan büyük şiddet eylemleri gerçekleşti. Kristallnacht (Kristal Gece) adı verilen olaylarda 7 bin 500 Yahudi işyeri yıkıldı, onlarca sinagog yakıldı. Polis, 30.000 Yahudi erkeği tutukladı ve toplama kamplarına gönderdi.
Alman Propaganda Bakanlığı, büyük algı operasyonları ile gerçekleri kararttı, şiddeti Almanların “anlık öfkesine” bağladı. Ölüm ve yıkımların boyutları kamuoyundan gizlendi. Halkın dışarıdan bilgi almasını önlemek için de sansür tedbirlerine başvuruldu.
Dünya gazeteleri olayları ve Kristallnacht’ın sonuçlarını yayınlıyordu. Hitler, vatandaşlarının yabancı yayınları dinlemesini yasakladı ve bunu ceza gerektiren bir suç ilan etti. Alman mahkemeleri yabancı radyo istasyonlarından toplanmış haberleri yayanlara hapis, hatta ölüm cezası verebilecek yetkiye sahipti. Gestapo ve Nazi Partisi’nin muhbirlerinin dikkatli takibine rağmen, milyonlarca Alman bilgi almak için İngiliz Yayın Kuruluşu’nu (BBC) ve diğer yasak radyo istasyonlarını dinliyordu.
Adolf Hitler, elindeki medya gücüyle kitleleri adeta büyülemişti!
Naziler, gazetelerin yanı sıra sinema, radyo ve televizyon gibi yeni çıkan teknolojileri propaganda hizmetinde en etkili şekilde kullandılar. 1933’ten sonra Alman radyosu Hitler’in konuşmalarını hoparlörlerle evlere, fabrikalara, hatta şehrin caddelerine yaymaya başladı.
Joseph Goebbels, radyo satışlarının artmasını sağlamak üzere ucuz “Halk Radyosu” (Volksempfänger) üretimi için büyük maddi destek sağladı. 1935’te bu radyolardan yaklaşık 1,5 milyon adet satıldı. Partinin resmî yayın organı Völkischer Beobachter (Halkın Gözcüsü) ise 1 milyon tirajına ulaştı.
“Gazeteleri, hükümetin kullanabildiği dev bir klavye olarak düşünün.” diyordu Goebbels. Hitler’in sağ kolunun propaganda ilkeleri ise şöyleydi:
- Söylediğiniz yalan ne kadar büyükse o kadar etkili olur.
- Gerektiğinde yalan söylemekten kaçınmayın ve utanmayın. Nazi İmparatorluğu’nun insanları bu sayede bilinçlenecek, muhaliflerini ve ihanet şebekelerini bu yolla tasfiye edecektir.
- Halka anlattıklarınızın gerçek olması şart değildir. Söylediğiniz yalanlara inananlar mutlaka çok olacaktır. Önemli olan kitleleri inandıracak ve uykuya geçirecek yalanlar söyleyebilmektir.
- Bir yalanı sürekli tekrar edeceksiniz. Bunu yapınca halk o söylemin size ait olduğunu unutur ve kendi fikriymiş gibi inanmaya başlar.
1945’te Hitler ile birlikte Propaganda organları da yok oldu. Alman halkı gerçekleri öğrendi. Tarih onu, “dünyanın en kanlı diktatörlerinden biri’ diye kayıtlara geçirdi.
Lanetle anılıyor...