Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyine yönelik başlattığı askerî harekât İngiltere basınının gündeminde.
Guardian gazetesinde dış politika yazarı Simon Tisdall tarafından kaleme alınan makale "Suriye saldırısı Erdoğan'ın en büyük kumarı olabilir" başlığıyla yayımlandı.
ABD Başkanı Donald Trump'tan "yeşil ışık" alarak Suriye’ye yönelik saldırı başlatan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın şimdi bazı zor kararlarla karşı karşıya kaldığını belirten Tisdall, “Ne kadar ileri gidecek? Düşmanı kim? Bu kadar büyük bir operasyon ne kadar sürdürülebilir? Bu, risk almasıyla bilinen siyasetçinin şu ana kadarki en büyük kumarı olabilir.” ifadelerini kullandı.
"BİRDENBİRE BARIŞ HAREKÂTINA DÖNÜŞTÜ"
“Erdoğan'ın aylardır Kürt terör tehdidini yok etmek üzere yapmak istediğini söylediği harekât, birdenbire IŞİD'i hedef alan bir 'barış harekâtına' dönüştü.” vurgusu yapılan makalede, “Erdoğan'ın sağ kolu İbrahim Kalın, CNN'e YPG ile ilgili yaptığı açıklamada 'Bu Kürtlere karşı bir hareket değil. Türkiye'nin Kürtlerle ilgili bir sorunu yok. Biz Kürt halkını da öldürüp, onlara zulmeden bir bir terör örgütüyle savaşıyoruz' dedi.” ifadeleri yer aldı.
Tisdall, Türk yetkililerin ABD kamuoyuna yönelik söylemlerindeki bu "ani değişimin", Trump'ın asker çekme kararı ardından Washington'dan yükselen tepkiler sebebiyle oluştuğunu belirtti.
Tisdall yazısında şuna dikkat çekti: "Trump'ın, ilgiyi hakkında süren azil soruşturmasından başka yere kaydırmak için Erdoğan'a yeşil ışık yakmış olması olası. Maksadı buysa bile, çevirdiği oyun ters tepti."
Tisdall, Erdoğan’ın şu bilinmezliklerle karşı karşıya olduğunu ifade etti:
“Bunlardan biri, Türkiye'nin tek başına IŞİD'le mücadeleyi yürütme ve şu an Kürtler tarafından korunan IŞİDli kamplarının kontrolünü sağlama kapasitesinin olup olmadığı. Ankara halihazırda bazı bölgelerde IŞİD'le mücadeleyi tehlikeye atmakla suçlanıyor.
Diğer herkes gibi Erdoğan da Trump'ın bundan sonraki adımının ne olacağını bilmiyor. Rusya için de aynı şüpheler geçerli.
Erdoğan hakkında hayal kırıklığına uğramış ve ekonomik sıkıntılardan bunalmış Türk halkının, bu masraflı ve ucu açık çatışmaya nasıl bakacağı da belirsiz. Ve eğer Birleşmiş Milletler'in tahminlerindeki gibi operasyonun insani sonuçları ağır olursa, Erdoğan biliyor ki uluslararası suçlamalara - ve muhtemel ABD ve Avrupa Birliği yaptırımlarına - maruz kalacak."
Times gazetesinde yer alan Ortadoğu muhabiri Richard Spencer imzalı analizde sembolik bir operasyondan fazlasının hem Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ünü hem de Türk ordusu için somut riskler taşıdığına dikkat çekiliyor.
Spencer'ın analizinden öne çıkan ifadeler şöyle:
"İlk hedeflerin Ras el Ayn ve Tel Abyad olduğu görülüyor. Buralar tarihsel olarak Arapların yaşadığı bölgeler, yani YPG'nin doğal kontrol alanının dışında. ABD ordusu tüm sınır bölgesinden değil, bu iki kasabadan çekildi. Bu da ABD ordusunun, harekatın ilk etapta buralarda sınırlı kalmasını istediğini gösteriyor.
Ancak Erdoğan amacının 30 km derinlik olduğunu söylüyor. Bu, iddialı bir hedef ve birçok cevapsız soruyu beraberinde getiriyor. Bu, daha çok sayıda Amerikan askerinin güneye inmesi anlamına gelebilir ve o bölgenin büyük kısmı Suriye rejiminin kontrolünde.
"Türk ordusunun teçhizat ve hava kuvvetleri bakımından çok önemli bir avantajı olsa da, Kürtler gerilla savaşında yetenekli ve araziyi tanıyor. Türk güçler, YPG'nin sürekli saldırılarına maruz kalacakları bir bataklığa kolayca çekilebilir.
Trump, Suriye'nin doğusunu tamamen terk etme isteğinde. Erdoğan bu durumda Rakka ve Deyrezzor'a kadar ilerlemeyi deneyebilir. Bu da Türk ordusunu bölgede hâlâ etkin olan IŞİD'in saldırının hedefi haline getirebilir."