Gültekin Avcı: Hakim tüm Samanyolu çalışanlarını terör örgütü üyesi kabul ediyor.

Gültekin Avcı: Hakim tüm Samanyolu çalışanlarını terör örgütü üyesi kabul ediyor.
"Hâkim, tüm Samanyolu Yayın Grubu’nu toptan terör örgütü ilan ediyor.Tüm Samanyolu çalışanlarını da terör örgütü üyesi kabul ediyor."

Hâkim yeni atanmıştı ve bizim karşımıza ilk kez çıkıyordu.

Hidayet Karaca video ekranına henüz gelmediği için bizden önce tutuklu polis şeflerinin savunmalarını aldı.

Hâkimin tavrını dikkatle izledik.

Duruşma salonunda tam konuşmaya başlamak üzereyken yanımdaki avukat dostum Doğan Akkurt sessizce yazdığı notu önüme sürdü.

Şöyle yazıyordu:

“Adam makul birine benziyor.”

Doğrusu haklıydı öyle görünüyordu.

Doğan bey oldukça sert konuşacağımı önceden biliyordu.

“Olur ya” dedim içimden.

Belki kazaen de olsa normal bir hâkim aradan kaçmıştır.

Belki bir tanesi AKP tetikçiliği yapmaz, bilememişlerdir.

Ses tonumu bir perde düşürerek başladım.

Üslubumda bazı rötuşlar yaptım.

4 saat 17 dakika savunma yaptım asrın mağdurlarından Hidayet Karaca için.

Belki kara vicdanlarda zerre bir canlılık emaresine rastlarız diye.

Savunmaya başlarken hâkime “Tutukluluk halinin devamı kararınızın hazır olduğuna yemin ederim” demiştim.

“Nasıl emin olabilirsiniz” demişti.

Müneccim değilim tabii ki.

Ama kimin hâkimlik kimin siyaset memurluğu yaptığını da iyi bilirim.

Utanmadan “biz Sulh Ceza Hâkimliği’ne istemeden geldik, kim ister ki” diyor.

Neden yakalama emri çıkardınız?

İstemiyorsan hukukun gereğini yapar, Hidayet Karaca’yı tahliye edersin, “böyle bir saçmalıktan terör çıkmaz” dersin alırlar seni Sulh Ceza’dan.

Alırlar ve başka bir AKP tetikçisi atarlar oraya.

Sulh Ceza’dan kurtulmak isteyen bir hâkim, AKP terörüne sadece bir kez bile alet olmasa oradan kurtulur.

Çünkü normal bir hâkim ve savcı ile AKP’nin uyuşması mümkün değil.

AKP muhaliflerini cezalandırması mümkün değil.

Dışarıya “Sulh Ceza’yı istemem” yalanları atarlarken, içleri siyasal intikam ateşiyle yanıyor.

Gülen’le Hidayet Karaca arasında geçtiği iddia edilen ses kayıtlarının düzmece ve montaj olduğunu, hepsinin ötesinde hâkim kararı olmadan yapıldığı için “yasak delil” olduğunu, onlarca içtihatla anlatırken araya girip şöyle dedi:

“Avukat bey, bu söyledikleriniz insanın zekâsına hakaret. Tabii ki hâkim kararı yoksa yasak delildir kullanılmaz. Bunu her hukukçunun bilmesi gerekir. Bence fazla teferruata girmenize gerek yok.”

“Ama diğer 5 Sulh Ceza hâkimine anlatamadık bunu, bir tane arkadaşınız da kabul etti “Bu yanlışlık düzeltilmeli’ dedi ama tutukluluğa devam dedi ne yapacağız” dedim.

Başını sallayarak tebessüm etti sustu.

Ne diyebilir ki?

Teferruata gerek yok diyorsan, sadece illegal ses kaydıyla bu soruşturmayla ilişkilendirdiğiniz Fethullah Gülen’e neden yakalama emri çıkardınız?

Teferruata gerek yoksa “evet yasak delil” diye hak verdiğiniz ve ses kaydı bile olmayan ne idüğü belirsiz tapelerin halen dosyada ne işi var?

Neden çıkarmıyorsun onları dosyadan?

Elinizde ve dosyada Gülen’le Hidayet Karaca arasında geçtiği iddia edilen düzmece ses kaydı çözümünden başka hiçbir şey yok.

Efkan Ala’nın Ağrı Valisi ile yaptığı iddia edilen konuşma gibi.

Siyaset memurluğu değil militanlık

Ses kaydı bile yok.

Sadece tape var ortada.

Şu anda otursanız herhangi iki kişi arasında telefon konuşması geçmiş gibi tape (ses kaydı çözümü) hazırlasanız ve internete çaksanız, adamlar gitti!

Ses kaydı gerçekten var mı, bu adamlar gerçekten konuşmuş mu diye zerre merak etmiyorlar.

Ses kaydı olsa bile bu kayıt hâkim kararıyla mı yapılmış hiç bakmıyorlar.

Sonunda tutukluluk halinin devamına derken karardaki şu ifadeye bakın:

“Şüphelilerden Hidayet Karaca’nın örgütün yayın politikasına uygun yayınlar yaparak örgüt yöneticisi olduğu…”

Hâkim, tüm Samanyolu Yayın Grubu’nu toptan terör örgütü ilan ediyor.

Tüm Samanyolu çalışanlarını da terör örgütü üyesi kabul ediyor.

Yani muhalif yayın yapıyorsan, AKP’yi eleştiren bir yayın organında çalışıyorsan teröristsin.

İnsan zekâsına hakaret budur işte.

Sanki iddianame düzenlenmiş, ağır cezaya dava açılmış, aylar belki yıllar süren yargılamalar sonucu nihai karar açıklanıyor.

Bu siyaset memurluğu da değil militanlıktır.

Adam makul birine benziyordu.

Ama sadece benziyormuş Doğan Bey!

Anlayacağınız AKP İstanbul’u çok sıkı tutuyor.

Sulh Ceza Hâkimleri tam bir AKP Engizisyonu gibi çalışıyor.

Ve tek bir tanesi bile biat dışı değil.

Bu sebeple işi hukuka bırakmamak için adli soruşturma görünümlü tüm illegal örgütsel faaliyetini İstanbul’da topluyor.

23 Nisan 2015 09:34
DİĞER HABERLER