Kültür ve Turizm eski Bakanı, bağımsız İzmir Milletvekili Ertuğrul Günay, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, Cumhurbaşkanı'nın vatana ihanet dışında suçlanamayacağı şeklindeki sözünü değerlendirdi. Günay, Cumhurbaşkanı'nı hukukun karşısında sanki dokunulmaz bir konuma koyan bu bilginin yanlış olduğunu söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, Rize'deki toplu açılış töreninde söylediği, "Anayasa'ya göre Cumhurbaşkanı'nın vatan ihanet dışında hiçbir suçla yargılanması mümkün değil. Bunu da bilmiyorlar." şeklindeki sözlerini değerlendiren Günay, "Sayın Erdoğan, önceki günlerdeki toplantılarından birinde kendisini eleştirenlerin Anayasa'yı okumadığını, Cumhurbaşkanı'nın sadece vatana ihanetle suçlanabileceğini, onun dışında bir suçlamaya muhatap olamayacağını söyledi. Gerçekten yeterli hukuk bilgisi olmayanların, yüzeysel bir okumayla Anayasa'yı böyle anlamaları mümkün ve bu yanlış bilgi toplumumuzda da oldukça yaygındır. Oysa Anayasa'da Cumhurbaşkanı ile ilgili bütün maddeleri birlikte değerlendirince bu görüşün doğru olmadığı ve hukuki de olamayacağı yeterince açıktır." dedi.
'ANAYASA'DA 'YÜRÜTME' BAŞLIKLI BÖLÜM'
Anayasa'da Cumhurbaşkanı ile ilgili hükümlerin "Yürütme" başlıklı 2. bölümün 1. bendinde, 101-108 maddelerde düzenlendiğini ifade eden Ertuğrul Günay, sözlerini şöyle sürdürdü: "101. maddede, 'Cumhurbaşkanı seçilenin, varsa partisi ile ilişiği kesilir ve TBMM üyeliği sona erer.' denilmektedir. Anayasa'nın 112. maddesi, milletvekili olmadan Bakanlar Kurulu üyeliğine atananların yasama dokunulmazlığına sahip bulunacağını belirterek, dışarıdan atanan bakanlara özel bir koruma getirmişken Cumhurbaşkanı için böyle özel bir düzenleme öngörülmemiştir. Yani cumhurbaşkanı seçilen kişinin, bırakınız her türlü suç işleme ayrıcalığına sahip olmasını, yasama dokunulmazlığı dahi yoktur. 'Sorumluluk ve Sorumsuzluk Hali' başlıklı 105. madde, Cumhurbaşkanı'nın göreviyle ilgili iş ve işlemlerden sorumsuzluk halini düzenlemektedir. Buna göre Cumhurbaşkanı'nın, Başbakan ve ilgili bakanlarla birlikte imzaladığı kararlardan, Başbakan ve ilgili bakanlar sorumludur; bu kararlara karşı yargı yolu açıktır. Madde 105/2'ye göre, 'Cumhurbaşkanı'nın, Anayasa ve kanunlarda tek başına yapabileceği belirtilen işlemlerle ilgili kararlar ve emirleri aleyhine Anayasa Mahkemesi'ne ve yargı mercilerine başvurulamaz.' Burada, idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğunu söyleyen Anayasa'nın 125. maddesine anayasal bir istisna getirilmekte ve bu istisna, Anayasa metninde açıkça yazılmaktadır. Bunun dışında Anayasa'nın, yargı karşısında Cumhurbaşkanı'na getirdiği özel bir ayrıcalık söz konusu değildir. Anayasa koyucu, Cumhurbaşkanı'nın, 103. maddede yazılı olduğu üzere, '... hukukun üstünlüğüne bağlı kalacağına ve üzerine aldığı görevi tarafsızlıkla yerine getireceğine Türk milleti ve tarih önünde namus ve şerefi üstüne yemin etmiş, üstün nitelikli bir yurttaş olacağını öngördüğü için hakkında sıradan suçlar işleyebilecek biri gibi düzenlemeler yapmayı, devlet gelenek ve saygısına uygun bulmamıştır. Anayasa'nın bu düzenlemesi karşısında Cumhurbaşkanı, kendisi için öngörülen bu niteliklerin sınırlarını zorlayan bir davranışta bulunur, her yurttaşın uyması gereken yasalara aykırı davranırsa Anayasa'da, bu davranışlarını suç olmaktan çıkaran hiçbir özel düzenleme yoktur. Nitekim gerek parlamenter ve gerekse başkanlık sistemlerinde cumhurbaşkanlarının, anayasal görev ve sorumluluklarına aykırı davrandıklarında yargıya karşı bir sorumsuzluk taşımadıkları, ABD ve Almanya örnekleriyle hafızalarda tazeliğini korumaktadır. Bütün bunlara rağmen 105. maddenin son fıkrasında yer alan düzenleme, hukuk bilinci yeterli olmayanlar tarafından yanlış anlaşılmakta ve sanki Cumhurbaşkanı'nın, vatana ihanet dışında hiçbir suçlamaya muhatap olamayacağı şeklinde yorumlanmaktadır. Oysa bu madde, Cumhurbaşkanı'na vatana ihanet dışında bir suçlama yapılamayacağını değil, bu ağır suçlamanın dahi yapılabileceğini öngörmekte, sadece vatana ihanet gibi çok ağır bir suçlama için özel şartlar getirerek ve TBMM üye tamsayısının en az 1/3'ünün teklifini ve karar için en az 3/4'ünün kabulünü arayarak, bu ağır suçlamanın yapılmasını özel olarak zorlaştırmaktadır. Bunun dışında, Cumhurbaşkanı'nın Anayasa ve kanunlarda tek başına yapabileceği belirtilen işlemler dışında yaptığı iş ve işlemler ve hukuka aykırı davranışları konusunda görevi öncesi, sırası ve sonrasında kendisini koruyan herhangi bir anayasal veya yasal düzenleme kesinlikle yoktur. Bir hukuk devletinde, hukuk herkes için geçerlidir ve enünde sonunda herkes için hükmünü verir." CİHAN